40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
53,9495£% 0.21
4.319,39%0,53
3.335,86%0,37
10.219,67%-0,06
02:00
20 Aralık 2025 Cumartesi
(ANKARA) – Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan ve beraberindeki heyeti Bakanlıkta kabul etti. Görüşmede, avukatların mesleki faaliyetlerine ilişkin konular ele alındı.
Bakan Tunç, görüşmeye ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ve beraberindeki heyetle Bakanlığımızda bir araya geldik. Adalet sistemimizin temel unsuru olan avukatlarımızın mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak ve avukatlık mesleğini daha da güçlendirmek adına yürüttüğümüz çalışmalar üzerine değerlendirmelerde bulunduk. Nazik ziyaretleri için teşekkür ediyorum” ifadesini kullandı.
(ANKARA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Milli kimliği, milli kültürü, değeri, ideali, erdemi, ahlakı dışlayan her trend yüzeyselliğe mahkum olmaktan kurtulamaz. Hiçbir derinliği, özgünlüğü olmayan günlük üretilip, günlük tüketilen işlerle maalesef biz de bu küresel fırtınanın önünde duramayız. Küresel kültür savaşlarında yerli ve milli olan kültür değerlerimizi evrensel bir bakış açısıyla harmanlamalı, yeniden üretmeli, yeniden inşa etmeliyiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri” törenine katıldı. Erdoğan, yaptığı konuşmada şunları kaydetti:
“Bu yılki bilim ve kültür ödülümüzü Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün’e takdim ediyoruz. Süleyman Seyfi Öğün hocamız kütüphanesiyle dışarıda gürül gürül akan dünya arasındaki irtibatı kesmeyen nadir akademisyenlerimizden biridir. Hocamızın siyaset, ekonomi, felsefe, toplum ve kültürde meydana gelen gelişmelere farklı açıdan mercek tutan çalışmaları hem kapsamlı hem de derinlikli bir yapı arz ediyor. Onun eserlerine baktığımızda düşünce geleneğimizin bugüne kadarki serencamını da görebiliyoruz.
Bu seneki resim ödülümüzün sahibi kıymetli ressam Yalçın Gökçebağ beyefendidir. Yarım asırlık sanat yolculuğunda Anadolu’yu resme, resmi de Anadolu’ya taşıyan Yalçın Gökçebağ, Cumhuriyetimizin ilk kuşak ressamlarından devraldığı hazineyi yeni bir seziş ve bakış açısıyla tuvale döküyor. Renkleri adeta şiire dönüştürdüğü tablolarında bu toprakların sesi duyuluyor. Çizgilerinde insanın ve tabiatın güzellikleri okunuyor. Özgün, canlı ve masalları andıran eserleriyle Türk resminde önemli bir yer tutan Yalçın Gökçebağ’ı tüm kalbimle kutluyorum.
“Müzik ödülümüzü Prof. Yalçın Tura hocamıza tevdi ediyoruz”
Müzik ödülümüzü Prof. Yalçın Tura hocamıza tevdi ediyoruz. Türk müziğinin yaşayan duayenlerinden biri olan Yalçın Tura, hafızalarımıza kazınan onlarca film ve dizinin müziğini besteledi. Cemal Reşit Rey, Seyfettin Asal gibi usta isimlerden eğitim alan hocamız hem musiki bilimine hem de Türk müzik teorisine çok kıymetli katkılar yaptı. İTÜ’de Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Müzik Bölümü’nü kurarak seçkin bir eğitim yuvasını ülkemize kazandırdı.
Arkeoloji ödülümüzü ise Prof. Dr. Fahri Işık’a takdim ediyoruz. Malatyamızın Türkiye ve dünya arkeolojisine armağan ettiği bir bilim insanı olan Fahri Işık hocamız kazı biliminde bugüne kadar doğru kabul edilen yanlışları tek tek ortaya çıkardı. Kitaplarıyla, makaleleriyle, araştırmalarıyla Anadolu’nun binlerce yıllık zengin tarihine ışık tuttu. Kazı bölgelerinde kimi zaman çadırlarda kimi zaman köy evlerinde kalarak Patara başta olmak üzere pek çok antik kentte nadide eserleri gün yüzüne çıkardı. Türk arkeolojisine büyük katkılar yapan Fahri Işık hocamızı gönülden tebrik ediyor, kazı biliminde paradigma değiştiren çalışmalarından ötürü kendisini kutluyorum.
