42,8230$% 0
50,5117€% 0.12
57,8617£% 0.15
6.116,16%0,12
4.443,08%0,11
11.311,06%-0,27
02:00
22 Aralık 2025 Pazartesi
Cezayir Parlamentosu, ilk kez 1830-1962 yılları arasındaki Fransız sömürgeciliğinin suç sayılmasını öngören yasa tasarısını görüşmeye başladı.
Parlamentonun alt kanadı Ulusal Halk Meclisi’nde düzenlenen genel kurul oturumunda Meclis Başkanı İbrahim Bugali’ye yasa tasarısını sunması için yetki verildi.
Siyasi gruplar tarafından imzalanan ortak bildiride, “Bu yasa tasarısı, milletvekillerinin samimi iradesini yansıtmakta, mevcut yasama döneminin ulusal hafızayı koruma, Cezayir tarihini ve kurtuluş mücadelesini kararlılıkla savunma taahhüdünü somutlaştırmaktadır.” ifadelerine yer verildi.
Meclis Başkanı Bugali, tasarıyı sunarken yaptığı konuşmada şunları kaydetti:
“Bu oturumumuz rutin bir parlamento prosedürü değil, bilakis tam anlamıyla bir egemenlik eylemi, açık bir ahlaki duruş ve net bir siyasi mesajdır. Bu mesaj, Cezayir’in devredilemez haklarına bağlılığını, halkının fedakarlıklarına ve şehitlerinin mirasına olan sadakatini ifade etmektedir.”
Bugali, yasa teklifinin, Fransız sömürge suçlarının sayılması, Fransa devletinin sömürgeci geçmişinden doğan sorumluluğunun belirlenmesi, tanıma ve özür talep mekanizmalarının oluşturulması ile sömürgeciliği övmeyi veya propagandasını yapmayı suç sayan cezai tedbirleri içerdiğini belirtti.
Kanun tasarısının bir halka yönelik olmadığını ya da intikam almayı ve kin gütmeyi hedeflemediğini dile getiren Bugali, insanlığa karış işlenen suçların zaman aşımına uğramayacağını, güç kullanarak meşrulaştırılamayacağını ve sessizlikle geçiştirilemeyeceği ilkesinden hareket ettiğini vurguladı.
Ulusal Halk Meclisi’ndeki 6 siyasi grubu temsil eden milletvekilleri ile 1 bağımsız milletvekilinden oluşan 7 kişilik bir komite tarafından hazırlanan tasarı, 130 yılı aşkın süren Fransız sömürgeciliğinin ilk kez resmi bir oturumda “suç” olarak tartışılması bakımından tarihi önem taşıyor.
Komite, Meclis Başkanı Bugali’nin gözetiminde 23 Mart’ta kurulmuştu.
Ulusal Halk Meclisi’nden yapılan açıklamaya göre, sömürgeciliğin suç sayılmasına ilişkin yasa teklifinin, diğer bazı yasalarla birlikte önümüzdeki çarşamba günü oylamaya sunulması planlanıyor.
Cezayir-Fransa ilişkilerinde gerilim
Parlamentodaki bu görüşmeler, Cezayir-Fransa ilişkilerinin tarihindeki en ciddi krizlerden birinin yaşandığı bir döneme denk geldi.
Paris yönetiminin, Fas’ın Batı Sahra sorununun çözümü için yıllar önce sunduğu özerklik planını tanıması, iki ülke ilişkilerini aylar önce yeni bir gerilime sürükledi.
Cezayir, Batı Sahra halkının kendi kaderini tayin hakkını savunurken, Fas’ın özerklik planını reddeden Polisario Cephesi’ni destekliyor.
Rusya- Afrika Ortaklık Forumu 2. Bakanlar Konferansı, Mısır’ın başkenti Kahire’de başladı.
Konferansa Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ve Rus mevkidaşı Sergey Lavrov’un yanı sıra 50’yi aşkın Afrika ülkesinden yetkili ile bölgesel kuruluşların başkanları katıldı.
Konferansta ticaret, yatırım, enerji ve altyapı alanlarında ortak işbirliğinin geliştirilmesi konusu ele alınacak.
Öte yandan Mısır Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, konferansa katılan Afrika heyetlerinin başkanlarıyla bir araya geldi.
Sisi, burada yaptığı açıklamada, Etiyopya ile hiçbir sorunları olmadığını sadece Nil sularına ilişkin haklarının tehlikeye atılmamasını ve Hedasi Barajı konusunda yasal olarak bağlayıcı bir anlaşmaya varılmasını istediklerini dile getirdi.
