40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
53,9495£% 0.21
4.319,39%0,53
3.335,86%0,37
10.219,67%-0,06
02:00
19 Aralık 2025 Cuma

BURSA’da, 3 katlı binanın giriş katındaki kızı Kübra Aybey’i (28) boğduktan sonra çatı katındaki dairede kendisini asan Nazmi Aybey (55) yan yana toprağa verildi.
Olay, 15 Aralık saat 22.30 sıralarında Ovaakça Mahallesi Yayla Sokak’ta bulunan bir binada meydana geldi. 3 katlı binanın giriş katındaki daireye giren yakınları, Kübra Aybey’i yatakta hareketsiz halde buldu. Aybey’in babası Nazmi Aybey ise çatı katında asılı bulundu. İhbar üzerine adrese polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde baba ve kızın hayatını kaybettiği belirlendi. Olay yerinde yapılan incelemelerin ardından baba ve kızının cenazeleri, otopsi için Bursa Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü.
ANNE-BABA ÜST KATTA, 3 KIZ KARDEŞ ALT KATTA YAŞIYORMUŞ
3 kız çocuğu babası olan ve oto tamirciliği yapan Nazmi Aybey’in, eşi ve kızlarıyla birlikte 3 katlı binada yaşadığı, ailenin güler yüzlü ve komşularıyla iyi ilişkileri olduğu belirtildi. Kız kardeşlerin her gün anne ve babalarıyla birlikte yemek yiyip, vakit geçirdikten sonra uyumak için giriş katındaki daireye indiklerini söyleyen mahalleli, olay akşamı ise anne ile bir kızının üst katta, ailenin diğer kızlarının dışarıda olduğunu ifade etti.
BABANIN DURGUNLUĞU DİKKAT ÇEKMİŞ
Öte yandan akrabaları, Nazmi Aybey’in son zamanlarda durgun olduğunu, nedenini sormalarına rağmen bir şey söylemediğini öne sürdü. Yakınları, ailenin en büyük kızı olan ve özel bir şirkette muhasebeci olarak çalışan Kübra Aybey’in ise bilinen herhangi bir sorununun olmadığını belirtti.
YANINDA YASTIK, YÜZÜNDE TIRNAK İZİ BULUNDU
Olaya ilişkin yapılan araştırma ve Bursa Adli Tıp Kurumu’ndaki otopsi sonuçlarına göre Nazmi Aybey’in kızını boğduğu, ardından intihar ettiği tespit edildi. Cesedinin yanında yastık bulunan Kübra Aybey’in yüzünde de tırnak izi saptandı.
Baba ve kızının cenazeleri, otopsi işlemlerinin ardından yakınlarına teslim edildi. Kübra Aybey ile Nazmi Aybey için Ovaakça Merkez Camisi’nde öğle namazının ardından cenaze namazı kılındı. Kübra ile kendisini öldüren babası Nazmi Aybey, namazın ardından Ovaakça Mearlığı’nda yan yana defnedildi.
(ANKARA) – ASKİ Genel Müdürü Memduh Aslan Akçay, vatandaşları suyu korumaya davet ederek, “Bugün harcayacağımız su, yarın bulamayacağımız su. Yani yine kendi suyumuzu harcıyoruz. O yüzden suyumuzu ne kadar koruyabilirsek yarın o kadar suyumuz olur. Sulama, araç çıkama, suyu israf etme konularında mutlaka çok dikkatli davranmamız gerekiyor. Yani İstanbul‘la aşağı yukarı kişi başına tüketimde aynı yere geldi. Bu çok sevindirici bir gelişme. Çünkü neredeyse iki katıydı. Bu çok iyi bir gelişme. Demek ki burada çok ciddi bir yol aldık” dedi.
Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ) Genel Müdürü Memduh Aslan Akçay, “Çamlıdere Barajı Yüzer Pompa Sistemi” projesine ilişkin Çamlıdere Barajı önünde gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Akçay, Çamlıdere’nin, ölü hacminden su almak üzere yapılanlara ilişkin, “Arkada gördüğünüz kule, bizim Çamlıdere Barajı’ndan su alma yapımızı gösteriyor. Su alma yapısının altında kalan kısım ise cazibe ile su alamadığımız kısım. Burada 110 milyon metreküp civarında su var. Bu ciddi bir miktar. Yani Çamlıdere Barajı’nda yaklaşık 400-500 milyon metreküp su olduğunda, ‘çok ciddi su var’ diyoruz. Bunun yaklaşık yüzde 20’si hatta daha fazlası da bu ölü hacim dediğimiz su alma yapısının altında kalan kısım. Burada herhangi bir sorun yok. Yalnızca suyu kendi cazibesiyle kanala aktaramıyoruz. Onu aktarabilmek için bir sistem kurulması gerekiyor. Bu sistem de sol tarafımda gördüğünüz yüzer platformlar vasıtasıyla dikey milli pompalarla suyu alttan alıyoruz ve yukarıdaki su alma yapısının içine boşaltıyoruz. Oradan da tünele girip, Ankara’ya su geliyor” dedi.
“2007-2008 yıllarında yapılan bu platform, işi bittikten sonra ne yazık ki sağa sola saçılmış”
Akçay, bu rezervin Ankara için önemli olduğunu dile getirerek, “Özellikle kurak dönemlerde başvurulan rezervlerden bir tanesi. Nitekim 2007-2008 döneminde yaşanan kuraklıkta bu sistemin benzeri kurulmuş ve buradan ciddi miktarda su alınarak Ankara’nın su ihtiyacı karşılanmaya çalışılmış. Bu anlamda baktığımızda 2007-2008 yıllarında yapılan bu platform, işi bittikten sonra ne yazık ki düzgün bir şekilde bakımı yapılıp kenara konulmamış, sağa sola saçılmış. İhtiyaç duyduğumuzda bu eski altyapının çoğunu bulamadık. Orada, buradan araştırdık ve bulabildiklerimizden onarımını yapabildiğimizi getirdik. Diğerlerinin de ihale yapmak suretiyle imalatlarını tamamladık. İki gün içinde birinci platformu, bir hafta içinde de ikinci platformu devreye alacağız. Ancak aldığımız birinci platform bile şu anda Ankara’nın ihtiyacı olan suyu karşılamakta bize yeterli suyu verecek” diye konuştu.
“Kayıp kaçağı azaltarak suyu koruyoruz”
Akçay, “Bölgelerle ilgili basınç uygulaması yapılıyor. Verim alınabildi mi” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Alıyoruz. Basınç uygulamasını özellikle suyun en az tüketildiği saatlerde uygulamak gerekiyor. Çünkü sisteme aynı miktarda suyu veriyorsunuz. Ancak tüketim onda bire düşüyor. Bu da doğal olarak özellikle sistemdeki fiziki kayıp kaçağını ciddi anlamda artırıyor. Biz de fiziki kayıp kaçağı düşürebilmek, Ankara’daki kayıp kaçağı oranını azaltabilmek için özellikle gecede en az su tüketilen saatlerde basınç uygulaması yapmak suretiyle kayıp kaçağı azaltıyoruz. Ondan sonra sisteme tekrar aynı miktarda suyu vererek debiyi aynı yere getirerek sistemin herhangi bir şekilde gündüz vakitlerinde etkilenmemesini sağlıyoruz. Bu ne yapıyor? Yani bir anlamda kayıp kaçağı azaltarak suyu koruyoruz. Yaptığımız şey bu. Ankara genelinde bunu uyguluyoruz ve çok iyi sonuçlar alıyoruz. Mesela su gitmeyen yerlere şu anda çok daha fazla su gitmeye başladı. Çok daha az suyla çok daha geniş alanları kontrol etmeye başladık.