“Fotoğraf ödülünü Filistinli Ali Jadallah’a veriyoruz”
Bu yılın fotoğraf ödülünü Filistinli gazeteci ve fotoğrafçı Ali Jadalallah’a veriyoruz. Gazze’de 2 yıl boyunca devam eden vahşi soykırımı fotoğraf kareleriyle tüm dünyaya ifşa eden, objektifi ile gerçekleri medeni denilen dünyanın yüzüne çarpan Ali kardeşimiz, aynı zamanda Anadolu Ajansımızın fotomuhabiri olarak sahada görev yapıyor. Onun kadrajından yansıyanlar sadece Gazze’deki katliamın vardığı korkunç boyutlarını değil, Filistin halkının haklı, onurlu ve haysiyetli direnişini tüm ihtişamıyla insanlığın gündemine getirdi. Çektiği fotoğraflar uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Güney Afrika Cumhuriyeti’nin İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı’nda açtığı davada bu fotoğraflar kanıt olarak sunuldu. Canını hiçe sayıp, hakikatin deklanşörüne basarak Gazze’deki zulmü fotoğraflarla belgeleyen Ali Jadalallah kardeşimi şahsım, milletim ve tüm mazlumlar adına tebrik ediyorum.
Sırf Gazze’deki vahşete kamera tuttukları için katledilen 37’si kadın 283 basın mensubunu burada rahmetle anıyorum. İsrail’in acımasızca öldürdüğü gazetecilerin kahramanca mücadelesini bugün bir kez daha saygıyla selamlıyorum. İsrail hükümeti ne kadar susturmaya ve engellemeye çalışırsa çalışsın, vicdanlı yürekler ve hakikatin peşinde koşan gerçek gazeteciler canları pahasına Filistin’de olup bitenleri gözler önüne sermeye devam ediyor. Hakkı haykırmayı şiar edinmiş bir ülke ve yönetim olarak biz de Filistin halkının yanında eğilmeden, bükülmeden dimdik duruyoruz.
“Türkçe’nin her büyük şairi her büyük yazarı bizim medarı iftiharımızdır”
Sanat bize başka hiçbir şeyin veremeyeceği coşkuyu, muhayyileyi ve duyguyu verdiği için sanattır. İşte tam bunun içindir ki sanat ayrıştırmaz, birleştirir. Türkçe’nin her büyük şairi her büyük yazarı bizim medarı iftiharımızdır. Dil, kültür, sanat, düşünce ve mimari alanında eser veren münevverlerimizin tamamı bizim için birer kutup yıldızıdır. Nasıl ki Selimiyesiz bir Edirne, Süleymaniyesiz bir İstanbul tahayyül edemiyorsak, Mimar Sinansız bir Türkiye’yi de düşünemeyiz. Itri, Dede Efendi, Şevki Bey, Sadettin Kaynak, Neşet Ertaş ve daha nice dev isim olmadan Türk müziğini tasavvur edemeyiz. Yunus Emre’den Karacaoğlan’a, Fuzuli’den Mehmet Akif’e, Nedim’den Yahya Kemal’e, Nebi’den Nazım Hikmet’e, Şeyh Galip’ten Sezai Karakoç’a Türk şiiri sadece lisanımızın değil milli hissiyatımızın da tapu senedidir. Bilim, kültür ve sanatta sahip olduğumuz bu köklü miras inşallah asırlar boyunca dünya kültür ve sanat birikimini beslemeye devam edecektir.
Küreselleşmeyle birlikte kültürel tektipleşmenin de tüm dünyayı etkisi altına aldığı bir dönemden geçiyoruz. Her alanda sınırsız tüketimi teşvik eden, insanı edilgen hale getiren bu cendereden ancak köklerimize tutunarak kurtulabiliriz. Kendi mirasımız ve birikimimizden beslenen sanat, yine bu tektipleşme dalgasına karşı tabiri caizse bir dalgakıran işlevi görecektir. Bugün popüler olan pek çok filmin, dizinin, müzik eserinin coğrafyadaki etkisine nüfuzuna baktığımızda sanatın dönüştürücü gücünün nelere kadir olduğunu hepimiz görebiliyoruz. Tüketim alışkanlıklarının, yaşam tarzlarının, yemek kültürünün, giyim kuşamın tek tipleşmesi gibi sanat beğenilerinin yeknesak hale gelmesi de bizatihi sanat için ciddi risk oluşturuyor. Özgün ve yetkin olanı törpülüyor.
