40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
53,9495£% 0.21
4.319,39%0,53
3.335,86%0,37
10.219,67%-0,06
02:00
22 Aralık 2025 Pazartesi

Efes Selçuk Belediyesi’nin ev sahipliğinde, Kültürlerarası Sanat Derneği ve Nesin Vakfı iş birliğiyle düzenlenen 9. İzmir Mizah Festivali devam ediyor. Mizahı düşünce ve sanatla buluşturmayı amaçlayan festivalin ikinci gününde söyleşiler ve panellerin yanı sıra, Yönetmen Yüksel Aksu’nun kısa süre önce vizyona giren “Bak Postacı Geliyor” filmi izleyiciyle buluştu.
KARİKATÜR BİR AKTİVİZMDİR
Selçuk Efes Kent Belleği’nde gerçekleşen festivalin ikinci günü, “Karikatürün İşlevi” başlıklı panelle başladı. Panelin moderatörlüğünü Turgut Çeviker üstlenirken, konuşmacılardan İzmirli karikatürist Menekşe Çam, karikatürün siyasal, kültürel, psikolojik ve tarihsel boyutlarına dikkat çekti.
Çam, karikatürün özellikle siyasal işlevinin önemine vurgu yaparak, “Karikatür rahat olanı rahatsız etmeli, rahatsız olanı rahat ettirmelidir. Tarih boyunca pek çok olay karikatürlerle tarafsız biçimde anlatılmış ve geleceğe taşınmıştır. Karikatür aynı zamanda bir aktivizmdir” dedi.
KARİKATÜR ÇEVİRİSİ OLMAYAN BİR DİLDİR
Panelin bir diğer konuşmacısı Karikatür Sanatçısı Ohannes Şaşkal ise karikatürü güçlü bir anlatım dili olarak tanımlayarak, “Çizgiyi bir tel gibi düşünürsek karikatür elektrik verilmiş bir teldir; toplumu çarpar. Karikatür, insanların toplumsal sorunlara farklı açılardan bakmasını sağlar. Çevrilmeye ihtiyaç duymayan evrensel bir dildir” ifadelerini kullandı.
“EFES SELÇUK DOĞRU BİR KARAR OLDU”
Kültürlerarası Sanat Derneği Başkanı Vecdi Sayar, festivalin 9. yılında Efes Selçuk’ta düzenlenmesinin çok doğru bir karar olduğunu belirtti. Sayar, “Bu festivale değer veren bir başkan ve bilinçli bir sanat izleyicisiyle karşı karşıyayız. Tüm etkinlikler dolu salonlarda gerçekleşiyor. Bu, Efes Selçuk’ta İzmir’i aşan bir sanat bilincinin olduğunu gösteriyor” dedi.
Kültürlerarası Sanat Derneği Başkanı Vecdi Sayar, ayrıca Efes Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel’e sanata verdiği destek ve ev sahipliği için teşekkür ederek, bu birlikteliğin önümüzdeki yıllarda da sürmesini diledi.
“BURADA EVİMDE GİBİ HİSSEDİYORUM”
Panelin ardından Yönetmen ve Senarist Yüksel Aksu’nun konuşmacı olduğu oturumda, doğumlarının 100. yıl dönümünde Münir Özkul ve Sadri Alışık anıldı. Aksu, sinema izleyicisinin yıllar içindeki değişimine değinirken, Efes Selçuk’ta bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi.
Yüksel Aksu; “Burada evimde gibi hissettim. Komedyanın doğduğu topraklardayız. Bu tür filmlerin izlenmesi çok önemli; aksi halde çekilmeleri giderek zorlaşacak. Mizah, en büyük muhalefettir” dedi.
ANNE VE BABASININ AŞKINDAN İLHAM ALDI
Festivalin ikinci gününde “Bak Postacı Geliyor” filminin gösterimi de gerçekleştirildi. 1950’li yılların sonlarında, küçük ve sakin bir Ege kasabasında geçen filmin senaryosunu anne ve babasının aşk hikâyesinden ilham alarak yazdığını belirten Yüksel Aksu, “Bu filmi burada, ailemle ve hemşehrilerimle izliyormuşum gibi hissediyorum. Umarım onlar da beğenir” dedi.
