DOLAR

42,8171$% 0.03

EURO

50,3813% 0.41

STERLİN

57,6654£% 0.64

GRAM ALTIN

6.102,22%2,19

ONS

4.438,13%2,28

BİST100

11.311,06%-0,27

Sabah Vakti a 02:00
Kayseri KAPALI
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

22 Aralık 2025 Pazartesi

    DİĞER YAZARLARIMIZ

      Kıbrıs’taki “Kanlı Noel” saldırılarının tanıkları 62 yıl sonra o günleri anlattı

      0

      BEĞENDİM

      ABONE OL

      SERCAN İRKİN/MEHMET ŞAH YILMAZ – Kıbrıs‘ta, terör örgütü EOKA militanlarınca 21 Aralık 1963’te Kıbrıs Türklerine yönelik başlatılan ve tarihe “Kanlı Noel” olarak geçen katliamın 62. yılında, o dönemin tanıkları yaşadıkları acıları anlattı.

      İki toplumun ortaklığında kurulan “Kıbrıs Cumhuriyeti”nden Türkleri şiddet yoluyla tasfiye etmeyi hedefleyen Akritas Planı’nı uygulamaya koyan EOKA’cı Rum çeteleri, 20 Aralık 1963’ü 21 Aralık’a bağlayan gece, Lefkoşa’da saldırıya geçerek onlarca Kıbrıs Türkü’nü şehit etti.

      “Kanlı Noel” saldırılarına tanık olan ve 1963-1974 döneminde Rumların “soykırım girişimlerine” karşı mücadele eden Kıbrıs Türkü mücahitler, 62 yıl önce yaşadıkları acı dolu günleri AA muhabirine anlattı.

      Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) Mücahitler Derneği Başkanı Celal Bayar, Kıbrıs Türk halkına karşı Rumların soykırım planlarının olduğunu, dönemin Rum yöneticilerinin Kıbrıs Türklerinin hiçbir talebine olumlu yaklaşmadığını söyledi.

      Bayar, “Türkleri katletmek için bir plan hazırladılar. Bu plan son derece gizliydi. Yazılı olmayacak, sadece okunup yırtılacak şekilde planlanmıştı.” dedi.

      O dönem yaşanan bazı katliamlara değinen Bayar, EOKA’cı Rum polisinin, Lefkoşa’daki Atatürk anıtını ve Türk lisesindeki çocukları silahlarla taradığını hatırlattı.

      Bayar, o dönemde KKTC’nin farklı yerlerinde Kıbrıs Türkü’ne yönelik katliamlar yapıldığını anlatarak, “21 Aralık’tan 25 Aralık’a kadar 36 saatte Lefkoşa’yı kuşatmak istiyorlardı ama TMT sayesinde bunu başaramadılar. O günleri atlattık ama bu kolay olmadı. Bizim nesil o yokluğu, acıyı bu şekilde atlatmış oldu. Ana vatan olmasaydı biz bu mücadeleyi veremezdik.” diye konuştu.

      “Türk askeri olarak biz, hiçbir zaman sivile silah çekmeyiz”

      TMT Mücahitler Derneği Genel Başkan Yardımcısı Çetin Serez ise “Kanlı Noel” gecesini “Türklere karşı yapılan bir soykırım” olarak nitelendirdiklerini söyledi.

      Serez, 21 Aralık 1963’te 22 yaşında bir teğmen olarak Rum kesiminde görev aldığını belirterek, Rum güçlerinin yaklaşık 20 metre mesafeden ateş açtığını anlattı.

      Yanlarında son derece sınırlı mühimmat bulunduğuna dikkati çeken Serez, “Bende 1 tabanca, 8 mermi, astsubayda 1 makineli tabanca, 20 mermi, piyade tüfeklerinde de 3’er mermi vardı. Daha fazla cephanemiz yoktu.” dedi.

      Serez, sorumluluğunun askerlerin hayatını korumak olduğunu, mühimmatın tükenme noktasına gelmesi nedeniyle geri çekilme kararı verdiklerini dile getirdi.

      Rum askerlerinin sivillere ateş açmasını “felaket bir durum” olarak nitelendiren Serez, “Türk askeri olarak biz, hiçbir zaman sivile silah çekmeyiz. Bu, acı bir şeydir. Çünkü o anda o insan zavallıdır. Hiçbir şey yapamaz, biçaredir. Ona vurmak ayıptır, günahtır. Bilhassa çocuk ve kadın.” diye konuştu.