“Yapılan işlem gece gündüz Ankaralının suyunu korumak ve Ankaralının ihtiyacı olan su kadar suyu vermeye çalışmak”
Mesela bazı noktalarda şunu gördük. Çok ciddi çaplı imalatlar yapılmış ama abone sayısı çok az. Şimdi buraya siz aynı miktarda suyu verdiğiniz zaman çok fazla abonesi olan yerde, burada kayıp kaçağın artması kaçınılmaz bir şey. O yüzden burada basınç kontrolü yapmanız gerekiyor. Biz de tam anlamıyla bunu yapıyoruz. Bu arada şunu söylemekte fayda var; elimizdeki branşman vanalarının tamamını uzaktan kontrol edebilme şansımız yok. Nitekim bunların çoğu geçmiş dönemlerde kelebek vana dediğimiz elle müdahale edilen vanalarla yapılmış. ve bunlara gece arkadaşlarımız elle müdahale ediyor. Yani yapılan işlem gece gündüz aslında Ankaralının suyunu korumak ve Ankaralının ihtiyacı olan su kadar suyu vermeye çalışmak. Yaptığımız bu.”
“Burada çok ciddi bir yol aldık”
Su kullanımı konusunda Ankaralıları uyaran Akçay, şöyle konuştu:
“Tüm vatandaşlarımızı suyu korumaya davet ediyorum. Çünkü bu su bugün harcayacağımız su, yarın bulamayacağımız su. Yani yine kendi suyumuzu harcıyoruz. O yüzden suyumuzu ne kadar koruyabilirsek yarın o kadar suyumuz olur. Sulama, araç çıkama, suyu israf etme konularında mutlaka çok dikkatli davranmamız gerekiyor. Yani İstanbul’la aşağı yukarı kişi başına tüketimde aynı yere geldi. Bu çok sevindirici bir gelişme. Çünkü neredeyse iki katıydı. Bu çok iyi bir gelişme. Demek ki burada çok ciddi bir yol aldık.
“Vatandaşlarımızdan su tüketimlerini normal seviyelere indirmelerini bekliyoruz”
Hatta şunu da söylemek istiyorum. Hep sorulan soru şu; ‘Bu kademe uygulamasından bir fayda sağlandı mı?’ Evet, sağlandı. Genel olarak yüksek fatura gelenlerin hepsinin baktığınızda tüketimi çok yüksek. Ayda 15, 30, 50 metreküpün üstünde. Vatandaş şikayet ediyor. ‘Niye bu kadar fatura geldi’ diyor. Aslında doğru soru bu değil. ‘Niye bu kadar su tüketiyorsun?’ Asıl soru bu. Yani bu soruyu soran vatandaşlarımızdan biz su tüketimlerini normal seviyelere indirmelerini bekliyoruz. Bu olduğu zaman Ankara çok daha az suyla çok daha uzun süre dayanabilecek bir duruma gelir. Bizim gördüğümüz ve şu anda yaptığımız hesaplamalardan önümüze gelen şey de bu.
“Herkesin rezervden yediğimiz su miktarını azaltabilmek için kullandığı su miktarını kontrollü olarak koruması gerekiyor”
İkinci bir noktayı daha belirtmekte fayda var. Sizin de gördüğünüz gibi yani hala kurak bir dönemden geçiyoruz. Yağış yok ve sular da çekilmeye devam ediyor. Hala rezervden yiyoruz farkındaysanız. Herkesin bunun bilincinde olarak rezervden yediğimiz su miktarını azaltabilmek için kullandığı su miktarını kontrollü olarak koruması gerekiyor. Bunu yaptığımız zaman 2026 yılını da inşallah kazasız, belasız rahatlıkla geçebiliriz. Ama dediğimiz gibi su tasarrufu sadece bizim yapacağımız bir şey değil. Su tasarrufu bütün vatandaşlarımızla birlikte yapacağımız, birlikte koruyacağımız bir durum durumdur. Bunu dikkate alarak hareket etmemizde Ankara’mızın geleceği açısından, önümüzdeki yıl açısından gerçekten çok önemli.”
“2007’deki sistemden farkı nedir bu sistemin” sorusunu yanıtlayan Akçay, “Burası modüler oldu. Gördüğünüz gibi bütün her şey rahatlıkla vidayla sökülüp takılabiliyor. İşimiz bitti. Diyelim ki su geldi, yükseldi. Artık buna ihtiyacımız kalmadı. Hemen rahatlıkla parça modüller olarak sökülecek. Bakımları yapıldıktan sonra da depoya kaldırılacak ve daha sonra ihtiyaç duyulduğunda da hızlı bir şekilde tekrar devreye alınabilir hale gelecek” diye konuştu.
(ANKARA) – “Genel Okuyucu Dizisi Projesi” lansmanında konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Bu eserler, gençlerimizin tarih meselelerinde gerek gündelik hayatlarında gerekse uluslararası platformlarda özgüvenle konuşabilmesi için onlara sağlam bir arka plan bilgisi sağlayacaktır. Kendi tarihini ve kültürünü bilen bir gençlik, dünyayla rekabet edebilir” dedi.
Bakan Ersoy, “Genel Okuyucu Dizisi Projesi”nin lansmanına katıldı. Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Kültür Merkezi kütüphanelerinin bir araya getirildiği dört katlı yeni kompleks hakkında bilgi veren Ersoy, kompleksin her katının bir kuruma ait olduğunu belirterek, toplam 453 bin 435 materyal, 200 kişilik ortak okuyucu salonu, 16 özel çalışma odası ve yaklaşık 100 bin kitap kapasiteli balkon raf alanlarıyla hizmet vereceğini açıkladı.
Programa ayrıca Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yüksel Özgen ile Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Derya Örs de katılarak konuşma yaptı.
” Bu proje ‘Tarih sıkıcı ve anlaşılmazdır’ algısını kırmak üzere tasarlandı”
Dijital çağın sunduğu sınırsız bilgi erişimiyle birlikte, bilgi kirliliği ve yüzeysellik tehlikesine de dikkat çeken Bakan Ersoy, sosyal medyada hızla tüketilen içeriklerin tarih gibi derinlikli konuların anlaşılmasını zorlaştırdığını söyledi. Türk Tarih Kurumu’nun en önemli sorumluluklarından birinin, özellikle genç kuşakları ve gelecek nesilleri güvenilir ve bilimsel kaynaklarla buluşturmak olduğunu ifade eden Bakan Ersoy, konuşmasına şu şekilde devam etti:
“‘Genel Okuyucu Dizisi’ ile başlatılan 100 kitaplık bu proje, özellikle gençlerin ‘tarih sıkıcı ve anlaşılmazdır’ algısını kırmak üzere ve tarihimizin temel meselelerini herkese hitap ederek anlatacak şekilde tasarlandı. Her bir eser, modern yayıncılık standartlarına uygun, görsel açıdan zenginleştirilmiş ve gençlerin hızla okuyup kavrayabileceği bir akıcılıkta kaleme alındı. Bu proje, gençliğe şunu söylüyor: Tarih, senin hikayendir. Onu başkalarının çarpıtmasına izin verme, kendi kaynaklarından öğren. Tarih felsefesi açısından baktığımızda, bu serinin en önemli katkısı, ‘geçmişi anlama yöntemini’ öğretmek olacaktır. Okuyucu sadece olayları değil olayların nedenlerini, sonuçlarını ve farklı perspektiflerini de öğrenme fırsatı bulacaktır. Bu da onlara sadece geçmişi değil, bugünü ve geleceği de doğru okuma yeteneği kazandıracaktır. Kitap, dijital dünyanın geçici bilgilerine karşı kalıcı bir abidedir. Bu 100 kitap, ülkemizin her bir ferdini ortak bir tarihsel bilgi zemini etrafında birleştirecek, kültürel kimliği yeniden tanımlayacak bir hareket noktasıdır.”
“Kendi tarihini ve kültürünü bilen bir gençlik, dünyayla rekabet edebilir”
Kütüphanenin dijital erişim imkanı sunduğunu da belirten Bakan Ersoy, “kutuphane.ayk.gov.tr” adresi üzerinden kullanıcılara hizmet verileceğini bildirdi.
