40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
53,9495£% 0.21
4.319,39%0,53
3.335,86%0,37
10.219,67%-0,06
02:00
19 Aralık 2025 Cuma

MEVLANA Celaleddin-i Rumi, ölüm yıl dönümü dolayısıyla Konya‘da düzenlenen ‘Hz. Mevlana‘nın 752’nci Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri’ kapsamında gerçekleşen ‘Şeb-i Arus’ töreniyle anıldı. Törene Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Esroy, Diyanet İşleri Başkanı Safi Arpaguş da katıldı.
Bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan’ın Belh şehrinde 30 Eylül 1207 yılında dünyaya gelen Mevlana Celaleddin-i Rumi, 17 Aralık 1273 tarihinde Konya‘da vefat etti. Mevlana, ölüm gününü yeniden doğuş, sevdiğine yani Allah’a kavuşmak olarak kabul ediyordu. Öldüğü güne ‘Düğün Gecesi’ anlamına gelen ‘Şeb-i Arus’ dediği için de Mevlevilikte, Mevlana’nın öldüğü gün ‘Şeb-i Arus’ olarak kabul edildi. Mevlana’nın ölüm yıl dönümlerinde ‘Vuslat’ (Sevgiliye kavuşma) törenleri düzenleniyor. Bu yıl düzenlenen ‘Hz. Mevlana’nın 752’nci Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri’, Şeb-i Arus töreniyle sona erdi.
Mevlana Kültür Merkezi’nde düzenlenen törene Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Esroy, Diyanet İşleri Başkanı Safi Arpaguş, Konya Valisi İbrahim Akın, Mevlana’nın 22’nci kuşaktan torunu Esin Çelebi Bayru katıldı.
‘MEVLANA BU GÜL BAHÇESİNDE BİR GÜLDÜR’
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, yaptığı konuşmasında Mevlana’yı şair, Mesnevi’yi şiir kitabı gibi göstermeye çalışanları eleştirdi. Bakan Ersoy şunları söyledi:
‘ÇABALARIMIZIN HEPSİ HUZURA KAVUŞMAK, HUZURU BULMAK İÇİNDİR’
Protokol konuşmalarının ardından Mesnevi Sohbetini, Diyanet İşleri Başkanı Safi Arpaguş yaptı. İnsanlığın bir arayış yolcusu olduğunu ifade eden Arpaguş, “Bu arayış kimimiz için bir nefes sıhhat, kimimiz için sosyal bir statü, kimimiz için bir ahlaki haslet olarak gözükse de çabalarımızın hepsi huzura kavuşmak, huzuru bulmak içindir. Allah’a vuslatının 752’nci yılını idrak ettiğimiz Mevlana Celaleddin-i Rumi, tüm zamanlardaki muhataplarına şöyle seslenmişti; ‘Eğer can menzilini aramaktaysan, sen cansın. Bir lokma ekmek aramaktaysan, ekmeksin. Şu inceliği idrak edersen eğer işin hakikatini de bilirsin. Her neyi aramaktaysan sen osun’. Aradığımız ne ise ona göre değerlendiriliriz. Bizler huzurun peşindeyiz ve huzuru aradığımız nispette insanlığımızı bulmaktayız. Hak huzurunda hazır olarak maksadımıza ermekteyiz.” dedi.
ŞEB-İ ARUS TÖRENİNDE, SEMA GÖSTERİSİ
Mesnevi Sohbetinin ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğunca sanatçı Ahmet Özhan tarafından tasavvuf müziği konseri verildi. Daha sonra da Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu, sema gösterisi yaptı. Davetlilerin ilgiyle izlediği sema, Mevlevi dervişi olarak kabul edilen semazenler tarafından gerçekleştirildi. Sema, kulun hakikate yönelip, akılla- aşkla yücelip, nefsini terk ederek, hakta yok oluşu ve olgunluğa ermiş, kamil bir insan olarak tekrar kulluğuna dönüşüdür.
HER KIYAFETİN BİR ANLAMI VAR
Özel kıyafetlerle sema yapan semazenlerin başındaki ‘sarık sikkesi, Mevlevilikte ölünce başucuna dikilen mezar taşını, hırkası mezarını, üst tarafı dar, aşağısı geniş ve kolsuz beyaz renkli kıyafeti olan ‘tennure’ kefenini temsil ediyor. Tennurenin üstüne ise iliksiz ve düğmesiz yelek ‘destegül’ bele ise dört parmak genişliğinde Arap alfabesinde elif harfine benzer ‘elifi nemed’ kuşak takılıyor.