      “Türk halkının direniş ruhunu daha da güçlendirdi”

      TMT Mücahitler Derneği Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Efe de o dönemde henüz 17 yaşında olduğunu söyleyerek, yaşanan sivil katliamların Türk halkının direniş ruhunu daha da güçlendirdiğini belirtti.

      Ağabeyinin TMT içinde yer alması nedeniyle gelişmelerden kısmen haberdar olduğunu dile getiren Efe, “Kanlı Noel” döneminde yaklaşık 10-15 gün boyunca nöbet tuttuğunu anlattı.

      Efe, bugün 17 yaşındakilerin “çocuk” olarak görüldüğüne işaret ederek, “Yani 17 yaşlarında olan, bu mücadeleye katılan arkadaşlarımız, yaşının üstünde olgunluk kazandı.” ifadesini kullandı.

      Yaşananlardan korkmak yerine daha fazla cesaretlendiklerini kaydeden Efe, “Ölmemek için, var olmak için, bu katliamları durdurmak için elimizden geldiğince mücadele ettik.” dedi.

      “Allah bir daha milletimize böyle şeyler yaşatmasın”

      Kıbrıs’ta yüksek lisans yapan Beran Mehmet Uzun, Lefkoşa’daki Barbarlık Müzesi’ni ziyaretinin ardından, müzedeki kurşun izleri ve kan lekelerine dikkati çekerek, “İnsan gerçekten dehşete kapılıyor. Adı üstünde Barbarlık Müzesi, yani korkunç bir şey. Allah bir daha milletimize böyle şeyler yaşatmasın.” diye konuştu.

      Müzeyi ziyaret eden emekli öğretmen Vahit Zorlu da İstanbul’da yaşayan çocuklarını her yaz tatili ve 15 tatilde buraya getirip yakın tarihi öğretmeye çalıştığını belirterek, “Bu barbarlığı yapanları lanetliyorum. Ama bu arada mücahitlerimizi ve Türk askerlerimizi de candan kutluyorum ki böyle bir olayı 74’te gerçekleştirdiler, bu seviyeye getirdiler.” dedi.

      Kaynak: AA / Mehmet Şah Yılmaz – Güncel
      Devamını Oku

      Çorum’da Prof. Dr. Orhan Alimoğlu, “Okur-yazar buluşmaları”na konuk oldu

      0

      BEĞENDİM

      ABONE OL

      Çorum İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Çorum Yedihilal İl Temsilciliği tarafından düzenlenen “Okur-Yazar Buluşmaları Projesi”nin ilk etkinliği yapıldı.

      İl Milli Eğitim Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, öğrencilerin belirlenen kitabın yazarıyla bir araya gelerek eseri değerlendirmelerinin ve eleştirel okuma becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmak amacıyla “Okur-Yazar Buluşmaları Projesi” hayata geçirildi.

      Projenin ilk konuğu, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Alimoğlu oldu.

      Fen Lisesi konferans salonunda düzenlenen etkinlikte Alimoğlu, Gazze’de edindiği deneyim ve gözlemlerini aktardığı “Sevgili Gazze: Bir Doktorun Anıları” adlı kitabını öğrencilerle değerlendirdi.

      Ardından düzenlenen söyleşide ise Alimoğlu, öğrencilere Gazze’deki sağlık hizmetleri ve insani durum hakkında bilgi verdi.

      Kaynak: AA / Betül Balabaz – Güncel
      Devamını Oku

      Gaziantep’te minibüsle motosikletin çarpıştığı kazada 1 kişi yaralandı

      0

      BEĞENDİM

      ABONE OL

      Gaziantep‘in Nurdağı ilçesinde minibüsle çarpışan motosikletin sürücüsü yaralandı.

      E.İ. (22) idaresindeki 06 DZ 9848 plakalı minibüs, Nurdağı- Gaziantep kara yolu Akyokuş mevkisinde A.N.M. (33) yönetimindeki 46 AJK 879 plakalı motosikletle çarpıştı.

      Kazada yaralanan motosiklet sürücüsü, ambulansla Nurdağı Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.