Diğer ülkelerin iç işlerine karışmama politikası izlediklerini kaydeden Sisi, Etiyopya ile aralarındaki farklılıklara rağmen, Mısır’ın hiçbir zaman Etiyopya’ya yönelik herhangi bir tehditte bulunmadığını ve anlaşmazlıkların diyalog yoluyla çözülebileceğine inandıklarını söyledi.
Mısır şirketlerinin Afrika ülkelerindeki yatırımlarına da değinen Sisi, Afrika’daki toplam yatırımlarının 12 milyar doları, toplam ticaret hacminin ise 10 milyar doları aştığını aktardı.
Cumhurbaşkanlığından yapılan başka bir açıklamaya göre ise Sisi, konferans kapsamında ülkede bulunan Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ile de bir araya geldi.
Sisi, Mısır ve Rusya arasındaki stratejik ilişkilerin siyasi, ekonomik ve ticari alanlarda sürekli büyüme gösterdiğine işaret etti ve ortak işbirliğini geliştirmeye devam etmenin önemine vurgu yaptı.
Sisi ayrıca, söz konusu konferansın, Afrika ülkeleri ile Rusya arasındaki ortaklığın geliştirilmesi açısından önemli olduğunu dile getirdi.
Lavrov ise Rusya’nın iki ülke arasındaki stratejik ilişkileri daha da ileriye taşıma arzusunda olduğunu ifade etti.
İkili, ayrıca Gazze, Sudan ve Libya’daki gelişmeler dahil olmak üzere bölgesel ve uluslararası konu başlıklarını da değerlendirdi.
Osmaniye‘de, “Osmaniye Uluslararası Yarı Maratonu” etkinlikleri kapsamında bebek emekleme yarışması düzenlendi.
Osmaniye Belediyesince gerçekleştirilen yarışma, Devlet Bahçeli Meydanı’nda kurulan parkurda yapıldı.
Belediye Başkanı İbrahim Çenet’in startıyla başlayan yarışmada bebekler, emekleyerek anne ve babalarına ulaşmak için mücadele etti.
Parkurun bitişinde bekleyen ebeveynler, biberon, emzik, cep telefonu ve oyuncaklarla bebeklerin ilgilerini çekmeye çalıştı.
Yarışmada bazı bebekler anne ve babalarına ulaşmayı başarırken, bazıları başlangıç noktasından hiç ayrılmadı, bazıları ise yarı yola geldikten sonra geri döndü.
Yarışmaya katılan tüm bebeklere bisiklet hediye edildi.
HABER: Batuhan DÜKEL / KAMERA: Yasin KABADAYI
(ANTALYA)- Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Antalya Kepez‘de kurulan Cumartesi Pazarı’nı ziyaretinde; “İktidar partisinin pazara gelmeye, halkın içine gelmeye yüzü yok. Çünkü bugün Türkiye’nin yaşamakta olduğu ekonomik buhranın en önemli nedeni iktidarın
uygulamış olduğu kötü politikalardır” dedi.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Antalya’nın Kepez ilçesinde kurulan Cumartesi Pazarı’nı ziyaret etti.
Özdağ, pazar esnafı ve yurttaşlarla biraraya gelmeden önce pazar girişindeki Zafer Partisi standında, Uludağ marka gazoz için yapılan “boykot” çağrısını protesto etmek amacıyla Uludağ Gazoz içti. Özdağ, “Uludağ Gazoz’u ile başlıyoruz güne. Hakikaten gazozların en güzeli Uludağ Gazoz’u, hem de bu günlerde” dedi.
Özdağ, gazozu içtikten sonra pazar yerine girerek yurttaşların sorunlarını dinledi.
“İşler geçen yıla göre daha zayıf”
Bir pazar esnafı, Özdağ’ın geçen yıla kıyasla işlerinin nasıl olduğunu sorması üzerine, “İşler geçen yıla göre daha zayıf” dedi.