Tasavvuf müziği eşliğinde gerçekleşen sema gösterisinde semazenler, ilk önce kollarını çapraz bağlayarak, görünüşte ‘Bir’ rakamını temsil eder ve böylece Allah’ın birliğini tasdik eder. Ardından kollarını her iki tarafa açıp zikir yaparak, sağ eli dua eder gibi yukarıya, sol eli aşağıya açıktır. Bu, ‘Haktan alır, halka saçarız, hiçbir şeyi kendimize mal etmeyiz, görünüşte var olan, vasıtalık eden bir suretten başka bir şey değiliz’ anlamına gelmektedir. Sağdan sola kalbin etrafında dönerek, bütün insanları, bütün yaratılmışları, bütün kalbiyle sevgi ve aşkla kucaklayışıdır. Yedi bölümden oluşan semanın her bölümünün ise ayrı bir manası bulunuyor.

KONYA’nın Akşehir ilçesinde evde çıkan yangında annesi Fatma Aysal’ı kurtarmak için tekrar eve giren İbrahim Aysal, hayatını kaybetti. Dumandan etkilenen Fatma Aysal ise hastaneye kaldırıldı. Yangın, itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle söndürüldü.
Yangın, akşam saatlerinde Akşehir’in Sorkun Mahallesi’nde tek katlı müstakil bir evde meydana geldi. İbrahim Aysal’ın oturduğu evde belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Durumu fark eden İbrahim Aysal, evden dışarı çıktı. Daha sonra annesi Fatma Aysal’ı kurtarmak için tekrar alevlerin arasına daldı. İddiaya göre panik içerisinde odalara giren İbrahim Aysal, girdiği odada alevler arasında mahsur kaldı. Bu sırada yangını fark edip gelen diğer kardeşi annesi Fatma Aysal’ı, evden çıkardı.
Çevredekilerin ihbarı üzerine adrese jandarma, itfaiye ve sağlık ekibi sevk edildi. Dumandan etkilenen Fatma Aysal, ambulansla Akşehir Devlet Hastanesine kaldırıldı. Alevler de itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle söndürüldü. Ekipler içeri girdiğinde İbrahim Aysal’ın cansız bedeniyle karşılaştı. Aysal’ın cesedi otopsi için aynı hastanenin morguna kaldırıldı. Ev kullanılmaz hale gelirken, ekipler yangının çıkış nedenini belirlemek için çalışma başlattı.

HATAY’ın Samandağ ilçesinde gece saatlerinde elinde silahla yürüdüğü tespit edilen şüpheli, polis ekipleri tarafından yakalandı.
Olay, 13 Aralık günü saat 03.00 sıralarında Samandağ Yeni Çevre Yolu’nda meydana geldi. Bir kişinin elinde tabancayla yürüdüğü yönünde yapılan ihbar üzerine bölgeye polis ekipleri sevk edildi. Silahlı şüpheli, polisleri fark edince gece karanlığından faydalanarak kaçtı. Şüphelinin elinde silahla yürüdüğü anlar, çevrede bulunan güvenlik kameralarına yansıdı. Ekipler, şüphelinin geliş ve kaçış güzergahında bulunan yaklaşık 100’e yakın güvenlik kamerasını inceleyerek şüphelinin kimliğini belirledi. İsminin S.D. olduğunu tespit edilen şüpheli, polis tarafından silahla birlikte yakalandı. Silahın, kurusıkıdan bozma tabanca olduğu belirlendi. Gözaltındaki şüphelinin emniyetteki işlemleri devam ediyor.
Niğde‘de iki grup arasında çıkan silahlı kavgada, biri ağır 2 kişi yaralandı.
Kale Mahallesi’nde iki grup arasında henüz belirlenemeyen nedenle çıkan tartışma kavgaya dönüştü.
Kavgada tüfekle ateş edilmesi sonucu R.A. (27) ile C.Ö. (24) yaralandı.
İhbar üzerine bölgeye sağlık ve polis ekipleri sevk edildi.
