DOLAR

40,2607$% 0.13

EURO

46,7252% 0.08

STERLİN

53,9495£% 0.21

GRAM ALTIN

4.319,39%0,53

ONS

3.335,86%0,37

BİST100

10.219,67%-0,06

İmsak Vakti a 02:00
Kayseri PARÇALI AZ BULUTLU 30°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

19 Aralık 2025 Cuma

    DİĞER YAZARLARIMIZ

      2026 Bütçesi TBMM Genel Kurulu’nda… İyi Parti ile Dem Parti Arasında “Irkçılık” Tartışması

      0

      BEĞENDİM

      ABONE OL

      (TBMM) – TBMM Genel Kurulu’nda 2026 bütçe görüşmeleri esnasında İYİ Parti Grubu ile DEM Parti Grubu arasında “ırkçılık” tartışması yaşandı. DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, “Bir Kürt Cumhurbaşkanı yardımcısı var diye bu kürsüden bu ırkçılığa da tanıklık ettik. İyi ki oldunuz, daha da olacağız. Kürtlerin bu ülkede eşit vatandaş olmasını içinize sindiremiyorsunuz. Bunun adı dünyanın her yerinde ırkçılıktır” derken, İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, “Sizin derdiniz Türkiye değil. Bugün bize ‘faşist’ diyorsunuz. Daha dün Cumhur İttifakı’na ‘faşist’ diyordunuz. Onun için söylediğinizi hiçbir hükmü yoktur” diyerek karşılık verdi.
      TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ başkanlığında toplanan TBMM Genel Kurul’nda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Cumhurbakanlığı’nın 2026 yılı bütçe görüşmeleri başladı. Bütçeler üzerinde grubu olan siyasi partiler görüş ve önerilerini dile getiriyor.
      İYİ Parti Afyonkarahisar Milletvekili Hakan Şeref Olgun, 2018’den sonra yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte bütçenin ortak akılla hazırlanan bir hükümet belgesi olmaktan çıktığını, yürütme yetkisini tek başına kullanan Cumhurbaşkanının Meclise sunduğu bir teklif haline geldiğini söyledi.
      Merkezi yönetim bütçesi ve kesin hesabın artık hükümet tasarısı değil Cumhurbaşkanlığı teklifi olduğunu ifade eden Olgun, bütçeyi hazırlayan, uygulayan ve denetleyen kurumların başını atayan iradenin yine yürütme olduğunu, son aşamada bütçeyi ibra edenin de aynı irade haline geldiğini belirtti. Olgun, şu ifadeleri kullandı:
      “Teknik olarak bütçe yapıyoruz gibi görünüyoruz, fiilen ise harcanmış paranın tahmin cetvelini onaylıyoruz. Büyük ölçekli kamu ihaleleri yapılıyor, ihalelerin kimlere hangi şartlarla verildiği kamuoyuna açık biçimde denetlenemiyor. Depremler, afetler ve olağanüstü durumlar sonrası toplanan kaynaklar harcanıyor fakat bu kaynakların hangi kurumlara, hangi yöntemle ve hangi denetimden geçirerek aktarıldığı Meclise açık biçimde raporlanmıyor.
      Tüm bunlara istinaden buradan Sayın Cumhurbaşkanına da bir çağrı yapmak istiyorum: Sayın Cumhurbaşkanı, bu sistemi denedik, olmuyor. Türkiye sekiz yıldır ‘Uçacak’ denilen bir sistemin içinde, sürekli kriz üreten bir düzene sıkışmış durumda. Ekonomi krizde, hukuk krizde, kurumlar krizde. 2001-2002 ekonomik krizi ağırdı, bedelini millet ödedi ama birkaç yıl içinde krizden çıkıldı. Bugünse ülke sekiz yıldır kriz yaşıyor ve aradan geçen onca zamana rağmen krizden hala çıkılamıyor. Devlet dediğiniz şey sadece binalardan ve bütçe rakamlarından ibaret değildir. Devlet akıldır, hafızadır, kurumsal dengedir.”
      Poyraz: Bu kadar ölüm vatandaşlık tanımı için miydi? Bu kadar ölüm katil Öcalan’a özgürlük için miydi?
