40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
53,9495£% 0.21
4.319,39%0,53
3.335,86%0,37
10.219,67%-0,06
02:00
22 Aralık 2025 Pazartesi

Gelişmekte olan piyasalar (EM) 2026 yılına cazip bir yatırım aracı olarak girmeye hazırlanıyor.
2017’den bu yana ilk kez, gelişmekte olan ülke hisse senetleri ABD’deki emsallerinden daha iyi performans gösteriyor, tahvil getirileri ile ABD Hazine tahvillerinin getirileri arasındaki fark 11 yılın en düşük seviyesine geriledi.
EM odaklı carry trade stratejileri de 2009’dan bu yana en iyi karları elde etti. EM varlıklarına ilginin süreceğine dair en taze ipuçları Bank of America Corp.’un Londra’da düzenlediği son yatırım konferansında ortaya çıktı. 300 yatırımcının katıldığı konferansta EM varlıklarına dair neredeyse hiç olumsuz görüş bildiren olmadı.
Portföylerini çeşitlendirmek isteyen portföy yatırımcıları gelişmekte olan ülkelerin açıklarını kapatma ve enflasyonu kontrol altına almada kaydettikleri ilerlemeyi olumlu olarak değerlendirirken; JPMorgan ve Morgan Stanley gibi bankalar da bu iyimser görüşe katılarak, gelişmekte olan piyasaların doların zayıflığından ve yapay zeka alanındaki yatırım patlamasından yararlanacağını öngörüyor. JPMorgan, gelecek yıl gelişmekte olan ülke tahvil fonlarına 50 milyar dolarlık giriş olacağını tahmin ediyor.
JPMorgan Asset Management Inc.’in sabit getirili menkul kıymetler küresel başkanı Bob Michele, “En iyi fikirlerimizden biri hala yerel para birimi cinsi EM tahvillerine bağlı kalmak” dedi ve EM carry getirilerinin cazip olmaya devam edeceğini ve bu para birimlerinin biraz daha yukarı yönlü seyredeceğini öngördü. Morgan Stanley de müşterilerine yerel para birimi cinsinden tahvilleri elinde tutmalarını ve portföylerinde dolar cinsinden EM tahvillerini artırmalarını tavsiye ediyor.
BofA, yabancı para birimi cinsinden EM tahvillerinin bu yılki çift haneli getirileri tekrarlayacağını öngörüyor. New York’taki Strategas’ın kıdemli ETF ve teknik stratejisti Todd Sohn, “Birçok portföy yöneticisi, büyük sermayeli ABD’li şirketlerin hisselerinde aşırı pozisyon aldıklarını fark etti ve küresel olarak çeşitlendirmeye yöneldi” yorumunu yaptı. Gama Asset Management SA’dan Rajeev De Mello da yatırımcıların nihayet gelişmekte olan piyasalara yeniden ilgi göstermeye başladığını, ancak “daha anlamlı bir ağırlık artışına” yönelme potansiyeli olduğunu düşünüyor.
Bu arada, gelişmekte olan piyasaların, küresel hisse senedi ve tahvil endekslerindeki payı artıyor. Hisse senetleri, Bloomberg World Large & Mid Cap Index’te gelişmiş piyasalara göre bir puanlık artışla %13’e yaklaşırken, gelişmekte olan ülke tahvilleri de Bloomberg Global Aggregate Total Return Index’te payını artırdı.


Yatırımcılar, yapay zeka rallisini kaçırma korkusu ile bunun patlamaya hazır bir balon olduğu endişesi arasında kalmış durumda. Bu da ABD borsasının önümüzdeki yıl da gergin bir seyir izleyebileceğine işaret ediyor.

Büyük satışlar ve hızlı tersine dönüşler, son 18 ayda borsaların temel eğilimi haline gelirken, bu eğilim 2026’ya kadar devam edecek gibi görünüyor ve bazı stratejistler, yapay zekanın geçmişteki teknolojik devrimlerin patlama ve çöküş döngüsünü takip edeceğini öngörüyor. UBS Group AG’nin türev stratejisti Kieran Diamond, “2025 genel olarak geniş risk alma ve riskten kaçınma yerine, rotasyonun öne çıktığı bir yıl oldu. VIX devam eden aşırı dalgalanma riskine maruz kalmaya devam ediyor” dedi.

Bank of America Corp. tarafından yapılan son ankete göre, hisse senedi fiyatlarındaki artışın boyutu, fon yöneticileri arasında balon endişesini en önemli konu haline getirdi. Ancak bir diğer endişe de, hisse senedi fiyatlarının daha da yükselme potansiyeli varsa, bu fırsatı kaçırma riski. Bir diğer deyişle FOMO (Fear of Missing Out) yani bir şeyleri kaçırma korkusu.