Yaralılar, olay yerindeki ilk müdahalenin ardından ambulansla Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı.
Yaralılardan R.A’nın hayati tehlikesinin bulunduğu öğrenildi.
Polis, kaçan şüphelilerin yakalanması için çalışma başlattı.
İsrail‘in Haaretz gazetesi, Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılara katılan askerler arasında ciddi psikolojik rahatsızlıklar görüldüğünü bildirdi.
İsrail‘in Gazze Şeridi’ne kapsamlı saldırıları başlattığı 8 Ekim 2023’ten bu yana intihar eden İsrailli askerlerin sayısı 61’e çıkmış durumda.
Haaretz gazetesi de bugün, İsrailli 6 askerin Gazze’ye yönelik saldırılara katıldıktan sonra yaşadıkları psikolojik rahatsızlıkları aktaran bir haber yayınladı.
Gazeteye konuşan askerlerden, İsrail ordusunda yedek asker olarak öldürülen askerlerin kimliklerini tespit eden birimde görev yapan 48 yaşındaki Tomer Badani, görevi sırasında “korkunç manzaralarla karşılaştığını” belirtti.
Gördüklerini anlatmaya devam eden Badani, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Filmlerde görüldüğü gibi gözü kapalı halde ölmüş bir tek kişi göremezdin ancak parçalanmış sıra dışı cesetler görebilirdin. Yüksek sıcaklıklarda et ve kemikler, tankların ve zırhlı personel taşıyıcıların şasilerine yapışırdı. Cesedini zırhlı araçtan ayırırken bir askerin karaciğerini dokundum.”
Gelen bazı cesetlerin yanmış ve tanınmaz halde olduklarını aktaran Badani, 21 askerin öldürüldüğü bir olaydan sonra 3 gün boyunca konuşamadığına işaret etti.
Bu görevden 200 gün sonra ayrılabildiğine değinen Badani, psikolojik durumunu ise “Rehabilitasyon bölümünün girişinde kendimi ateşe vermemi, tek kurtuluş yolu olarak gördüm.” sözleriyle anlattı.
“Korku duygusu, ayrılmaz bir yoldaşım haline geldi”
Naveh Amsalem isimli 31 yaşındaki diğer bir İsrailli asker de psikolojik rahatsızlığına, “Korku duygusu, ayrılmaz bir yoldaşım haline geldi.” ifadeleriyle dikkati çekti.
Her evden çıktığında korku duygusunun başladığını dile getiren Amsalem, “Başıma ne geleceğini bilemiyorum: Şiddetli bir öfke patlaması mı yoksa zihinsel ayrışma mı? Bu durumda en çok korktuğum şey Arapça konuşan birini duymamdır.” diye konuştu.
Kendisinin bir ara kısa süreliğine zihinsel ayrışma durumuna düştüğünü söyleyen Amsalem, bu olayın da geçen ağustos ayında köpeğini gezdirirken “kaldırımda kan kaybeden Arap birini gördüğü” sırada yaşandığını ifade etti.
“İçim çok daralıyor ve uyuyamıyorum”
Gazze’deki saldırılarda görev yapan 21 yaşındaki İsrailli bir kadın asker Leam Haika da Gazze’de gördüğü manzaralardan sonra uykusunu alamadığını ve normal hayatını yaşayamadığını anlattı.
Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cibaliya ve Beyt Lahiya bölgelerinde bulunduğu sırada İsrailli yaralı askerleri tahliye etme görevlerinde yer aldığını dile getiren Haika, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Öldürülmüş askerler, uzuvları kopmuş insanlar ve her tarafın kan olduğu manzaralar gördüm. Bu sırada yardım talebiyle bağıran insanlar gördüm, kaos ve korku vardı. Belki çatışmalara katılmamış ve her şey normalmiş gibi hayatımıza devam edebilirdik ancak içim çok daralıyor ve uyuyamıyorum.”
Haika, uykusuzluğun yanı sıra stres ve panik ataklardan muzdarip olduğunu ancak İsrail’deki ilgili kurumların kendisine yardımcı olmadığını kaydetti.
İsrail’in Gazze Şeridi’ne Ekim 2023’te başlattığı saldırılarda 70 bin 668 Filistinli hayatını kaybederken, 171 bin 152 kişi yaralandı.