      İYİ Parti Antalya Milletvekili Uğur Poyraz, AK Parti’nin 23 yıllık iktidarında “açılım” başlığıyla yürütülen süreçlerin öznesinin Kürtler olduğunu, ancak bu süreçlerin her defasında Suriye’deki gelişmelere endekslendiğini söyledi. 2011’de Suriye’de iç savaşın başlamasıyla açılım sürecinin başlatıldığını, 2014’te Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Esad’ın yanında olduğunu açıklamasının ardından açılımın rafa kaldırıldığını, 2024’te ise Suriye’de Şam rejiminin düşmesiyle birlikte yeniden açılım sürecinin gündeme geldiğini ifade etti. Poyraz, “Suriye’de Esad rejimi ayakta kalsaydı Kürtler ve demokrasi aklınıza gelecek miydi?” sorusunu yöneltti.
      Açılım süreçlerinde eşit ve onurlu yurttaşlar olan Kürtler yerine, etnik bölücü terör örgütü PKK ve terör hükümlüsü Abdullah Öcalan’ın muhatap alındığını kaydeden Poyraz, sözlerini şöyle sürdürdü:
      “Bugün milletimizin sinir uçlarına basa basa teröriste “özgürlük savaşçısı” örgüt elebaşına ısrarla “sayın” denilmesinden, lehine bu çatı altında slogan attırılmasından mutmain misiniz? Her açılımınız ‘demokratikleşme’ başlığıyla sunuluyor. Sair zamanlarda Kürt’ün Anayasamızdan kaynaklanan haklarını gasbedip, Kürt’ü terörist ya da terör iltisaklı ilan edip, tercihlerine kayyum atayıp açılım dönemlerinizde ise Kürt’ün Anayasamızdan kaynaklı haklarını lütuf olarak mı sunuyorsunuz?
      Son olarak, 10 bini kamu görevlisi, 40 bini sivil 50 bin insanımız şehit edildi. Etkisiz hale getirilen terörist sayısını da ayrıca hesapladığımızda 150 bini bulan bir sayı var karşımızda. Paralel komisyonunda ise 4 başlık öne çıkıyor: Ana dilde eğitim, vatandaşlık tanımı, katil Öcalan’ın şahsında af ve entegrasyon. Kurtuluş Savaşı’nı yönetmiş Gazi Meclisin çatısı altında Cumhurbaşkanı Yardımcısına sormaktan utanç duyuyorum fakat bu kadar ölüm anadilde eğitim için miydi? Bu kadar ölüm vatandaşlık tanımı için miydi? Bu kadar ölüm katil Öcalan’a özgürlük için miydi?”
      Türkoğlu’ndan Bakan Işıkhan’a: Hukuk tanımıyor bunlar, mahkeme kararı tanımıyor
      İYİ Parti Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu, Van ve Diyarbakır belediyelerinde yaşanan işten çıkarmalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkoğlu, DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli’nin Meclis tutanaklarına geçen sözlerini hatırlatarak partilerinin belediyeleri döneminde işten çıkarılanların “31 Mart yerel seçimlerinden önce işe alınmış bankamatik memurları” olduğu yönündeki açıklamasının kamuoyunu yanıltıcı olduğunu kaydetti. Türkoğlu, şu ifadeleri kullandı:
      “Şimdi Sayın Temelli mahkeme kararıyla haklı çıkan bu insanlar bankamatik memuru mu? Bölge İdare Mahkemesi mi yanlış, iş mahkemeleri mi uyduruyor, yoksa bu kürsüden millete anlattığınız hikayeler mi gerçek? Emekçinin alın terine dil uzatmak kolaydır. Bunlar seçimden bir gün önce, bir ay önce alınanlar öyle mi? Allah’tan korkunuz olsa bu kadar emek sömürüsü yapmazsınız.
      Bundan önce olduğu gibi hakkın, hakikatin, emeğin, alın terenin yanında olacağız. Buradaki vatandaş Kürt mü, Türk mü, Alevi mi, Sünni mi umrumuzda değil. Utanın biraz ya. Böyle bir emek sömürüsü olabilir mi? Siz yaparsınız. Şimdi bu mesele siyaset meselesi değil. Bu mesele ekmek meselesi. Tabii ekmekten anlamak için de biraz vicdan ve adalet duygusu olması lazım. Çalışma Bakanlığı’na sesleniyorum: Sayın Bakanım, burada işçilerin hakkı yeniyor. Hukuk tanımıyor bunlar, mahkeme kararı tanımıyor.”
      Temelli: Bir Kürt Cumhurbaşkanı yardımcısı var diye bu kürsüden bu ırkçılığa da tanıklık ettik
      DEM Parti grubuna sataştığını söyleyerek TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ’dan kürsüden cevap vermek için söz talebinde bulunan DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Meclis’te kurulan komisyonun Meclis’in ortak iradesiyle oluşturulduğunu belirterek, İYİ Parti’nin komisyona katılmamasına rağmen “merdiven altı komisyon” ifadesini kullanmasının Meclis’in iradesine yönelik bir hakaret olduğunu söyledi.