“Nasıl halk zor durumdaysa, pazar esnafı da zor durumda”
Bir başka pazar esnafı ise Özdağ’a toptancı haline 5-6 milyon lira borcu olduğunu söyledi. Özdağ, “Nasıl halk zor durumdaysa, pazar esnafı da zor durumda. Şimdi Antalya’da bir pazar yerindeyiz, her yerde gördüğümüz manzarayı burada görüyoruz. Beyefendi yılların esnafı ve hale 6 milyon liraya yakın borcu var. Sadece onun değil hemen herkesin borcu var hale. Halkın alım gücü yok. Esnaf doğru düzgün satış yapamıyor. Ürünler sürekli kalacak bir şey değil, bir kısmı da atılıyor. Türkiye, AK Parti tarafından çıkmazın içine sokulmuş durumda” dedi.
Özdağ’ın “Alışveriş için ne kadar para ayırdınız” sorusu üzerine yurttaş, cebindeki parayı çıkartarak “Bir kilo domates, bir kilo patates, bir kilo soğan alabilirim. Başka bir şey alamam” ifadelerini kullandı.
“Cebimiz delik geziyoruz”
Özdağ’a selam veren bir başka yurttaş ise ekonomik sıkıntılardan dert yanarak, “Cebimiz delik geziyoruz” dedi. Her hafta pazara geldiğini belirten emekli yurttaş da Özdağ’a ekonomik sorunlardan dert yandı.
“Çiftçilik bitmiş durumda”
Çiftçi olduğunu belirten bir pazar esnafı da vatandaşın alım gücü olmadığını belirterek “Vatandaş perişan” ifadesini kullandı. Aynı esnaf, “Biz bitmiş durumdayız. Çiftçilik bitmiş durumda. Çiftçilik yapacak durumda değiliz” diye konuştu.
Çiftçi olduğunu belirten bir başka yurttaş ise Özdağ’a girdi maliyetlerinin yüksek olduğunu belirtti. Başka bir çiftçi pazar esnafı ise iktidar partisinden siyasilerin pazara gelmemesinden dert yandı.
“İktidar partisinin pazara gelmeye yüzü yok”
Özdağ, iktidar partisine mensup siyasilerin pazar yerlerine gelmemesine ilişkin şöyle konuştu:
“İktidar partisinin pazara gelmeye, halkın içine gelmeye yüzü yok. Çünkü bugün Türkiye’nin yaşamakta olduğu ekonomik buhranın en önemli nedeni iktidarın uygulamış olduğu kötü politikalardır. Bunun neticesinde en ağır şekilde yaşanan yerlerden bir tanesi pazar yerleri. Pazar yerlerinde alım gücü düşmüş. Vatandaş bir şey alamadan, pazardan torbasını dolduramadan ayrılıyor. Öte yandan pazarcı da hallere borçlu halde. Hemen hemen hale borcu olmayan pazarcı kalmamış durumda. Bu durum sürdürülebilir değil. Türk ekonomisinin küçüldüğünü, Türk tarımının küçüldüğünü, gözlerimizin önünde adeta eridiğini yaşıyoruz ve vatandaşın da öfkesini pazar yerinde keskinleşmiş şekilde her seferinde Türkiye’nin her yerinde görüyoruz.”
“Ümit burada işte”
Pazarda alışveriş yapan genç bir yurttaşın gelecek kaygısı yaşadığını belirterek “Ümidimiz yok” demesi üzerine Özdağ, “Ümit burada işte” dedi.
Bir başka pazar esnafı da iktidarın “Terörsüz Türkiye” olarak tanımladığı sürece ilişkin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin kızıl elma ülküsünü unutup unutmadığını sorması üzerine Özdağ, “Bu soruyu sorduğuna göre unutmuş olmalı” yanıtını verdi.
(İSTANBUL) 1865 yılında Sultan Abdülaziz döneminde Marko Paşa Köşkü’nde yapılan ve Cumhuriyet’in ilk yıllarından bu yana yaklaşık bir asırdır kesintisiz biçimde eğitim-öğretim hizmeti veren Kuzguncuk İlkokulu binasının restorasyon sürecinde belirsizlik yaşandığını savunan veliler eylem yaptı. Okul önünde toplanan veliler, “Eğitim-öğretim yılı devam ederken çocuklarımızın kış ortasında başka bir okula aktarılmasını veliler olarak kabul etmiyoruz. Kuzguncuk İlkokulu’nun geleceğine dair ne velilere ne de eğitim emekçilerine açık ve bağlayıcı bir bilgi verilmiş değildir. Buradan Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’e çağrıda bulunuyoruz: Çocuklarımızın eğitim hakkını güvence altına alan, belirsizliği ortadan kaldıran açık bir söz ve yazılı bir güvence talep ediyoruz. Bu okul Kuzguncuk’undur. Bu okul çocuklarındır” dedi.