      Kaynak: AA / Zekeriye Şimşek – Güncel
      Devamını Oku

      Trakya’da damızlık küçükbaş hayvanlar bilimsel verilerle tespit edilecek

      0

      BEĞENDİM

      ABONE OL

      Trakya’da küçükbaş hayvancılıkta genetik kapasiteleri yüksek damızlıkların seçilmesi için bilimsel çalışma başlatıldı.

      Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Refik Önal’ın öncülüğünde Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği tarafından küçükbaş hayvancılıkta damızlık adaylarının bilimsel verilere göre belirlenmesine ilişkin proje hazırlandı.

      Yaklaşık 4 yıl sürecek çalışma kapsamında, genetik parametreler değerlendirilerek damızlıklar için verimlilik haritası oluşturulacak.

      Genetik açıdan üstün hayvanlar damızlık olarak üreticiye sunulacak ve iyi damızlık yetiştiren üreticilere sertifika verilecek.

      Projenin yürütücüsü Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Refik Önal, AA muhabirine, Trakya’da yaklaşık 1 milyon küçükbaş hayvan olduğunu belirtti.

      Üreticilerin klasik yöntemlerle damızlık hayvanlarını belirlediğini aktaran Önal, “Projenin ilk yılında klasik yöntemler ile kantitatif parametreler değerlendirilecek, ikinci yılında ise genomik veriler toplanacak. Ardından elde edilen veriler kullanılarak damızlık seçiminde kullanılacak özellikler belirlenecek.” dedi.

      Önal, çalışma sonunda üreticilerin bilimsel verilere dayanarak kendilerini ve sürülerini daha fazla geliştirebileceğini ve sürdürülebilir karlı bir üretim olanağına sahip olacağını kaydetti.

      Proje kapsamında damızlık olabilecek iyi hayvanların doğduğu anda belirlenebileceğini ifade eden Önal, “Genomik tekniklerle hayvan daha doğar doğmaz kandaki parametrelere bakıp genetik olarak damızlık vasfı taşıyıp taşımadığını belirleyebileceğiz. Bu, genetik ilerlemeyi ciddi anlamda hızlandıracak. Üreticilerimizin sürdürülebilir ve katma değeri yüksek damızlık hayvanlara ulaşmasını sağlayacağız.” diye konuştu.

      “Proje, Trakya’nın kaliteli damızlık ihtiyacını karşılayacak”

      Edirne Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Arif Hikmet Akbay ise uzun süredir bölgede kaliteli damızlık hayvan ihtiyacının olduğuna dikkati çekti.

      Projeyle önemli bir adım atıldığını vurgulayan Akbay, “Sürülerimizin ıslahı ve verimliliğin artırılması için iyi genetiğe sahip hayvanların damızlık olarak seçilmesi gerekiyor. Dünya, hızlı ve bilimsel ıslah yöntemlerine yöneliyor. Biz de üniversitemizle işbirliği yaparak bu projeye dahil olduk. STK, üniversite işbirliği zaten olması gereken bir model. İnşallah 4 yılın sonunda meyveleri toplayacağız.” ifadelerini kullandı.

      Akbay, projenin Trakya’da seçilen işletmelerden alınacak örneklerle süreceğini anlattı.

      Tekirdağ Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı İlker Yıldız ise projenin Trakya’da küçükbaş üreticilerine katkı sağlayacağını belirterek, üniversite öncülüğünde üreticilerin kaliteli damızlıklarla daha karlı üretim yapacaklarını vurguladı.

      Kaynak: AA / Fırat Çakır – Güncel
      Devamını Oku

      Evlendiği gün gördüğü eşine sevgisi vefatından sonra da bitmedi

      0

      BEĞENDİM

      ABONE OL

      Kastamonu’da yaşayan 68 yaşındaki Ünal Feyzioğlu, yaklaşık 5 yıl önce vefat eden eşinin kabrini her hafta cuma günü ziyaret edip dua ediyor.

      Eşi 2020 yılında yaşamını yitirdikten sonra anılarının geçtiği evden ayrılarak çalıştığı Kastamonu Özel İdare Köy Hizmetleri Spor Kulübü tesislerinde kalmaya başlayan 3 çocuk babası Feyzioğlu, anılarını unutmamak için haftada bir gün eşiyle uzun yıllar yaşadığı eve gidiyor.