“Tek tipleşme sanatçı özgürlüğünü tehdit ediyor”
Sıradanlaşma ve tektipleşme insanın fıtratı gereği farklı olmasını ve sanatçı özgürlüğünü tehdit ediyor. Kuşkusuz sanat, şahsi ve muhteremdir. Fakat yeryüzünde önüne çıkan her şeyi öğüten, herkesi birbirine benzeten küresel tüketim çarkı insanın biricikliğini yok etmenin yanı sıra bireyin yeteneklerini de aynı tornadan geçirmektedir. Neoliberal kültür adına trend denilen ve hemen her gün değişen yeni kutsalıyla insana dair pek çok güzelliği tahrip etmektedir. Yapay zeka mahsulü şiirlerin, kitapların, şarkıların, resimlerin, sinema filmlerinin yüz milyonlara ulaştığı, gerçek ile sanal arasındaki farkın büyük oranda kaybolduğu günümüzde bizi yarın neyin beklediğini tam olarak bilemiyoruz, hiçbirimiz kestiremiyoruz.
Milli kimliği, milli kültürü, değeri, ideali, erdemi, ahlakı dışlayan her trend yüzeyselliğe mahkum olmaktan kurtulamaz. Hiçbir derinliği, özgünlüğü olmayan günlük üretilip, günlük tüketilen işlerle maalesef biz de bu küresel fırtınanın önünde duramayız. Küresel kültür savaşlarında yerli ve milli olan kültür değerlerimizi evrensel bir bakış açısıyla harmanlamalı, yeniden üretmeli, yeniden inşa etmeliyiz. Bir siyasetçi olarak bunun asla kolay olmadığını, çok ciddi emek ve gayret gerektirdiğini elbette biliyorum. Ama bunu yapacak imkana, birikime ve kapasiteye ziyadesiyle sahibiz.
“Bunu sizden istirham ediyorum”
Her yaş ve her kesimden insanımızı etkileyen bu cendereden çıkış yolunu tarih boyunca olduğu gibi topluma mihmandarlık eden sanatçılarımızın, mütefekkirlerimizin, münevverlerimizin, kültür ve sanat erbabımızın göstereceğine inanıyorum. Açıkçası, bunu sizden istirham ediyorum. Bilim adına, sanat adına, edebiyat adına, düşünce adına, kültür adına taş üstüne taş koyan herkesin hangi görüşten olursa olsun her bir insanımızın başımızın üstünde yeri olduğunu dile getirmek istiyorum. Evrensele yelken açarken yerli kalabilen, memleketi ve milleti için hayal kurabilen, en sert eleştirileri yaparken dahi yıkmayan kültür, sanat ve bilim insanlarımızın desteğiyle inşallah bu mücadeleyi yürüteceğiz.”
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Edirne’de kırmızı ışıkta geçerek trafik güvenliğini tehlikeye düşüren ve yaya geçidinden karşıya geçmeye çalışan kişiye çarpan sürücünün yakalandığını bildirdi.
Bakan Yerlikaya, NSosyal’deki hesabından yaptığı paylaşımda, geçen yıl kırmızı ışık ihlali yüzünden 137 kişinin hayatını kaybettiğini belirtti.
Edirne’de kırmızı ışıkta durmayan motosiklet sürücüsünün, karşıdan karşıya geçmeye çalışan bir kişiye çarptığını ifade eden Yerlikaya, “Geçen hafta Edirne’de kırmızı ışıkta geçerek trafik güvenliğini tehlikeye düşüren ve yaya geçidinden karşıdan karşıya geçmeye çalışan vatandaşımıza çarpan B.Ü. isimli sürücü yakalandı. Gereği yapıldı.” bilgisini paylaştı.
Geçen yıl her gün kırmızı ışık ihlali nedeniyle 5 bin 450 idari yaptırım cezasının uygulandığını bildiren Yerlikaya, şunları kaydetti:
“Yeni Trafik Kanunu teklifine göre kırmızı ışıkta geçen sürücülerin üçüncü kez ihlalinde 30 gün, dördüncü kez ihlalinde 60 gün, beşinci kez ihlalinde 90 gün sürücü belgesini geri alacağız. Altıncı kez ihlalde ise sürücü belgelerini iptal edeceğiz. Kırmızı ışıkta geçmek yalnızca bir kural ihlali değil vatandaşlarımızın hayatına kast eden bir sorumsuzluktur.”
(ANKARA) – DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın basına yansıyan açıklamalarına tepki göstererek, asgari ücret süreci başta olmak üzere çalışma yaşamına ilişkin kararlarda dışlayıcı yaklaşımların sosyal diyaloğa aykırı olduğunu belirtti.
DİSK Yönetim Kurulu adına yazılı açıklama yapan Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu, Türkiye’de çalışma yaşamına ilişkin sosyal diyalog mekanizmalarının yasal mevzuat ve kurumsal geleneklerle şekillendiğini belirtti. İşçi kesiminin uzun yıllardır üç konfederasyon tarafından temsil edildiğini vurgulayan Çerkezoğlu, DİSK’in sosyal diyalog mekanizmalarının kurucu ve asli bileşenlerinden biri olduğunu kaydetti.
