40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
53,9495£% 0.21
4.319,39%0,53
3.335,86%0,37
10.219,67%-0,06
02:00
21 Aralık 2025 Pazar
Akseki’de “Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası” kapsamında minik öğrencilere Akseki Kurabiyesi tanıtıldı.
Akseki İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ile İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğinde, hafta kapsamında Vehbi Güleç Anaokulunda düzenlenen etkinlikte, minik öğrencilere coğrafi işaret başvurusu yapılan Akseki Kurabiyesi’nin hazırlanışı ve pişirilmesi uygulamalı olarak gösterildi.
Program sonunda pişirilen kurabiyeler protokol ve öğrencilere ikram edildi.
Kaymakam Yusuf Ilıca, yaptığı açıklamada, Akseki’ye özgü değerlerin korunarak gelecek kuşaklara aktarılmasının önemine dikkat çekerek, coğrafi işaret sürecinde olan Akseki Kurabiyesi’nin bu tür etkinliklerle daha da görünür hale geleceğini ifade etti.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin AK Parti iktidarları döneminde sadece bölgesinin değil, dünyanın en önemli üretim güçlerinden biri haline geldiğini belirterek, “Bugün Çin’den sonra Avrupa ortasına kadar uzanan geniş kuşağın en güçlü üretim kabiliyetlerine sahip, en fazla ürün çeşitliliği olan ve en fazla ülkeye ihracat yapabilen ülkesi Türkiye’dir.” dedi.
Karaman’daki programları kapsamında Vali Mehmet Fatih Çiçekli’yi ziyaret eden Kacır, kentte yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldı.
Ardından AK Parti İl Başkanlığına geçerek İl Başkanı Murat Öztürk ve partililerle görüşen Kacır, İl Danışma Meclisi Toplantısı’na katıldı.
Kacır, Karaman’ın tarihi kimliğiyle Türkiye’nin en güzel şehirlerinden biri olduğunu söyledi.
“Bu, Türk milletinin ortak başarısıdır”
Kacır, tüm alanlarda devrim niteliğinde işler yapmanın AK Parti iktidarlarına nasip olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Türkiye, bizim iktidarlarımız döneminde sadece bölgesinin değil, dünyanın en önemli üretim güçlerinden biri haline geldi. Bugün Çin’den sonra Avrupa ortasına kadar uzanan geniş kuşağın en güçlü üretim kabiliyetlerine sahip, en fazla ürün çeşitliliği olan ve en fazla ülkeye ihracat yapabilen ülkesi Türkiye’dir. Bu, Türk milletinin ortak başarısıdır. Bugün pek çok alanda Avrupa’nın en büyük üretim gücü olduk. Ticari araç ve otobüs üretiminde Avrupa’da bir numarayız. Beyaz eşya, güneş paneli, çelik üretimi, düz cam üretiminde Avrupa’da bir numarayız. Askeri insansız hava aracı üretiminde dünyada bir numarayız. Bunlar bir çırpıda olmadı. Bugün sadece üretimde değil, araştırmada, geliştirmede, teknolojide ve inovasyonda lider bir ülke haline geldik. Bütün bunlar, AK Parti iktidarının kurduğu altyapılar ve oluşturduğu ekosistem sayesinde mümkün oldu.”
AK Parti döneminde organize sanayi bölgelerinde (OSB) büyük atılım olduğunu, fabrika sayısı ve istihdamın yükseldiğini anlatan Kacır, “Organize sanayi bölgeleri bizden önce de vardı. Türkiye’nin organize sanayi bölgelerinde 11 bin fabrika çalışıyor ve 415 bin kişi istihdam ediliyordu. Şimdi organize sanayi bölgelerinde 61 bine yakın fabrika çalışıyor ve 2 milyon 700 bin kardeşimiz istihdam ediliyor. Bizden önce araştırma geliştirme kavramı vardı ama bunu gerçeğe dönüştürüp, ülkemizi yüksek teknoloji ve katma değerli üretimle buluşturan bizim iktidarlarımız oldu.” ifadelerini kullandı.