      Her hafta cuma günü uyandıktan sonra sakal tıraşını olup takım elbisesini giyen Feyzioğlu, ceketinin cebine gül taktıktan sonra bir gülü de eşinin mezarına götürmek üzere yanına alıyor.

      1990 model otomobiliyle hayatının geçtiği sokaklardan yavaş yavaş ilerleyerek eşinin kabri başına varan Feyzioğlu, dua ederek eşiyle dertleşiyor.

      Ünal Feyzioğlu, AA muhabirine, yaklaşık 45 yıldır Kastamonu’da spora emek verdiğini söyledi.

      Kastamonuspor’da futbola başlayıp farklı takımlarda oynadıktan sonra tekrar bu takıma döndüğünü belirten Feyzioğlu, futbolu bıraktıktan sonra malzemeci olarak çalıştığını, emekliliğinin ardından ise Kastamonu Özel İdare Köy Hizmetleri Spor Kulübünde malzemecilik yaptığını anlattı.

      Eşini evlendiği gün gördü

      İlginç bir evlenme hikayesinin olduğunu söyleyen Feyzioğlu, “Ortaokula giderken futbol kampındaydık. Babam çağırdı, ‘Oğlum seni evlendireceğiz’ dedi. ‘Baba ne evlenmesi, ben daha çocuğum’ desem de ‘Yok evlendireceğiz’ dedi. ‘Kızı görmedim bile’ dedim. O da ‘Oğlum bir gözü kör, eli de çolak’ dedi. ‘Baba benim gözüm kör, elim de çolak değil, sen bana niye bu kızı alıyorsun?’ dedim. Babamın zoruyla 16 yaşımda evlendik. Hanımın yüzüne bakıyorum gözü kör mü falan diye, duvaktan göremiyorum. Hanımın gözü kör değilmiş, bana öyle demişler. Daha önce hiç görmedim, göstermediler.”

      Eşiyle yaklaşık 50 yıl evli kaldıklarını dile getiren Feyzioğlu, “Koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti. O zaman Kastamonuspor’da malzemeciydim, Kızılcahamam’da kamptaydık. Hasta olduğunu söyleyince geldim. Testi pozitif çıkınca daha iyi bakarız diye hastaneye yatırdılar. Ağladım yatmasın diye ama yatırdılar. Dokuz gün yüzünü görmedim. Dokuzuncu gün öldü haberi geldi.” dedi.

      Eşinin ölümünün ardından emekli olduğunu, bir süre sonra Kastamonu Özel İdare Köy Hizmetleri Spor Kulübü başkanı ve antrenörlerinin kendisiyle çalışmak istediklerini ilettiğini aktaran Feyzioğlu, “O günden sonra Özel İdare tesislerinde kalıyorum. Haftada bir gün evimde yatıyorum, evimden soğumayayım, hatıralarımı unutmayım diye. Tesiste futbolcular var, insanlar var, onlarla konuşuyoruz, dertleşiyoruz. Onun için tesiste kalıyorum.” diye konuştu.

      Her ziyaretinde hafta boyunca yaşadıklarını anlatıyor

      Her hafta mutlaka eşinin kabrini ziyarete gittiğinin altını çizen Feyzioğlu, şunları kaydetti:

      “Her cuma hanımı ziyaret ediyorum. Anamın, babamın, yengemin, kardeşimin mezarı da var. Eşimden sonra onlara da dua ediyorum. Hanım ölmeden evvel de geliyordum da bu kadar sık değildi. Her cuma gelip duamı yapıyorum. Huzur buluyorum buraya geldiğim zaman, hanımla dertleşiyorum, anılardan anlatıyorum. Bir hafta içinde ne yaşadıysam, ne ettiysem onunla dertleşiyor, derdimi anlatıyorum, ondan teselli buluyorum.”

      Feyzioğlu, günümüzde gençlerin çok çabuk evlenip boşandığını anlatarak, bir kere evlenip ölene kadar eşlerin birbirine sadık kalmaları gerektiğini vurguladı.

      Okmeydanı Mezarlığı Bekçisi İlhan Yünlü ise Feyzioğlu’nun her hafta düzenli olarak eşinin kabrini ziyaret ettiğini ifade etti.

      Kaynak: AA / Özgür Alantor – Güncel
      Devamını Oku