      Konuşmasında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a yönelik ifadelere tepki gösteren Temelli, sözlerini şöyle sürdürdü:
      “Sayın Yılmaz, ya bir Kürt olarak neden Cumhurbaşkanı yardımcısı oldunuz siz? Yani düşünün ırkçılığın geldiği şeye bakın. Bir Kürt Cumhurbaşkanı yardımcısı var diye bu kürsüden bu ırkçılığa da tanıklık ettik. Halbuki bu ülkede Kürtler ve Türkler bir arada, bir hukuk altında var olma mücadelesi veriyor ve dönüp burada deniyor ki, ‘neden Cumhurbaşkanı yardımcısı oldunuz?’. İyi ki oldunuz, daha da olacağız. Biz yöneteceğiz bu ülkeyi, hep beraber yöneteceğiz. Bunu içinize sindiremiyorsunuz. Kürtlerin bu ülkede eşit vatandaş olmasını içinize sindiremiyorsunuz. Bunun adı dünyanın her yerinde ırkçılıktır.
      Gelelim Van meselesine. Bizim söylediğimiz çok nettir. 31 Mart’tan önce Van Büyükşehir Belediyesi’ne alınan, ilçe belediyelerine alınan çalışanlar konusunda büyük sorun vardır. Bunlar soruşturulsun istedik, komisyonlar kurduk, mahkeme yolu açıktır dedi. 31 Mart öncesi dediğimizde bunun tarihi 15 Şubat 2016 tarihine kadar gider. Van Büyükşehir Belediyesi 2016’dan beri kayyum elinde. Senin bundan bilgin yok, haberin yok. Seni yanıltıyorlar. Sen de geliyorsun burada iftirada bulunuyorsun. İktidar partisine defalarca dedik, bu kadar yolsuzluğa bulaşmış bu insanı görevden alın, soruşturma açın dedik. Sen bunları bilmiyorsun, geliyorsun burada iftira atıyorsun.”
      Kavuncu: Grubumuza ‘şebek, ‘tecavüzcü’ ve ‘katiller’ denildi
      İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, DEM Parti milletvekillerinin İYİ Parti grubuna sataştığını belirterek kürsüde konuşmak için söz talebinde bulundu. TBMM Başkanvekili Bozdağ’ın Kavuncu’ya izin vermesinin ardından Kavuncu DEM Parti milletvekillerinin “sataşmalarına” ilişkin, “Bir, grubumuza dönüp ‘şebek’ denildi. Bunu herkes duysun. İki, bu bugün de değil; grubumuza ‘tecavüzcü’ dendi. Bundan iki gün önce bu ifadeler de yapıldı. Grubumuza dönüp ‘katiller’ dedi. Şimdi sizin için bunlar hafif olabilir ama bizim gibi şerefi olan insanlar için bunlar çok ağır ifadeler” dedi.
      “Daha dün Cumhur İttifakı’na ‘faşist’ diyordunuz, onun için söylediğinizi hiçbir hükmü yoktur”
      Selçuk Türkoğlu’nun Van’da işçilerle görüştüğünü belirten Kavuncu, şöyle konuştu:
      “Kendisine yüzlerce mağdur olmuş vatandaştan şikayet geliyor. Kayyumdur, başka belediyedir, odur, budur. Bunların hakkını burada savunmak, milletin hakkını burada savunmak, vatandaşın hakkını burada savunmak, kendi içinde demokrasi olan, emek olan bir partiye nasıl yakışır anlayabilmiş değilim. Yeri geldiğinde proletaryanın dostusunuz. Yeri geldiğinde emeğin dostusunuz. Yeri geldiğinde mangalda kül bırakmazsınız. Çıktı, burada dedi ki: ‘Böyle iddialar var.’ Düzgünce cevap verin. Bunda bu kadar çıldıracak ne var arkadaşlar? Dönüp buraya ‘şebek’ de yiyecek ne var? ‘Katiller, tecavüzcüler’ diyecek ne var? Ayıp. Yazıktır. Utanın.”
      Kavuncu, İYİ Partili bir milletvekilinin “Bu Terörsüz Türkiye sürecinde bütün Kürtlerle PKK ile Abdullah Öcalan’ı eşitlemekten bir Zaza olarak rahatsız olmuyor musunuz?” sözlerini hatırlatarak, “Bunu alıp da gene her zamanki gibi bir etnik kimliğe oturtmak asıl ırkçılık budur. Sizin derdiniz Türkiye değil. Bugün bize ‘faşist’ diyordunuz. Daha dün Cumhur İttifakı’na ‘faşist’ diyordunuz. Onun için söylediğinizi hiçbir hükmü yoktur” dedi.

