40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
53,9495£% 0.21
4.319,39%0,53
3.335,86%0,37
10.219,67%-0,06
02:00
20 Aralık 2025 Cumartesi
ABD’de evinde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Massachusetts Institute of Technology (MIT) profesörü Nuno Loureiro ile Brown Üniversitesi’nde 2 kişinin hayatını kaybettiği 9 kişinin yaralandığı silahlı saldırı arasındaki bağlantının araştırıldığı öne sürüldü.
Norfolk Bölge Savcılığı Ofisinden yapılan açıklamaya göre, 47 yaşındaki fizikçi ve nükleer füzyon bilimcisi Loureiro, 15 Aralık gecesi Massachusetts’in Brookline kasabasındaki evinde silahlı saldırıya uğradı.
Loureiro’nun kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdiğini belirten yetkililer, olayla ilgili soruşturmanın sürdüğünü kaydetti.
Associated Press’e (AP) konuşan ve devam eden soruşturma nedeniyle isimlerinin açıklanmasını istemeyen kaynaklar, yetkililerin 13 Aralık’ta Brown Üniversitesi’nde düzenlenen silahlı saldırı ile MIT profesörü Nuno Loureiro’nun evinde uğradığı silahlı saldırı arasındaki bağlantıyı araştırdığını ileri sürdü.
FBI, daha önce yaptığı açıklamada, iki olay arasında bilinen bir bağlantı bulunmadığını ifade etmişti.
Saldırının İran bağlantılı olabileceği iddiası
Öte yandan, basında yer alan haberlere göre, İsrailli yetkililer, Loureiro’nun öldürülmesinin İranlı bir operatör tarafından düzenlenmiş hedefli bir saldırı olabileceğini iddia etti.
Yetkililer, İran’ın nükleer programı etrafında artan gerilimlere dikkati çekerken, ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI) konuya ilişkin resmi bir değerlendirmede bulunmadı.
Kampüste silahlı saldırı
ABD’deki Brown Üniversitesinde silahlı bir saldırgan nedeniyle 13 Aralık’ta yerel saatle akşam saatlerinde kampüste “aktif silahlı saldırgan” alarmı verilmişti.
Providence Belediye Başkanı Brett Smiley, saldırıda 2 kişinin hayatını kaybettiğini, 9 kişinin yaralandığını açıklamıştı.
Yetkililer, silahlı saldırıyla ilgili şüphelinin arandığını bildirmişti.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze Şeridi’ndeki gelişmelerin ikinci aşamasını ve buna ilişkin bölgesel ve uluslararası siyasi senaryoları ele almak üzere sınırlı katılımlı bir güvenlik toplantısı yaptığı bildirildi.
İsrail devlet televizyonu KAN’ın haberine göre, Netanyahu dün akşam Güvenlik Kabinesi’nin dar kapsamlı bir toplantısını gerçekleştirdi.
Toplantıda, Gazze’deki sürecin ikinci aşaması ile buna bağlı bölgesel ve uluslararası siyasi gelişmeler ışığında olası senaryolar değerlendirildi.
Haberde, toplantının, Netanyahu ile ABD Başkanı Donald Trump arasında 29 Aralık’ta Florida’da yapılması beklenen görüşme öncesinde gerçekleştiğine dikkat çekildi.
Söz konusu görüşmenin, Katar’la devam eden temaslar da dahil olmak üzere Gazze’deki düzenlemelerin geleceğine ilişkin taraflar arasındaki görüş ayrılıklarını giderme çabalarının bir parçası olduğu belirtildi.
İsmi açıklanmayan kaynaklara dayandırılan haberde, toplantıda ABD’nin tutumunda olası bir değişiklik ihtimalinin de ele alındığı ifade edildi.
Buna göre, Washington’ın Gazze meselesine doğrudan müdahaleden çekilmesi ya da Netanyahu hükümeti açısından kabul edilemez çözümleri desteklemesi gibi senaryoların ve bu tür bir değişikliğin bölgedeki güvenlik ve siyasi duruma etkilerinin değerlendirildiği aktarıldı.
Haberde ayrıca, üst düzey bir İsrailli yetkilinin, Trump’ın Gazze’de gerilimi azaltma politikasından vazgeçme ihtimalinin düşük olduğunu söylediği aktarıldı.
Yetkili, ABD yönetiminin Gazze Şeridi’ndeki mevcut sükünetin korunmasıyla ilgilendiğini, buna karşın İsrail güvenlik kurumlarının alternatif seçenekleri de masada tuttuğunu doğruladı.
Kaynaklar, ABD tutumunda köklü bir değişiklik yaşanması veya mevcut siyasi girişimlerin başarısız olması halinde, Gazze Şeridi’nde Hamas’ı tamamen ortadan kaldırmayı hedefleyen yeni bir askeri operasyon ihtimalinin de değerlendirildiğini kaydetti.
Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, 17 Aralık’ta yaptığı açıklamada, arabulucuların Gazze’deki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçiş planını ele almak üzere önümüzdeki cuma günü bir toplantı yapacaklarını duyurmuştu.