“Yeni nesil havacılıkta dünya lideri olmayı başardık”
Bakan Kacır, Türkiye’nin dört bir yanında teknoparklar kurduklarına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Bizden önce ülkemizde 2 teknopark vardı. Şimdi 113 teknopark var. 56 teknopark şirketi vardı. Şimdi 12 binden fazla teknopark şirketi bulunuyor. 29 bin kişi araştırma geliştirme yapıyordu. Şimdi 310 binden fazla kişi Türkiye’nin araştırma geliştirme faaliyetlerine katılıyor. Türk sanayisi her alanda çıtayı yükseltiyor ve artık yüksek teknolojide dünyadaki en önde olan ülkelerden daha üstün başarılara imza atıyor. Bunun en güzel örneğini savunma sanayisinde icra etti. Kara araçları, deniz platformları, uydu uzay sistemleri, hava araçları ve her alanda Türkiye, kendi ihtiyaçlarını kendi öz evlatlarının alın teriyle hayata geçirebilen bir ülke oldu. 20. yüzyılda bir havacılık ülkesi değilken, şimdi yeni nesil havacılıkta dünya lideri olmayı başardık. Bunlar çok daha evvelden de yapılabilirdi. Bu ülkede, Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş’un gayretleri akamete uğratılmasaydı, Şakir Zümre’nin, Nuri Killigil’in projelerine güçlü şekilde sahip çıkılsaydı, devrim otomobili yolda bırakılmasaydı bugün geldiğimiz noktaya onlarca yıl önce de gelinebilirdi. Hamdolsun düştüğümüz yerden kalktık, bu projelerin çok daha ilerisinde işlere Türk milleti olarak Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde imzamızı attık.”
“Şehrimizin turizm potansiyelini yükseltmeyi önemsiyoruz”
Sanayi ve teknoloji alanındaki kalkınma hamlesine Türkiye’nin 81 ilinin daha güçlü dahil edilmesi gerektiğini belirten Kacır, bu amaç uğrunda çalışmaya devam ettiklerini dile getirdi.
Kacır, Karaman Organize Sanayi Bölgesi’nde günlük 12 bin metreküp arıtma kapasitesine sahip tesisin açılışını gerçekleştireceklerini anlatarak, sözlerini şöyle tamamladı:
“81 kentin tamamında 250’den fazla il programı yaptık. Gittiğimiz her yerde insanların çok güçlü bir inancı ve coşkusu olduğunu gördük. Önümüzdeki dönemde özellikle mutfak sanatları ve gastronomi alanında Karaman’da adımlar atmayı istiyoruz. Organize sanayi bölge altyapı çalışmalarını hızlı şekilde yürütüyoruz. Bugünkü değerlerle 550 milyon lira yatırımla tamamladığımız Organize Sanayi Bölgesi Evsel Endüstriyel Atık Su Arıtma Tesisi’nin açılışını yapmış olacağız. İki ay öncesinde 2. OSB’nin arıtma tesisinin ihalesini de gerçekleştirdik. Onu da hızla tamamlayacağız. Bütün bunlar Karaman’da yatırımı hızlandırmak, istihdamı, üretimi ve ihracatı yükseltmek için.”
Bakan Kacır, daha sonra Bölge Kalkınma İdaresi-Kalkınma Ajansı Projeleri ile Karaman OSB Atık Su Arıtma Tesisi Toplu Açılış ve İmza Töreni’ne katıldı.
CHANGSHA, 19 Aralık (Xinhua) — Çin’in orta kesimindeki Hunan eyaletinin merkezi Changsha ile Endonezya’nın başkenti Cakarta arasında 22 Aralık’tan itibaren direkt yolcu uçağı seferleri başlatılacak.
Hunan Havalimanı Yönetim Grubu perşembe günü yaptığı açıklamada gidiş-dönüş seferlerinin haftada bir kez gerçekleştirileceğini ve tek yönde yolculuğun yaklaşık beş buçuk saat süreceğini bildirdi.
Güneydoğu Asya Uluslar Birliği’nin (ASEAN) en büyük ekonomisi olan Endonezya’nın, Hunan ile yakın ekonomik, ticari ve kültürel ilişkileri bulunuyor. Yeni hattın, Hunan işletmeleri için sınır ötesi işbirliğini kolaylaştırması ve aynı zamanda Cakarta ve çevresine seyahat eden turistlere kullanışlı seyahat seçenekleri sunması bekleniyor.
Yeni hava yoluna ek olarak Changsha’daki havalimanından Endonezya’nın tatil adası Bali’ye de 2026 Bahar Bayramı sırasında direkt bir rota başlatılması planlanıyor.
(ANKARA) – CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz, 2025-2026 dönemi dünya et projeksiyonlarına ilişkin, “Eğer küresel piyasayı doğru okuyamaz, zamanında doğru kurumsal adımları atamazsak, yakın gelecekte ‘Paramız da var ama alacak et bulamıyoruz’ cümlesi bu ülkenin gerçeği haline gelir. Bu cümleyi kurmamak için bugünden, cesurca harekete geçmeliyiz” dedi.
CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz, 2025-2026 dönemine ilişkin dünya et projeksiyonlarını değerlendirdi. Dünya sığır eti piyasasına ilişkin son projeksiyonların, sadece fiyat artışı değil arz daralması riskini de ortaya koyduğunu vurgulayan Durmaz, “Bugüne kadar ‘Et niye bu kadar pahalı’ diye sorduk. Çok yakında ‘Et bulabiliyor muyuz’ sorusunu sormaya başlayacağız. Çünkü artık sadece pahalı et dönemini değil, raflarda et bulmanın zorlaştığı bir dönemi konuşuyoruz” ifadelerini kullandı.
Verilere göre, 2026 yılında küresel sığır eti üretiminin 61 milyon tondan 60 milyon tona gerilemesinin beklendiğini anımsatan Durmaz, tüketim tarafında da yaklaşık yüzde 1,12’lik bir düşüş öngörüldüğünü belirtti.
“D ünyada etin hem miktarı azalıyor hem de ticareti daralıyo r”
Durmaz, şunları kaydetti:
“Toplam sığır varlığının, 2023’teki yaklaşık 944 milyon baştan, yüzde 4,3 düşerek 903 milyon başa gerileyeceği; 2022’de 290 milyon baş olan buzağı sayısının, yüzde 4,35 azalarak 277,7 milyon başa ineceği öngörülüyor. Hem mevcut hayvan varlığı hem de geleceğin sürüsünü oluşturacak buzağı sayısı aynı anda azalıyor. Bu, kısa vadede arz daralması, orta vadede derinleşen bir et krizi demek. Yani dünyada etin hem miktarı azalıyor hem de ticareti daralıyor.”
Küresel sığır eti ihracatında 2025’e göre yüzde 1, son beş yıla göre ise yüzde 19’luk düşüş beklendiğini, ithalat talebindeki artışın ise sadece 100 bin tonla sınırlı kalacağını dile getiren Durmaz, “Parası olanın değil, malı olanın güçlü olacağı bir döneme giriyoruz” dedi.
Türkiye’nin canlı hayvan ve et ithalatında yıllardır birkaç ülkeye yaslanarak günü kurtarmaya çalıştığını hatırlatan Durmaz, bu ülkelerdeki gelişmeleri şöyle özetledi:
“Türkiye’nin yıllardır en fazla besilik hayvan temin ettiği ülkelerden biri Brezilya. 2026’da üretimin yüzde 5 düşmesi bekleniyor. Sürü büyüklüğünde de 2025’e göre yüzde 4,36, 2023’e göre yüzde 8,3 azalma var. Yani paramız olsa bile eskisi kadar hayvan bulamayacağız; bulduğumuzu da küresel fiyatların çok üzerinde almak zorunda kalacağız.
Uruguay’da son beş yılda hayvan varlığı ve üretim görece istikrarlı. Ancak hem üretim hem ihracat kapasitesi sınırlı. Türkiye gibi büyük bir talebi taşıyacak yapıda değil. Bu ülkeye bel bağlayarak piyasayı dengeleme hesabı gerçekçi değil.”
Durmaz, 2025’te görülen NWS hastalığı nedeniyle Meksika’da ihracatın sınırlanması sonucu iç piyasadaki hayvan arz kapasitesinin yüzde 5 arttığını hatırlatarak, “Kağıt üzerinde bir fırsat gibi gözüken bu tablo, ciddi bir hastalık riski de taşıyor. Canlı hayvan ithalatında çok sıkı hastalık takibi gerektiriyor. Buna karşılık, karkas et tarafında Meksika’nın 2026’da yüzde 26’ya varan ihracat artışı öngörülüyor. Bu ülkenin özellikle karkas et ticareti açısından yakından takip edilmesi gerekiyor” dedi.
Durmaz, ABD ithalatında Meksika’nın boşluğunu önemli ölçüde Arjantin’in doldurduğuna dikkat çekerek, “Arjantin önümüzdeki dönemde küresel ticaret savaşlarının tam ortasında olacak. Bu da Türkiye açısından uzun vadeli, güvenli ve öngörülebilir bir tedarik ilişkisi kurmayı zorlaştırıyor” değerlendirmesini yaptı.
“ Türk piyasasını tek bir ülkeye bağlamak, yaşadığımız kırılganlığı geleceğe taşımak demek “
Dünya et piyasasında en güçlü büyümeyi gösteren ülkenin Avustralya olduğunu vurgulayan Durmaz, “2021’e göre sürü büyüklüğü yüzde 19 artarak 27,4 milyon başa, sığır eti üretimi ise yüzde 51 artarak 2,9 milyon ton seviyesine çıkıyor. Avustralya hem canlı hayvan hem et tedariki açısından uzun vadede güvenilir adreslerden biri olarak öne çıkıyor. Ancak Türk piyasasını tek bir ülkeye bağlamak, bugün yaşadığımız kırılganlığı geleceğe taşımak demek. Üstelik tüm dünya aynı kapıya yönelince, fiyatlar daha da artacak” dedi.