      Kaynak: ANKA / Güncel
      Devamını Oku

      Bitlis’te “Denetimli Serbestliğin Bilinirliği” programı düzenlendi

      0

      BEĞENDİM

      ABONE OL

      Bitlis‘te Türk Denetimli Serbestlik Sistemi’nin kuruluşunun 20. yıl dönümü dolayısıyla “Denetimli Serbestliğin Bilinirliği” programı düzenlendi.

      Bitlis Valiliğinin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, Vali Ahmet Karakaya, “Denetimli Serbestliğin Bilinirliği” programına katıldı.

      Programda konuşan Karakaya, denetimli serbestlik sisteminin, kadim devlet anlayışının temelini oluşturan “insanı yaşat ki devlet yaşasın” ilkesinin önemli bir yansıması olduğunu belirtti.

      Adaletin yalnızca suçluyu cezalandırmakla sınırlı olmadığını, bireyin yeniden topluma kazandırılmasının toplumsal düzenin sağlanması açısından büyük önem taşıdığını kaydeden Karakaya, “Denetimli serbestlik uygulamalarının yalnızca bireyi değil, aynı zamanda ailesini ve toplumu da koruyan güçlü bir sosyal adalet mekanizmasıdır. Sistem, 20 yıllık süreçte önemli başarılara imza atmıştır. Türk Denetimli Serbestlik Sistemi’nin 20. yılını kutluyorum.” ifadelerini kullandı.

      Programa, Bitlis Belediye Başkanı Nesrullah Tanğlay, Cumhuriyet Başsavcısı Emre Genç, Adalet Komisyonu Başkanı Cihat Ateş, Bitlis Eren Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necmettin Elmastaş, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Barış Soyal, İl Emniyet Müdürü Vekili İsa Coşar, Bitlis Denetimli Serbestlik Müdürü Ali Gültekin, ilgili kurum müdürleri, akademisyenler, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.

      Kaynak: AA / Şener Toktaş – Güncel
      Devamını Oku

      AFAD Başkanı Pehlivan’dan AFAD’ın 16. kuruluş yıl dönümüne ilişkin mesaj Açıklaması

      0

      BEĞENDİM

      ABONE OL

      Afet ve Acil Durum Yönetimi ( Afad ) Başkanı Ali Hamza Pehlivan, “16 yıl önce Afad‘ın ilk kurulduğunda 250 kadar olan personel sayısı bugün 9 bine kadar ulaşmış, kadrolu arama kurtarma personeli sayısı 3 bin 600’e çıkmıştır.” ifadesini kullandı.

      Pehlivan, kurumun 16. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla bir video mesajı yayımladı.

      Afad‘ın NSosyal’deki hesabından paylaşılan video mesajda Pehlivan, Afad‘ın 17 Aralık 2009’da kurulmasıyla, Türkiye’nin kriz yönetiminden risk yönetimi anlayışına geçtiğini ve çağın gerektirdiği normlara haiz bütünleşik afet yönetimi sistemini uygulamaya başladığını söyledi.

      Pehlivan, Afad‘ın, kurulduğu günden bugüne afetlere hazırlık, müdahale ve iyileştirme aşamalarını içeren çok önemli çalışmalar gerçekleştirdiğini ifade etti.