Çerkezoğlu’nun açıklaması şu şekilde:
“Türkiye’de çalışma yaşamına ilişkin sosyal diyalog mekanizmaları hem yasal mevzuatla hem de kurumsal geleneklerle şekillenmiştir. Bu çerçevede işçi kesimi uzun yıllardır DİSK’in de aralarında bulunduğu üç konfederasyon tarafından temsil edilmektedir. DİSK, sosyal diyalog mekanizmalarının yasalarla tanımlanmış, kurucu ve asli bileşenlerinden biridir. DİSK, Üçlü Danışma Kurulu, SGK ve İŞKUR başta olmak üzere, çalışma yaşamına ilişkin pek çok kurul ve platformda üye ve doğal delege olarak yer almakta, işçi sınıfının hak ve taleplerini bu zeminlerde de temsil etmektedir.
Asgari ücret süreci de dahil olmak üzere, çalışma yaşamına dair temel kararların alındığı mekanizmalarda dışlayıcı yaklaşımlar, sosyal diyaloğun temel ilkelerine aykırıdır. Masada olmamasına rağmen yıllardır asgari ücret konusunda mücadelenin içinde olan, raporlar hazırlayan, somut önerileri olan DİSK’in asgari ücret tespit sürecinde görüşüne başvurulmaması ayrımcı bir uygulamadır. Bu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın ayıbıdır. Çalışma Bakanı’nın bu tutumunu protesto ediyor, kendisini sosyal diyaloğun ruhuna uygun davranmaya, çalışma hayatının taraflarını tanımaya ve saygıya davet ediyoruz.
Bizler işyerlerinde, sokaklarda, meydanlarda ve hayatın her alanında işçi sınıfının sesi olmaya, mücadelemizi kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. 21 Aralık’ta İstanbul Kartal’dan yola çıkarak, yol boyunca duraklarımızda örgütlü örgütsüz tüm sınıf kardeşlerimizle buluşarak, ayın 23’ünde Ankara’da olacağız. Türkiye’nin tüm değer ve güzelliklerini üretip, açlık ve yoksulluğa mahküm edilen tüm sınıf kardeşlerimiz adına orada olacağız. Görmezden gelinmek istenen milyonların umutlarını Ankara’ya taşıyacağız. Duymazdan gelinen milyonların sesini soluğunu Ankara’ya taşıyacağız. Bilmezden gelinen insanca yaşanacak ücret, gelirde adalet, vergide adalet taleplerimizi Ankara’ya taşıyacağız. Herkes görecek, herkes duyacak, herkes bilecek!”
(ANKARA) – TUSAŞ Genel Müdürü Mehmet Demiroğlu, Birleşik Krallık– Türkiye Savunma Ortaklığı Yuvarlak Masa Toplantısı’nda, Türkiye’nin savunma sanayiindeki stratejik konumunu ve iki ülke arasındaki olası iş birliklerinin değerlendirildiğini bildirdi.
Türk Havacılık Uzay Sanayii (TUSAŞ) Genel Müdürü Mehmet Demiroğlu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından Royal United Services Institute (RUSI) ev sahipliğinde düzenlenen Birleşik Krallık–Türkiye Savunma Ortaklığı Yuvarlak Masa Toplantısı’na konuşmacı olarak katıldı.
Demiroğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
“Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığımız tarafından Royal United Services Institute (RUSI) ev sahipliğinde düzenlenen Birleşik Krallık–Türkiye Savunma Ortaklığı Yuvarlak Masa Toplantısı’na konuşmacı olarak katılmaktan memnuniyet duydum. Birleşik Krallık ile savunma teknolojileri alanında olası iş birliklerini ve Türkiye’nin savunma sanayiindeki stratejik konumunu değerlendirdiğimiz toplantıda, sahip olduğumuz yüksek mühendislik kabiliyetlerini ve geniş ürün yelpazemizi paylaştık.
Türkiye, güçlü altyapısı, nitelikli insan kaynağı ve vizyoner yaklaşımıyla uluslararası savunma iş birlikleri için güvenilir ve sürdürülebilir bir ortak olmayı sürdürmektedir. Karşılıklı anlayış ve ortak hedefler doğrultusunda geliştirilecek iş birliklerinin, her iki ülke için de önemli kazanımlar sağlayacağına inanıyorum. Bu değerli buluşmanın gerçekleşmesine katkıları için Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığımıza teşekkür ederim.”