9.İzmir Mizah Festivali, dolu salonlar ve yoğun ilgiyle Efes Selçuk’ta sanat ve mizahı buluşturmaya devam ediyor.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Altın fiyatları pazartesi günü, ABD’de faiz indirimlerinin devam edeceğine dair güçlenen beklentiler ve artan güvenli liman talebinin etkisiyle tarihi bir rekora ulaştı. Gram altın ilk kez 6 bin lira seviyesinin üzerine çıkarken, gümüş de yükselişe katılarak tüm zamanların en yüksek seviyesini gördü. Altın, 1979’dan bu yana en güçlü yıllık performansına hazırlanıyor.
Haftanın ilk işlem gününde değerli metaller yeni zirveleri test etti. Spot altın yüzde 1,3’lük artışla ons başına 4 bin 396 dolara yükselerek rekor kırdı. Spot gümüş ise yüzde 3,2 değer kazanarak 69,4 dolara çıktı ve tarihi zirvesine ulaştı.
Gram altın 6 bin lirayı aştı
ABD piyasalarında ons altındaki yükseliş, iç piyasada da gram altın fiyatlarını yukarı taşıdı. Gram altın yeni haftaya yüzde 1,3 artışla başladı ve 6 bin 51 TL seviyesine ulaşarak tarihinde ilk kez 6 bin liranın üzerine çıktı.
Altın son 45 yılın en güçlü döneminde
Yıl başından bu yana yüzde 67 oranında değer kazanan altın, 3 bin ve 4 bin dolar seviyelerini ilk kez aşarken, 1979’dan bu yana en güçlü yıllık performansına doğru ilerliyor.
Gümüş yükselişte altını geride bıraktı
Gümüş fiyatları ise yüzde 138’lik artışla altını açık ara geride bıraktı. Bu yükselişte güçlü yatırımcı talebi ve devam eden arz sıkıntıları etkili oldu.
“Mevsimsel etkiler değerli metallerden yana”
CNBC-e’ye konuşan StoneX Kıdemli Analisti Matt Simpson, aralık aylarının genellikle altın ve gümüş için olumlu geçtiğini belirterek, sezonsal faktörlerin şu anda bu metallerin lehine olduğunu söyledi. Ancak Simpson, altının bu ay zaten yüzde 4 yükseldiğine dikkat çekerek, yıl sonuna yaklaşılırken işlem hacimlerinin azalmasıyla birlikte kâr satışlarının görülebileceği uyarısında bulundu.
Jeopolitik riskler ve merkez bankaları etkili
Altın, geleneksel bir güvenli liman olma özelliğiyle; artan jeopolitik ve ticari gerilimler, merkez bankalarının düzenli alımları ve önümüzdeki dönemde faiz indirimi beklentileriyle destekleniyor. Ayrıca doların zayıflaması, altını yabancı yatırımcılar için daha cazip hale getiriyor.
Fed temkinli, piyasalar faiz indirimi bekliyor
ABD Merkez Bankası’nın temkinli duruşuna rağmen piyasalar, gelecek yıl iki faiz indirimi olasılığını fiyatlıyor. Faiz getirisi olmayan altın ve gümüş, düşük faiz ortamlarında genellikle daha güçlü performans sergiliyor.
Matt Simpson, iki faiz indiriminin 2026 yılı için de gündemde olduğunu belirterek, ABD’de istihdam piyasasında daha hızlı bir yavaşlama ve Fed’in daha güvercin bir politika izlemesinin altın fiyatlarına ek yükseliş potansiyeli sağlayabileceğini ifade etti.
Platin ve paladyum da yükselişte
Değerli metallerdeki ralli altın ve gümüşle sınırlı kalmadı. Platin yüzde 4,1 artışla 2 bin 54,25 dolara yükselerek son 17 yılın en yüksek seviyesini gördü. Paladyum ise yüzde 4 değer kazanarak 1.781,32 dolara çıktı ve yaklaşık üç yılın zirvesine ulaştı.

Osmangazi Belediyesi, ‘Girişimci Kafası’ söyleşisi kapsamında son olarak EPSA Yalıtım Yönetim Kurulu Başkanı Nurcan Özdemir’i ağırladı. Yenilikçi fikirlere ışık tutan programda Özdemir, girişimcilik yolculuğuna dair deneyimlerini katılımcılarla paylaştı.
Gençlik ve Girişimcilik Merkezi’nde düzenlenen ‘Girişimci Kafası’ söyleşisinde iş dünyasındaki deneyimlerini anlatan EPSA Yalıtım Yönetim Kurulu Başkanı Nurcan Özdemir, girişimcilikle vizyon oluşturma, liderlik ve sürdürülebilir başarı konularını ele aldı. Moderatörlüğünü Mürvet Özçelik’in üstlendiği programda Özdemir, özellikle genç girişimcilere yönelik kararlılık ve cesaret vurgusu yaptı.