Küresel tabloya rağmen Türkiye’de et sorununa hala ithalat merkezli, günü kurtaran çözümlerle yaklaşıldığını belirten Durmaz, “Küresel sürü küçülüyor, et üretimi düşüyor, ihracat daralıyor, ticaret savaşları derinleşiyor, ana tedarikçi ülkeler kapasite kaybediyor. Biz hala ‘Gerekirse ithal ederiz’ kolaycılığındayız. Bu anlayış, duvara dayanmış durumdadır. Yakında vatandaşımız sadece etin fiyatından değil, etin bulunup bulunmadığından şikayet edecek” ifadelerini kullandı.
“ Üreticiyi ayakta tutmadan ne tüketiciyi koruyabilirsiniz ne de piyasayı dengeleyebilirsini z”
Durmaz, Türkiye’nin et ve hayvancılık politikasının köklü biçimde değişmesi gerektiğini belirterek şu önerileri sıraladı:
“Ulusal Sürü Programı: Anaç hayvan varlığını artıran, küçük ve orta ölçekli üreticiyi koruyan, 5-10 yıllık perspektife sahip ulusal bir sürü programına ihtiyaç var. Bu, günlük değil, devlet politikası olmalı.
İthalata Bağımlılığı Azaltan Strateji: ‘İhtiyaç olunca ithal ederiz’ mantığı bitmiştir. Çünkü ihtiyaç duyduğumuzda, ithal edecek hayvanı bulamama riskimiz var. Karşımızda daralan bir küresel piyasa var.
Piyasayı İzleyen Bağımsız Kurumsal Yapılar: Dünyadaki et, yem, sürü ve ticaret verilerini anlık takip edecek, iç piyasaya zamanında müdahale edebilecek, siyasi iklimden bağımsız kurumsal yapıların kurulması gerekiyor.
Üreticiyi Ayakta Tutacak Destekler: Girdi maliyetleri altında ezilen üreticiyi, basın toplantılarıyla değil; planlı destek, adil fiyat ve uzun vadeli finansman modelleriyle korumamız gerekiyor. Üreticiyi ayakta tutmadan ne tüketiciyi koruyabilirsiniz ne de piyasayı dengeleyebilirsiniz.”
“ Mera potansiyelimizi gerçekten üretime kazandıraca k politikalara ihtiyaç var”
Et ve hayvancılık politikasının yalnızca ithalat ve kesimhane ölçeğinde değil, mera ve orman köyleri politikalarıyla birlikte ele alınması gerektiğini belirten Durmaz, şunları kaydetti:
“Bunun yanında mera politikasının ve ORKÖY politikasının da baştan sona gözden geçirilip uzun vadeli stratejilerle planlanması gerekiyor. Mera potansiyelimizi gerçekten üretime kazandıracak, orman köylerinin ekonomik ve sosyal gücünü artıracak, yetiştiricinin sosyal durumuna doğrudan katkı sağlayacak politikalara ihtiyaç var. Mera ıslahını, ot verimini, yayla düzenini, orman köylüsünün gelirini aynı paketin içinde düşünmezsek ne et krizini yönetebiliriz ne de köyde hayvancılığı ayakta tutabiliriz.
Eğer küresel piyasayı doğru okuyamaz, zamanında doğru kurumsal adımları atamazsak, yakın gelecekte ‘Paramız da var ama alacak et bulamıyoruz’ cümlesi bu ülkenin gerçeği haline gelir. Bu cümleyi kurmamak için bugünden, cesurca harekete geçmeliyiz.”
Muğla‘da, Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) başvurularının 31 Aralık 2025’te sona ereceği bildirildi.
İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nden ilde tarımsal faaliyetlerini sürdüren üreticilere yönelik yapılan hatırlatmada, ÇKS başvurularının 31 Aralık 2025’te sona ereceği belirtildi.
Açıklamada, tarımsal desteklemelerden yararlanabilmek ve kayıtların güncel tutulabilmesi adına, henüz başvurusunu tamamlamamış olan üreticilerin belirtilen tarihe kadar işlemlerini gerçekleştirmelerinin büyük önem taşıdığı aktarıldı.
ÇKS başvurularının, üreticilerin kayıtlı oldukları Ziraat Odaları aracılığıyla yapıldığı hatırlatılan açıklamada, herhangi bir mağduriyet yaşanmaması için son başvuru tarihinin beklenmemesi ve başvuruların zamanında tamamlanması tavsiye edildi.