      Afad‘ın, etkin planlamaya ve uygulamaya verdiği önemin tezahürü olarak Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP), Türkiye Afet Risk Azaltma Planı (TARAP) ve Türkiye Afet Sonrası İyileştirme Planı’nı (TASİP) hazırladığını ve yürürlüğe koyduğunu anımsatan Pehlivan, Afad‘ın, Türkiye’de ve dünyada yaşanan afetlerden edinilen tecrübelerden, bilimsel ve teknolojik gelişmelerden yararlanarak kurumsal kapasitesini, kabiliyetlerini, araç-ekipman ve personel sayısı ile niteliğini her geçen gün artırdığını belirtti.

      Pehlivan, şunları kaydetti:

      “16 yıl önce Afad‘ın ilk kurulduğunda 250 kadar olan personel sayısı bugün 9 bine kadar ulaşmış, kadrolu arama-kurtarma personeli sayısı 3 bin 600’e çıkmış, bakanlıklar, kamu kurum-kuruluşları, özel sektör ve STK’lardan eğitilen, yetiştirilen, akredite edilen personel ile birlikte ülkemizdeki arama kurtarma personel sayısı 150 bine ulaşmıştır. Bu sayı içinde gönüllülük esasıyla başvuru yapan toplam 483 ekip, 16 bin 58 kişi AFAD Akreditasyon Sistemi ile sahada görev alacak yeterliliğe ulaşarak akredite edilmiştir. Ayrıca sahada profesyonel ekiplere yardımcı olan 78 bin Destek AFAD Gönüllüsü yetiştirilmiştir.”

      “Türkiye’nin yardım elini 5 kıtada 80’den fazla ülkeye ulaştırmakta”

      Başkan Pehlivan, sahip olduğu kapasite ile AFAD’ın, afetlere dirençli toplum oluşturmak hedefiyle, risk odaklı afet yönetimi anlayışıyla afet ve acil durum süreçlerini yönettiği, ilgili tüm paydaşlarıyla, bakanlıklarla, kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör ve STK’ler ile etkin koordinasyon sağladığını söyledi.

      Çalışmalarının yurt içiyle sınırlı kalmayan AFAD’ın, “İnsanımız için ülkemizde, insanlık için sınırların ötesinde” şiarıyla yurt dışında arama-kurtarma ve insani yardım çalışmaları yürüttüğünü dile getiren Pehlivan, “AFAD, ülkemizin dayanışma, sevgi, kardeşlik duygularını yansıtan şefkat ve yardım elini 5 kıtada 80’den fazla ülkeye ulaştırmaktadır.” ifadesini kullandı.

      Pehlivan, şu değerlendirmelerde bulundu:

      “Asrın felaketi 6 Şubat depremlerinde olduğu gibi, afetlerle mücadelenin her aşamasında ‘gece gündüz’ demeden canla başla fedakarca görev yapan, devletimiz adına en zor anında milletimizin yanında olan, derdiyle dertlenen, yaralarını sarmak için gayret gösteren AFAD ailemizin tüm mensuplarının 16. kuruluş yıl dönümünü içten en iyi dileklerimle kutluyorum.

      Tensipleriyle kurulan AFAD’a sağlamış oldukları üstün desteklerden dolayı başta Sayın Cumhurbaşkanımıza, Sayın İçişleri Bakanımıza, dünden bugüne teşkilatımızın her kademesinde görev yapmış ve yapmakta olan AFAD ailemizin değerli mensuplarına, afetlerle mücadelede birlikte çalıştığımız bakanlıklarımıza, kurum ve kuruluşlarımıza, STK’larımıza, gönüllülerimize ve AFAD’a güvenini, desteğini, dualarını esirgemeyen necip milletimize şükranlarımı sunuyorum. AFAD’ımızın 16. kuruluş yıl dönümü kutlu olsun.”

      Kaynak: AA / Muhammed Nuri Erdoğan – Güncel
      Devamını Oku

      Hüseyin Baş: Bu Kadar Faiz Ödeyeceğimize Vatandaşa Para Verelim

      0

      BEĞENDİM

      ABONE OL

      (ANKARA) – Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş, “Türkiye’de sadece asgari ücret değil tüm ücretler Avrupa standartlarına çekilmeli ve hükümet bu hususta fedakarlık yapmalıdır. Örneğin; bu kadar faiz ödeyeceğimize vatandaşa para verelim, bu kadar garanti ücretli yol, köprü yapacağımıza vatandaşa para verelim, uçak inmeyen havaalanı yapacağımıza vatandaşa para verelim” ifadesini kullandı.

      Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Asgari ücret 27 bin de olsa 37 bin de olsa hiç bir sorunu çözmeyecek bunu hepimiz biliyoruz. Ne işçi üzülmeli ne işveren yıpranmalı. Bunun tek çözümü devletin sorumluluk alması ve insani bir yaşam için gerekli ücreti belirleyip işverene de yük olmadan işçinin konforunun sağlanmasıdır. Türkiye’de sadece asgari ücret değil tüm ücretler Avrupa standartlarına çekilmeli ve hükümet bu hususta fedakarlık yapmalıdır. Örneğin bu kadar faiz ödeyeceğimize vatandaşa para verelim, bu kadar garanti ücretli yol, köprü yapacağımıza vatandaşa para verelim, uçak inmeyen havaalanı yapacağımıza vatandaşa para verelim” ifadesini kullandı.

      Kaynak: ANKA / Güncel
      Devamını Oku

      2026 Bütçesi TBMM Genel Kurulu’nda… Semih Yalçın: Terör Meselesini Şehitler Vermeden, Gaziler Gelmeden Çözmek İhanetle Eşdeğer Tutulabilir Mi?

      0

      BEĞENDİM

      ABONE OL

      (TBMM) – TBMM Genel Kurulu’nda konuşan MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, “Bir terör örgütünün tasfiyesini sağlamak suç olabilir mi? Sosyal barışı temin etmek kabahat olabilir mi? Siyasetin meşru zeminde ve meşru yollarda yapılmasına zemin hazırlamak ihanet olabilir mi? Terörsüz bir Türkiye kurmak suç olabilir mi? Terör meselesini şehitler vermeden, gaziler gelmeden çözmek ihanetle eşdeğer tutulabilir mi? Asıl ihanet Terörsüz Türkiye çabalarını sabote etmek, baltalamaktır” dedi.

      TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ başkanlığında toplanan TBMM Genel Kurul’nda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı’nın 2026 yılı bütçe görüşmeleri devam ediyor. Bütçeler üzerinde grubu olan siyasi partiler görüş ve önerilerini dile getiriyor. MHP Yozgat Milletvekili İbrahim Ethem Sedef, şunları söyledi:

      “Kayıt dışı istihdamla mücadelenin daha etkin devam etmesi, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin arttırılması, çalışanların ücretlerini enflasyona ezdirmeyecek güçlü sosyal politikaların sürdürülmesi, emeklilerimizin yaşam standartlarının iyileştirilmesi, mesleki yeterlilik kurumunun daha geniş alanda, daha geniş sektöre yayılması başlıkları Türkiye’nin hem sosyal hem de ekonomik geleceğinin temel taşlarındandır. Esnaf ve sanatkarlarımızın odalar ve kooperatifler aracılığıyla kullandıkları kredi limitlerinin arttırılması ve esnaflarımızın emeklilik için aranan prim gün sayısı şartının 9 bin günden 7 bin 200 güne düşürülmesi bütün esnafımızın beklentileri arasındadır.

      Dünyada rekabet artık bilgi, beceri üzerinden yürümektedir. Bugün mesleki yeterlilik kurumu tarafından verilen yeterlilik belgeleri hem işverenin hem çalışanın güvencesi haline gelmiştir. Ancak geliştirilmesi gereken yönleri de mevcuttur. Belgelendirme süreçlerinin Anadolu’nun tüm şehirlerine daha eşit yayılması, yeni nesil mesleklerin yapay zeka, siber güvenlik, savunma teknolojileri, yenilenebilir enerji gibi alanların mesleki yeterlilik sistemine hızla dahil edilmesi, mesleki eğitim ile özel sektör arasındaki bağın güçlendirilmesi sağlanmalıdır.”