34 yıldır iş hayatının içinde yer aldığını söyleyen Özdemir, sözlerinde şu ifadeleri kullandı:
“Bursa TEKNOSAB ve aynı zamanda Eskişehir Sanayi Bölgesi’nde her biri 15 bin metrekarelik alanda faaliyet gösteren iki tesisin sahibiyim. Yapı malzemeleri üretiyoruz. Bir bina bittiğinde en üstten başlıyoruz; teras yalıtım malzemeleri sağlıyoruz. Yapının içine girdiğimizde yerden ısıtma levhaları veriyoruz. Islak hacimler için su yalıtım malzemeleri sunuyoruz. Bunun yanında derz dolgusu, seramik yapıştırıcı, hazır sıva gibi ürünlerimiz de var. Aslında yapının her noktasında yer alıyoruz. Amacımız daha kaliteli ve dayanıklı binaların yapılmasına katkı sağlamak. Ayrıca beyaz eşya ve otomotiv sektörlerine yönelik ürünlerimiz de bulunuyor. Bu süreç tabii ki bir anda olmadı. Yaklaşık 27 yıllık bir yolculuktan bahsediyoruz. Ben de 34 yıldır bu sektörün içindeyim. Zaman içinde deneyerek, öğrenerek ve gelişerek bugünlere geldik”
“Girişimcilik Vazgeçmeyenler İçindir”
Girişimcilere önerilerde bulunan Nurcan Özdemir, “Girişimcilik, başlı başına bir risktir. Yapacakları işi mutlaka çok iyi araştırsınlar. Bunun yanında mutlaka profesyonel bir iş hayatları olsun. Dünyayı, özellikle global pazarı çok iyi takip etsinler. Çünkü dünya hızla gelişiyor. Asla pes etmesinler. Girişimcilik vazgeçmeyenler içindir. Kendilerine mutlaka örnek alacakları bir lider belirlesinler” diye konuştu.
Ayrıca programın çok kıymetli olduğunun altını çizen EPSA Yalıtım Yönetim Kurulu Başkanı Nurcan Özdemir, kendisine böylesine güzel bir fırsat yarattığı için Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’a teşekkürlerini sundu.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin engelli çocukların sosyal katılımını desteklemeyi ve insan-hayvan dostluğunu güçlendirmeyi amaçladığı “Patili Dostumuz: Kentsel Yaşamda Destekleyici Etkileşimler” projesi tamamlandı. Altı hafta süren ve İnciraltı Hortikültürel Terapi Bahçesi alanında yapılan projenin sonunda katılımcı ailelerle yeni yıl pastası kesildi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, kentte yaşayan engelli çocukların ve ailelerinin hayatına dokunmaya devam ediyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Dairesi Başkanlığı, Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı ve Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlıkları iş birliğinde kasım ayında başlayan altı haftalık “Patili Dostumuz: Kentsel Yaşamda Destekleyici Etkileşimler” projesi tamamlandı. Engelli çocukların kent yaşamına sosyal katılımını desteklemeyi, hayvan refahını ön planda tutan bir model ortaya koyarak insan-hayvan dostluğunu güçlendirmeyi amaçlayan proje, İnciraltı Hortikültürel Terapi Bahçesi alanında tamamlandı. Minikler projeyle sürüngen türlerini, küçük kemirgenleri tanıdı. Pako Sahipsiz Hayvan Bakımevi ve Sosyal Yaşam Kampüsü’nden getirilen köpeklerle buluştu, Doğal Yaşam Parkı’nda lemur besledi, mevsime uygun fide dikti, kuş yuvası yapımı ve boyama gibi aktiviteler yaptı. Proje, 2026 yılında da devam edecek.
“Birlikte daha çok olmamız gerekiyor”
Projenin son haftasında aileler İnciraltı Kent Ormanı’nda buluştu. Hayvanlarla bir araya gelen çocuklar ve aileler keyifli vakit geçirdi. İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Pınar Okyay, Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanı Ela Hızlı, Veteriner İşleri Dairesi Başkanı Gökhan Özdemir ile bürokratların da katıldığı buluşmada ailelere katılım sertifikası verildi ve yeni yıl pastası kesildi. Prof. Dr. Pınar Okyay, “Birlikte daha çok olmamız gerekiyor. Kentimizin çok büyük olanakları var. Başkanımız Dr. Cemil Tugay’ın da çok selamını iletiyorum” dedi.