Her yaştan okuyucuya hitap edecek nitelikte 100 tarih kitabının yayımlanacak
Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yüksel Özgen, tarihçiliğin birikimini yalnızca akademik çevrelerle sınırlamayıp doğrudan milletin kalbine ulaştıracak “Genel Okuyucu Dizisini” takdim etmekten onur duyduğunu belirterek, 100 kitaptan oluşan bu projenin yalnızca bir yayın faaliyeti değil, ulusal hafızayı gençleştiren ve ortak geçmişle aradaki mesafeyi kapatan kültürel bir köprü olduğunu ifade etti.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Derya Örs, 2023 yılından itibaren Türk Tarih Kurumu Başkanlığı ile yapılan istişareler sonucunda, özellikle gençler başta olmak üzere her yaştan okuyucuya hitap edecek, kolay taşınabilir ve hızlı okunabilir nitelikte 100 tarih kitabının yayımlanmasına karar verildiğini açıkladı.
Örs, şehir tarihleri, önemli şahsiyetlerin hayat hikayeleri ile siyasi, diplomatik ve askeri konuları kapsayan bu projede 27 eserin baskıya ulaştığını, şu ana kadar kitapların yaklaşık yüzde ellisinin kuruma teslim edildiğini ve 48 kitabın hazır olduğunu belirtti.
Program, kurdele kesilmesinin ardından Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Kütüphaneleri’nin resmi açılışının gerçekleştirilmesiyle sona erdi.

İLETİŞİM Başkanlığı, coğrafi işaretli ürün sayısında Türkiye‘nin dünyada ikinci sırada yer aldığını duyurdu.
İletişim Başkanlığı’nın sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, ” Türkiye, coğrafi işaretli ürün sayısında dünyada ikinci sırada yer alarak önemli bir başarıya imza atıyor. Anadolu’nun köklü kültürü ve eşsiz yerel değerleri bu tescillerle korunuyor ve dünyaya tanıtılıyor. Coğrafi işaretler, ülkemizin yerelden evrensele uzanan zenginliğini her geçen gün daha da güçlendiriyor” ifadelerine yer verildi.
PATENT BAŞVURULARI YÜZDE 38,9 ARTTI
Paylaşımda yer alan infografiğe göre; Türkiye‘nin ülke içinde tescilli 1798, Avrupa Birliği’nde (AB) tescilli 44 coğrafi işaretli ürünü bulunuyor. Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) tarafından yayımlanan ‘Dünya Fikri Mülkiyet Göstergeleri 2025 Raporu’na göre, Türkiye dünyada yerli patent başvurularında 10’uncu, yerli marka başvurularında 6’ncı, yerli tasarım başvurularında 3’üncü sırada yer alıyor. Patent başvurularında yüzde 38,9 artış gösteren Türkiye, uluslararası kadın buluşçu oranında da yüzde 26,1 ile dünyada birinci sırada bulunuyor. Başvuru sıralamalarında ise Türk Patent ve Marka Kurumu, ilk 20’de bulunuyor.

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Mezopotamya Bölge Temsil Kurulu (BTK) Başkanı Serdar Baturay, yönetim kurulu üyeleriyle Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu’nu ziyaret etti.
TÜRSAB Mezopotamya BTK’dan yapılan açıklamada, Vali Zorluoğlu’nu makamında ziyaret eden Baturay, bölge turizminin geleceği için yapılan çalışmalar hakkında bilgilendirmede bulundu.
Turizm sektörüne verdiği destekten dolayı Zorluoğlu’na teşekkür eden Baturay, “Son dönemde yapılan çalışmalar ile Kral Yolu’nun açılması ile turizm çeşitliliği oluşturuldu. İlimizde gastronomi alanında yapılan çalışmalar, yurt dışı fuarlarında Diyarbakır’ın tanıtılması yerli ve yabancı turist sayısını artırmıştır.” ifadelerini kullandı.