Kuzguncuk Veli Dayanışması, Kuzguncuk İlkokulu önünde bir açıklama yaptı. Veliler, 1865 yılında Sultan Abdülaziz döneminde Marko Paşa Köşkü’nde yapılan ve Cumhuriyet’in ilk yıllarından bu yana yaklaşık bir asırdır kesintisiz biçimde eğitim-öğretim hizmeti veren Kuzguncuk İlkokulu binasının restorasyon sürecinde belirsizlik yaşandığını savundu. Veliler, “Eğitim-öğretim yılı devam ederken çocuklarımızın kış ortasında başka bir okula aktarılmasını veliler olarak kabul etmiyoruz. Kuzguncuk İlkokulu’nun geleceğine dair ne velilere ne de eğitim emekçilerine açık ve bağlayıcı bir bilgi verilmiş değildir. Buradan Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’e çağrıda bulunuyoruz: Çocuklarımızın eğitim hakkını güvence altına alan, belirsizliği ortadan kaldıran açık bir söz ve yazılı bir güvence talep ediyoruz” dedi.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Yalnızca Kuzguncuk’un değil, İstanbul’un da ortak kamusal değerlerinden biri olan bu yapı, kuşaklar boyunca binlerce çocuğun eğitim gördüğü, semtin ortak hafızasına dönüşmüş bir kamusal eğitim alanıdır. Bugün bu köklü okul, ‘restorasyon’ gerekçesiyle önemli bir belirsizlik sürecinin içindedir. Okul binasının 20 Ocak 2026 tarihinde boşaltılmasının planlandığı bilgisi tarafımıza iletilmiş; ancak restorasyonun kapsamı, yöntemi ve bu sürecin hangi gerekçelerle bu hızda yürütüldüğüne ilişkin kamuoyuyla paylaşılmış açık ve yazılı bir çerçeve henüz bulunmamaktadır.
“Veliler kaygı içinde”
Eğitim-öğretim yılı devam ederken böylesi kapsamlı ve çocukların eğitim düzenini doğrudan etkileyen bir sürecin gündeme gelmesi, velilerde ciddi kaygı yaratmaktadır. Bu tür kararların, aceleyle değil; çocukların üstün yararı gözetilerek, sağlıklı ve öngörülebilir koşullarda, eğitim-öğretim yılı sonu esas alınarak planlanması gerektiğine inanıyoruz. Ayrıca, yüksek tarihi ve kamusal değere sahip bir eğitim yapısının restorasyon sürecinin, kamusal kullanım ve eğitim işlevi korunarak yürütüleceğine dair açık ve bağlayıcı güvencelerin henüz yazılı olarak paylaşılmamış olması da endişelerimizi artırmaktadır. Bu yapı ticari bir varlık değil; kamunun, çocukların ve semtin ortak hafızası olan bir kamusal eğitim alanıdır. Yakın geçmişte, kamusal yapıların restorasyon süreçleri sonrasında işlev değişikliğine uğradığı örnekler hafızalarımızdadır. Kuzguncuk İlkokulu’nun geleceğine ilişkin bu soru işaretlerinin giderilmesini talep ediyoruz”
4 maddelik çağırı
Velilerin çağırısında ise şu maddelere yer verildi:
“1. Eğitim-öğretim yılı devam ederken yapılması planlanan uygulamaların, çocukların eğitim sürekliliği esas alınarak ve eğitim-öğretim yılı sonu gözetilerek planlanmasını,
2. Restorasyon sürecine esas teşkil eden Anıtlar Kurulu kararları ve raporları hakkında kamuoyunun yazılı olarak bilgilendirilmesini; restorasyon projesinin ilgili mevzuat çerçevesinde yetkin ve bağımsız uzmanlarca teknik değerlendirmeye tabi tutulmasına imkan tanınmasını,
3. Yaklaşık 360 gün olarak belirtilen restorasyon süresinin bağlayıcı bir takvim olarak esas alınmasını; sürecin bu süreyi aşmayacak şekilde planlanmasını ve yürütülmesini; zamanlamaya ilişkin idari sorumluluğun açıkça belirlenmesini,
4. Kuzguncuk İlkokulu’nun, restorasyon sonrasında ilkokul olarak eğitim işlevini koruyacağına dair açık ve yazılı bir idari taahhüt verilmesini talep ediyoruz.”