Özdemir: 2026’da da devam edecek bir proje
İzmir Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Dairesi Başkanı Gökhan Özdemir, “Altıncı haftanın sonundayız. Kentsel yaşamda destekleyici projeler için buradayız. Engelli çocuklarımız ve aileleri ile her pazar burada aktivite yaptık. Hayvan insan dostluğunu geliştirebilmek için çocuklarımız ve ailelerimizle bir araya geldik. 2026’da da devam edecek bir proje. Ailelerimiz de çok memnun. Köpekleri sevebildiler, Doğal Yaşam Parkı’nda lemurlara gittiler. Farklı canlılarla etkinlik yaptılar, sebze bitki diktiler, gelişime tanıklık ettiler. Ailelerimizle bundan sonra da birlikte olacağız” dedi.
Hızlı: Proje engelli çocuklar ve aileleri ile birlikte yürütüldü
İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanı Ela Hızlı, “Bu proje engelli çocuklar ve aileleri ile birlikte yürütüldü. Özellikle üç daire başkanlığının iş birliğinde yapıldı. Çocukların kent yaşamına daha aktif katılımı, hayvanlarla bitkilerle sıcak teması sağlandı” dedi.
“Etkinlik sayesinde hayvanları sevmeye başladı”
Projeye engelli kızı Nehir Bakış ile katılan ailelerden Cesur Bakış, “Projeyi çok beğendim, devamını çok istiyorum. Kızım toprağa hiç dokunamıyordu, etkinlik sayesinde toprağa dokunmayı, fidan dikmeyi öğrendi. Hayvanları hiç sevemiyordu, korkuyordu. Etkinlik sayesinde hayvanları sevmeye başladı. Epey bir gelişme sağladı, çok memnun kaldım. Başkanımıza çok teşekkür ediyorum. Devam ederse çocuklarımıza çok faydalı olacağını düşünüyorum” dedi.
“Hepsinin korkusu kırıldı”
Projeye engelli kızı Ebrar Akman ile katılan Mustafa Akman, “Çok fazla etkisi oldu kızımıza. Belediye Başkanımıza ve çalışan herkese çok teşekkür ediyorum. Çok iyi niyetliler, güzel kalpleri var. Çocuklarımız kademe atladılar. Hayvanlara, toprağa dokunamıyorlardı. Hepsinin korkusu kırıldı. Çok memnunuz, devamını istiyoruz” dedi.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kaspersky uzmanları, yapay zekânın hızlı gelişiminin 2026 itibarıyla siber güvenlik ekosistemini hem bireysel kullanıcılar hem de kurumlar açısından nasıl dönüştürdüğünü ele alıyor. Büyük dil modelleri (LLM’ler) savunma kabiliyetlerini güçlendirirken, aynı zamanda tehdit aktörleri için yeni fırsat alanları da yaratıyor.
Deepfake teknolojileri ana akım haline gelirken, bu alandaki farkındalık da artmaya devam ediyor. Şirketler, sentetik içeriklerin yarattığı riskleri daha sık gündeme alıyor ve çalışanlarını bu tür saldırılara karşı bilinçlendirmeye yönelik eğitimlere yatırım yapıyor. Deepfake’lerin hacmi arttıkça, ortaya çıktıkları formatlar da çeşitleniyor. Aynı zamanda farkındalık yalnızca kurumlarla sınırlı kalmıyor; bireysel kullanıcılar da sahte içeriklerle daha sık karşılaşıyor ve bu tehditlerin doğasını daha iyi kavrıyor. Bu gelişmelerle birlikte deepfake’ler, güvenlik gündeminin kalıcı bir unsuru haline geliyor ve sistematik eğitim programları ile kurumsal politikalar gerektiriyor.
Deepfake’lerin kalitesi, özellikle ses teknolojilerindeki ilerlemeler ve kullanım bariyerlerinin düşmesiyle daha da artacak. Görsel kalite halihazırda oldukça yüksek bir seviyedeyken, gerçekçi ses üretimi önümüzdeki dönemin ana gelişim alanı olarak öne çıkıyor. Öte yandan içerik üretim araçlarının giderek daha kullanıcı dostu hale gelmesi, teknik bilgiye sahip olmayan kişilerin bile birkaç tıklamayla orta düzeyde deepfake içerikler oluşturabilmesini mümkün kılıyor. Bu durum, ortalama kaliteyi yükseltirken üretimi çok daha geniş bir kitle için erişilebilir hale getiriyor ve bu yeteneklerin siber suçlular tarafından kullanılmaya devam etmesi kaçınılmaz görünüyor.