Bu durum, erken geri çekilenlerin getiri kaybı yaşaması anlamına gelebilir. Stratejistler, varlık balonlarının şişkinleştikçe daha istikrarsız hale gelme eğiliminde olması nedeniyle, 2026 yılında hisse senedi volatilitesinin artmasını bekliyor. Sonuç olarak stratejistler, yatırımcıların zaman zaman %10’u aşan düşüşler beklemeleri gerektiğini, ancak balonun henüz patlamadığını fark etmeleriyle rekor hızda toparlanmaların yaşanacağını söylüyorlar.

UBS stratejistlerine göre de yapay zeka patlamasının devam edip etmeyeceği sorusu, teknoloji ağırlıklı Nasdaq 100 Endeksi’ndeki yüksek volatiliteden kar eden sözleşmelere sahip olmayı, ticaretin her iki tarafında da oynamak için kilit bir strateji haline getiriyor.

İsviçreli bankanın ABD hisse senedi türevleri araştırma başkanı Maxwell Grinacoff, endeks üzerindeki volatilite pozisyonlarının her iki senaryoda da daha iyi performans gösterdiğini söylüyor.

Grinacoff, “S&P 500 volatilitesini satarken Nasdaq 100 volatilitesini satın almak, gelecek yıl için en güçlü gördüğüm pozisyon” dedi. Ancak, kargaşa anları arasında daha uzun sakin dönemler olabilir.

JPMorgan Chase & Co. stratejistlerine göre VIX seviyesinin medyanı 2026 yılında 16 ila 17 civarında kalacak olsa da, riskten kaçınma dönemleri endeksi yükseltecek.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Venezuela’ya yönelik askeri baskıyı artırması, küresel petrol piyasasında ciddi belirsizlik yarattı. Tankerler rotalarını değiştirirken, bazı gemilerin Asya’ya doğru yola çıkmak yerine limanlarda beklemeye geçtiği, Venezuela ham petrolüne uygulanan indirimlerin ise derinleştiği bildirildi.
Gelişmelerin, depolama alanı yetersizliği nedeniyle Venezuela devlet petrol şirketi PDVSA’nın yakın zamanda bazı kuyuları kapatmasına yol açabileceği belirtiliyor. Uzmanlara göre Trump’ın askeri hamleleri, yaklaşık 8 milyar dolarlık bir petrol pazarını tehdit ediyor.
Süreç, bir hafta önce bir petrol tankerine el konulmasıyla başladı. Ardından Trump, Venezuela tanker trafiğine yönelik abluka tehdidini gündeme getirerek, Venezuela’nın “ABD’den daha önce çaldığı petrol, toprak ve diğer varlıkları geri vermesi gerektiğini” savundu.
Trump ayrıca, kendi sosyal medya platformunda yaptığı paylaşımda, Venezuela kıyıları açıklarındaki ABD askeri varlığının artacağını belirterek, bunun Caracas yönetimi için “daha önce görülmemiş bir şok” yaratacağını ifade etti.

Tesla CEO’su Elon Musk’ın serveti, Delaware Yüksek Mahkemesi’nin geçen yıl iptal edilen 139 milyar dolar değerindeki Tesla hisse senedi opsiyonlarını yeniden geçerli kılmasının ardından 749 milyar dolara yükseldi.
Musk’ın bir zamanlar 56 milyar dolar değerindeki 2018 tarihli ücret paketi, alt mahkemenin bu tazminat anlaşmasını “akıl almaz” olarak nitelendirerek iptal etmesinden iki yıl sonra Delaware Yüksek Mahkemesi, ücret paketini iptal eden 2024 tarihli kararın Musk’a karşı uygunsuz ve adaletsiz olduğunu belirtti.
Bu karar, Musk’ın, uzay ve havacılık şirketi SpaceX’in halka arz edileceğine yönelik spekülasyonların ardından, 600 milyar dolar net servet eşiğini aşan ilk kişi olmasından kısa bir süre sonra geldi.

Spot altın, ABD Merkez Bankası’nın geçen hafta gerçekleştirdiği 25 baz puanlık faiz indiriminin ardından, ilave faiz indirimlerine yönelik beklentiler, güçlü güvenli liman talebi ve doların zayıflamasıyla pazartesi günü ons başına 4.383,73 dolarla tüm zamanların en yüksek seviyesine çıktı.
Geleneksel bir güvenli liman olarak görülen altın, jeopolitik ve ticari gerilimler, merkez bankalarının güçlü alımları ve faizlerin önümüzdeki yıl daha da düşeceğine yönelik beklentiler sayesinde yıl başından bu yana yüzde 67 değer kazandı.
Dolar endeksindeki gerileme de, altını yurt dışındaki yatırımcılar için daha cazip hale getirerek fiyatlardaki yükselişi destekledi.
Piyasalarda yatırımcılar, 2026 yılında ABD’de iki faiz indirimi yapılmasını fiyatlarken, bu beklenti getiri sağlamayan altının cazibesini artırıyor.
Spot gümüş ise yüzde 3,2 değer kazanarak 69,35 dolarla rekor kırdı.
Gümüş ise yıl başından bu yana yüzde 140 artışla altını açık ara geride bıraktı. Bu yükselişte güçlü yatırım girişleri ve devam eden arz kısıtları etkili oldu.