      “TRT’nin milli değerlerimizden olduğu unutulmamalıdır”

      MHP Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

      “Haber kaynakları ve bunların güvenilirlik derecesi her ne kadar fazla, hatta çoğu da açık alanlardan temin edilse bile analiz ve işleme yeteneği açısından teknolojinin getirdiği yüksek kazanımlar devletler arası verilen mücadelelerde fark yaratmaktadır. Bu sebeple Milli İstihbarat Teşkilatı’nın başta kuantum teknolojisi olmak üzere ileri seviye yapay zeka ekosistemine sahip olması elzem hale gelmiştir. Teknoloji ve doğru yöntemlerle harmanlaşmış bir çalışma sistematiğinin muadil istihbarat teşkilatlarıyla karşılaştırıldığında kendi kurumlarımızı farklı ve üstün kılmasını sağlamak gerekir.

      Türk ve Türkiye yüzyılı hedeflerimiz için tüm kurumlarımız eşgüdüm halinde üstün bir gayret içerisindedir. Terörsüz Türkiye’nin hayata geçmesiyle beraber ülkemizin küresel bir güç olması istikametinde kararlılıkla ilerleyişinde İletişim Başkanlığımızın da sorumluluğu oldukça fazladır. Bu şartlarda gerek bölgesel ve uluslararası politikalarımız gerekse küresel barış ve istikrarın tesisi için sürdürdüğümüz gayretlerimizin sağlıklı mekanizmalarla doğru biçimde anlatılması önemlidir. Dünya ile beraber ülkemizde belirsizliklerle dolu bir iklimde artık her an tetikte olmalıdır. Bu çabalarda kamu yayıncısı olarak önemli bir sorumluluğu yerine getiren TRT’nin de faaliyetlerini başarılı bulduğumuzu ifade etmek isterim. TRT’nin milli değerlerimizden olduğu unutulmamalı, kurumsal niteliğinin yıpratılmaması için herkes gereken hassasiyeti göstermelidir.”

      “MHP, Terörsüz Türkiye teşebbüsü nedeniyle haksız şekilde ihanetle suçlanmaktadır”

      MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin şunları söyledi:

      “Devlet Bahçeli Terörsüz Türkiye hamlesini başlattıktan sonra Türkiye’de çok şey değişmiştir. İç ve dış siyasette tam manasıyla paradigma değişimi gerçekleşmeye devam etmektedir. MHP lideri bu sürecin gerçekleşmesi için bütün siyasi riskleri göğüsleyip bizzat gövdesini taşın altına koymuş, MHP kadroları da büyük bir bağlılıkla liderinin arkasından tereddütsüz yürümüştür. Bu beklenmedik anda gelen Terörsüz Türkiye hamlesi ufukta toplumsal barış güneşinin parlamasını sağlamış, siyasi uzlaşma alanını genişletmiştir. Bu hamle ülkede iyimserlik havasının hakim olmasını sağlamış, geleceğe dair umutları arttırmıştır. Terörün bir gün bitebileceğine inanmayan çoğu çevreler bile Terörsüz Türkiye çabalarının doğurduğu müsbet hava karşısında şaşkınlığını gizleyememiştir. Sahada gerçekleştirilen gözlemler ve halkla kurulan yakın temas sonrasında tepkilere dair teşkilatlarımıza gelen bilgiler fevkalade olumludur. Buna rağmen Türk milliyetçiliği davasının siyasetteki alemdarı MHP, Terörsüz Türkiye teşebbüsü nedeniyle haksız şekilde ihanetle suçlanmaktadır. Meyveli ağaç taşlanmaktadır. Halbuki bu çabalarımız ihanet değil ferasettir.

      Bir terör örgütünün tasfiyesini sağlamak suç olabilir mi? Sosyal barışı temin etmek kabahat olabilir mi? Siyasetin meşru zeminde ve meşru yollarda yapılmasına zemin hazırlamak ihanet olabilir mi? Terörsüz bir Türkiye kurmak suç olabilir mi? Terör meselesini şehitler vermeden, gaziler gelmeden çözmek ihanetle eşdeğer tutulabilir mi? Asıl ihanet Terörsüz Türkiye çabalarını sabote etmek, baltalamaktır. Dışarıdan gelen tehdidi savuşturmanın yolu bütün olmaktan geçmektedir. Şimdi artık ayağımız yere daha sağlam değmektedir. Artık gelecekten daha emin, yarınlardan daha umutluyuz.”

      Kaynak: ANKA / Güncel
      Devamını Oku