Çevrim içi deepfake teknolojileri gelişimini sürdürecek ancak büyük ölçüde ileri seviye kullanıcıların aracı olmaya devam edecek. Gerçek zamanlı yüz ve ses değiştirme teknolojileri ilerleme kaydetse de, bu sistemlerin kurulumu hâlâ ileri teknik beceriler gerektiriyor. Yaygın kullanım kısa vadede olası görünmese de, hedefli saldırı senaryolarında riskler artacak. Artan gerçekçilik ve sanal kameralar üzerinden video manipülasyonu yapılabilmesi, bu tür saldırıları daha inandırıcı hale getiriyor.
Yapay zekâ ile üretilen içeriklerin etiketlenmesine yönelik güvenilir bir sistem oluşturma çabaları da sürecek. Sentetik içeriklerin tespitine yönelik ortak ve bağlayıcı kriterler henüz mevcut değil; mevcut etiketleme yöntemleri ise özellikle açık kaynak modeller kullanıldığında kolaylıkla aşılabiliyor veya kaldırılabiliyor. Bu nedenle, soruna çözüm getirmeyi amaçlayan yeni teknik ve düzenleyici girişimlerin gündeme gelmesi bekleniyor.
Açık kaynaklı (open-weight) modeller, siber güvenlikle ilgili birçok görevde kapalı modellere hızla yaklaşarak kötüye kullanım potansiyelini artırıyor. Kapalı modeller, daha sıkı kontrol mekanizmaları ve güvenlik önlemleri sunarak suistimali sınırlıyor. Buna karşın açık kaynaklı sistemler, hızla gelişiyor ve benzer kısıtlamalar olmaksızın dolaşıma giriyor. Bu durum, tescilli modeller ile açık kaynak modeller arasındaki farkı bulanıklaştırıyor; her iki yaklaşım da istenmeyen ya da kötü niyetli amaçlar için etkili biçimde kullanılabiliyor.
Meşru ve dolandırıcılık amaçlı yapay zekâ üretimi içerikler arasındaki sınır giderek daha belirsiz hale gelecek. Yapay zekâ bugün dahi ikna edici dolandırıcılık e-postaları, gerçekçi görsel kimlikler ve yüksek kaliteli oltalama (phishing) sayfaları üretebiliyor. Aynı zamanda büyük markalar, reklam ve pazarlama faaliyetlerinde sentetik içerikleri giderek daha fazla kullanıyor ve bu durum, yapay zekâ üretimi görsellerin “normal” ve tanıdık algılanmasına yol açıyor. Sonuç olarak, gerçek ile sahteyi ayırt etmek hem kullanıcılar hem de otomatik tespit sistemleri için daha da zorlaşacak.
Yapay zekâ, siber saldırılarda zincirler arası bir araç haline gelecek ve saldırı yaşam döngüsünün (kill chain) büyük bölümünde kullanılacak. Tehdit aktörleri hâlihazırda LLM’leri kod yazımı, altyapı kurulumu ve operasyonel süreçlerin otomasyonu için kullanıyor. Önümüzdeki dönemde bu eğilim daha da güçlenecek; yapay zekâ, hazırlık ve iletişim aşamalarından kötü amaçlı bileşenlerin oluşturulmasına, zafiyet taramalarından araçların devreye alınmasına kadar saldırının birçok aşamasını destekleyecek. Saldırganlar ayrıca yapay zekâ kullanımına dair izleri gizlemeye çalışacak ve bu da bu tür operasyonların analiz edilmesini daha zor hale getirecek.
Kaspersky Araştırma ve Geliştirme Grubu Yöneticisi Vladislav Tushkanov konuyla ilgili olarak şunları söylüyor: “Yapay zekâ araçları siber saldırılarda kullanılırken, aynı zamanda güvenlik analizlerinin de giderek daha yaygın bir parçası haline geliyor ve SOC ekiplerinin çalışma biçimini dönüştürüyor. Ajan tabanlı sistemler, altyapıları sürekli olarak tarayarak zafiyetleri tespit edebilecek ve soruşturmalar için bağlamsal bilgiler toplayabilecek; böylece manuel ve tekrarlayan iş yükü önemli ölçüde azalacak. Bunun sonucunda uzmanlar, veri aramak yerine önceden hazırlanmış bağlam üzerinden karar almaya odaklanacak. Paralel olarak güvenlik araçları, karmaşık teknik sorgular yerine doğal dilde komutlarla çalışılan arayüzlere evrilecek.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı