40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
53,9495£% 0.21
4.319,39%0,53
3.335,86%0,37
10.219,67%-0,06
02:00
DİSLEKSİ Öğrenme Güçlüğü Derneği Başkanı Ekrem Çalgın, “Yapılan araştırmalarda dünya genelinde bir ortalamaya vurulduğunda disleksinin yüzde 10’larda olduğu tahmin ediliyor. Ülkemizde de bu ortalamaya yakın bir ortalamaya sahip. Şu an özellikle ilkokulları ve sınıfları gezdiğimizde ve bununla ilgili bir araştırma yaptığımızda hemen hemen her sınıfta bir ya da birden fazla öğrenci ile karşılaşmamız çok yüksek. Türkiye’deki 100 çocuktan 10’unda disleksi görüldüğü düşünülmektedir” dedi.
Uluslararası Disleksi Derneği’nin 2020 verilerine göre, dünya çapında 700 milyon disleksili (öğrenme güçlüğü) birey bulunuyor. Bilinenin aksine disleksinin bir zeka geriliği olmadığını söyleyen Disleksi Öğrenme Güçlüğü Derneği Başkanı Ekrem Çalgın, “Disleksi’nin yapılan araştırmalarda dünya genelinde bir ortalamaya vurulduğunda yüzde 10’larda olduğu tahmin ediliyor. Ülkemizde de bu, yakın bir ortalamaya sahip. Öğrenme güçlüğü bir dilin yapısı ile ilgili değil, bu nörogelişimsel bir farklılık olduğu için tanılama ya da okuma yazma sürecindeki öğrenme aşaması ile ilgili o ülkenin verdiği eğitimin kalitesi ve yaklaşımı ilgili doğrudan ilişkili” dedi.
‘ÇOCUK ERGEN PSİKİYATRİSİNE BAŞVURMALARINDA FAYDA VAR’
Disleksinin okuma ile alakalı bozukluklardan bir tanesi olduğunu da sözlerine ekleyen Başkan Çalgın, “Zekası normal ya da normal üstü kişilerde görülen nörolojik bir farklılıktır. Bu tarz çocuklarda okuma ile ilgili farklılıkların ve bozuklukların da olduğu bir kavram. Özellikle çocuklar ilk okuma süreçleri olan birinci sınıfa geldiklerinde okumayı zor öğrenme, harfleri tersten yazma, okurken karıştırma gibi belirtilerle karşımıza çıkıyorlar. Kelimeleri okurken sonlarına uydurma ekleyebiliyorlar, eksik kelime okuyorlar ya da kelimelerin harflerin yerlerini değiştiriyorlar. Disleksi’nin toplumda görülme sıklığı yüzde 10’lara kadar çıkıyor. Okulda eğitim gören çocuklarda da yüzde 5 ile 7 arasında olduğu düşünülmektedir. Öğrenme güçlüğü tanısını sadece çocuk ergen psikiyatrileri tanıyabilmektedirler. O yüzden ailelerimizin ya da öğretmenlerimizin fark ettiği durumlarda mutlaka bir çocuk ergen psikiyatrisine başvurmalarında fayda vardır” diye konuştu.
‘SESLİ OKUMA YAPILMASIN İSTİYORUZ’
‘İLKOKULLARDA HEMEN HEMEN HER SINIFTA DİSLEKSİ GÖRÜLÜYOR’
Dünyada genellemelerde her dil yapısı farklı olduğu için ve her ülkenin çocukları tanılama kriterlerinin farklı olduğunu da söyleyen Çalgın şöyle konuştu:
“Oranlar bazı ülkelerde çok düşük olurken bazılarında da çok yüksek olabiliyor. Yapılan araştırmalarda dünya genelinde bir ortalamaya vurulduğunda yüzde 10’larda olduğu tahmin ediliyor. Ülkemizde de bu ortalamaya yakın bir ortalamaya sahip. Öğrenme güçlüğü bir dilin yapısı ile ilgili değil, bu nörogelişimsel bir farklılık olduğu için tanılama ya da okuma yazma sürecindeki öğrenme aşaması ile ilgili o ülkenin verdiği eğitimin kalitesi ve yaklaşımı ilgili doğrudan ilişkili. Şu an özellikle ilkokulları ve sınıfları gezdiğimizde ve bununla ilgili bir araştırma yaptığımızda hemen hemen her sınıfta bir ya da birden fazla öğrenci ile karşılaşmamız çok yüksek. Türkiye’deki 100 çocuktan 10’unda disleksi görüldüğü düşünülmektedir.”

İngilizce dersini projelerle anlatan öğretmene çifte uluslararası ödül