Toplantının yeri belirtilmezken, tüm arabulucuların Amerikan tarafıyla koordinasyon içinde hazırlıklarını sürdürdüğü ifade edilmişti.
ABD Başkanı Donald Trump da 4 Aralık’ta, İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasının yakında başlayacağını açıklamış, ancak net bir tarih vermemişti.
Trump, 29 Eylül’de Gazze’de barışın sağlanması ve savaşın sona erdirilmesi amacıyla 20 maddelik bir plan açıklamıştı.
Bu plan, İsrailli esirlerin serbest bırakılması, ateşkes, Hamas’ın silahsızlandırılması, İsrail’in Gazze Şeridi’nden çekilmesi, teknokrat bir hükümetin kurulması ve uluslararası bir istikrar gücünün konuşlandırılmasını öngörüyordu.
Ateşkes anlaşmasının ilk aşaması 10 Ekim’de yürürlüğe girmiş, ancak İsrail, bazı maddeleri ihlal etmiş ve Gazze’de bir askerinin hala esir tutulduğunu öne sürerek ikinci aşamaya geçişi geciktirmişti.
Anlaşma, 8 Ekim 2023’ten itibaren İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik iki yıl süren saldırılarını sona erdirmeyi hedefliyordu.
Söz konusu saldırılarda 70 binden fazla Filistinli hayatını kaybetmiş, 171 binden fazla kişi yaralanmıştı.
Buna rağmen İsrail ihlalleri ve Gazze’ye yönelik ağır ablukası sürmeye devam ediyor.

HATAY’ın Dörtyol ilçesinde bisiklet sürerken kamyonun çarptığı Turgay Ata Demir (6), hayatını kaybetti.
Kaza, akşam saatlerinde Dörtyol ilçesine bağlı Kuzuculu Mahallesi’nde meydana geldi. Sürücüsü ve plakası öğrenilemeyen kamyon, iddiaya göre yol kenarında bisiklete binen Turgay Ata Demir’e çarptı. Kazada ağır yaralanan Demir, ihbar üzerine bölgeye sevk edilen ambulansla hastaneye kaldırıldı. Demir, doktorların müdahalesine rağmen kurtarılamadı.
Kamyon sürücüsünü gözaltına alan polis, kazayla ilgili soruşturmaya devam ediyor.
BİRLEŞMİŞ Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’in, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) iki yargıcına yönelik son ABD yaptırımlarına ilişkin “ciddi endişe” duyduğu bildirildi.
BM Genel Sekreter Sözcü Yardımcısı Farhan Haq, günlük basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Genel Sekreter, yürütme emri kapsamında yaptırım uygulanacak UCM’nin iki ek yargıcının yanı sıra diğer UCM ve BM yetkililerine yönelik devam eden yaptırımlar konusunda da ciddi endişe duyduğunu ifade ediyor.” dedi.
BM ile UCM’nin ayrı ve farklı yetkilere sahip kurumlar olduğuna dikkati çeken Haq, bu iki yapının uluslararası ceza sisteminin temel sütunları arasında yer aldığını ve Genel Sekreter Guterres’in UCM’nin çalışmalarına saygı duyduğunu vurguladı.
Haq ayrıca, Genel Sekreterin yargı bağımsızlığının temel bir ilke olduğunun altını çizdiğini belirterek, BM’nin UCM ile 2004 yılında onaylanan işbirliği kararını sürdürdüğünü ifade etti.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Gürcistanlı Gocha Lordkipanidze ve Moğolistan’dan Erdenebalsuren Damdin adlı UCM yargıçlarına yaptırım uygulandığını duyurarak, bu iki yargıcı “İsrail’in gayrimeşru şekilde hedef alınmasına doğrudan dahil olmakla” suçlamıştı.
ABD daha önce, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında Gazze Şeridi’ndeki savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle tutuklama emri çıkarılmasına izin veren UCM yetkililerine yaptırım uygulamıştı.
Suriye‘nin Halep ilinde yeniden imar çalışmaları için düzenlenen bağış kampanyası kapsamında 150 milyon dolar toplandı.
Halep Valiliği himayesinde, şehrin yeniden imarı, kalkınması ve altyapı çalışmalarına katkı sağlamak amacıyla kampanya düzenlendi.
Bağış kampanyası 3 gün sürecek.
Suriye‘de iç savaş boyunca en fazla yıkım ve hasarın oluştuğu kentlerden biri olan Halep, yıllarca süren çatışmalarda altyapı, konut ve kamu hizmetleri açısından büyük zarar gördü. Kent, kapsamlı bir yeniden imar ve kalkınmaya ihtiyaç duyuyor.
Daha önce de Suriye’nin farklı illerinde benzer bağış kampanyaları düzenlenmiş, imar ve kalkınma çalışmaları için Hama’da 210, Deyrizor’da 30, Dera’da 40, Humus’ta 24 ve İdlib’de 208 milyon dolar bağış toplanmıştı.