40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
53,9495£% 0.21
4.319,39%0,53
3.335,86%0,37
10.219,67%-0,06
02:00
22 Aralık 2025 Pazartesi

Dijital dünya, kendini ifade etme, öğrenme ve kişisel gelişim için sayısız fırsat sunarken anlaşmazlıkların sıklıkla kontrolden çıkabildiği, sindirme, taciz ve intikamın da her an yaşanabileceği bir yer. Gençler arasında doxxing olarak adlandırılan çevrimiçi ifşalar da buna dahil. Siber güvenlik şirketi ESET gençler arasındaki doxxing olarak adlandırılan çevrimiçi ifşaların yol açabileceği tehlikleri araştırdı.
Doxxing (doxing), kötü niyetli bir üçüncü tarafın kasıtlı olarak başka birinin kişisel bilgilerini çevrimiçi olarak ifşa etmesi durumudur. Bu bilgiler, kişinin adı ve e-posta, ev adresi, iş bilgileri, finansal ve sağlık kayıtları hatta aile üyeleriyle ilgili bilgiler olabilir. Genellikle kurbana karşı bir tür intikam olarak bu eylemlere girişiliyor. Doxxingi yapan eski bir arkadaş veya kurban tarafından fiziksel veya dijital dünyada haksızlığa uğradığını düşünen biri olabilir. Doxxer’lar kurbanlarını sadece zorbalık yapmak veya susturmak için de ifşa edebilirler. Bazı durumlarda, doxxer’ların amacı kurbanlarından veya başkalarından para sızdırmak olabilir.
Doxxing nasıl çalışıyor?
Motivasyonları ne olursa olsun, doxxing saldırıları genellikle hedefle ilgili keşifle başlar. Doxxer önce dünyayla paylaşmak istediği bilgileri bulmalıdır. Bunu, kurbanın sosyal medya hesabını araştırarak sık sık ziyaret ettiği yerleri, iş yeri, okul bilgilerini veya diğer kişisel bilgileri bulabilir. Bu bilgilerin bazıları, özellikle iki taraf birbirini çevrimiçi olarak takip ediyorsa kolayca bulunabilir. Saldırgan açık profillerden veya güvenlik önlemleri zayıf hesaplardan yararlanarak bu bilgilere erişebilir. Daha sofistike doxxer’lar, kurban hakkında daha fazla bilgi toplamak için birden fazla sitede kurbanın çevrimiçi takma adlarını veya kullanıcı adlarını da arayabilirler. Evlilik cüzdanları ve mahkeme kayıtları gibi bilgileri depolayan kamu kayıtlarından yararlanabilirler.
Riskler nelerdir?
Saldırganın motivasyonuna ve yayımladığı bilgilere bağlı olarak, doxxing küçük bir rahatsızlıktan psikolojik ve duygusal olarak büyük zarar veren bir olaya kadar değişebilir. Bu durum özellikle çocuklar için geçerlidir çünkü onlar bu tür olaylara karşı daha savunmasız olabilirler. Gençler, özellikle de ergenler, duygusal dayanıklılıkları daha azdır ve utanç ve mahcubiyet duygularına karşı özellikle hassastır. Ayrıca çoğu hayatlarının büyük bir bölümünü çevrimiçi ortamda sosyalleşerek geçirir ve bu ortamda akranları tarafından kabul görmek her şeydir. Bu durum, doxxing’in özgüvene, izolasyona ve kaygıya olan zararlı etkisini artırabilir. Etkisi sadece psikolojik ve duygusal değildir. Bazı doxxer’lar, kurbanlarını fiziksel olarak sindirmek için çevrimiçi çabalarını kullanır ve başka yerlerde kurbanlarının bilgilerini kullanarak ve paylaşarak daha fazla zorbanın “üstüne yükleneceği” yönünde örtülü tehditlerde bulunur.
Doxxing tehdidini en aza indirmek mümkün
Çocuklarınızın doxxing’e maruz kalma riskini azaltmanın en iyi yolu, çevrimiçi ortamda paylaştıkları kişisel bilgilerin miktarını en aza indirmektir. Bu, oturup sosyal medyadaki gizlilik ayarlarını güncellemek, coğrafi konum özelliğini kapatmak ve istenmeyen takipçileri düzenli olarak silmek anlamına gelir.
Çocuklarınızı, gerçek hayatta tanıdıkları kişileri çevrimiçi arkadaş olarak kabul etmeleri için teşvik etmelisiniz. Tüm hesaplar, kimlik avı/bilgi hırsızlığı riskini azaltmak için güçlü, benzersiz parololar ve çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA) ile korunmalıdır. İnternette araştırma yaparak, çevrimiçi isimlerini arayarak da yardımcı olabilirsiniz. Sonuçlar hoşunuza gitmezse söz konusu platformlara veya web sitelerine kaldırılmaları için talepte bulunmayı düşünebilirsiniz. Çocuklarınız hakkında paylaştıklarınıza çok dikkat edin. Asla kişisel bilgilerini veya okullarını ve bulundukları yeri tespit edebilecek fotoğrafları paylaşmayın. Doxxing hakkında daha genel bir sohbet yapmayı ve kişisel bilgileri paylaşmanın ve çevrimiçi tartışmalara girmenin tehlikelerini de düşünün. İletişim çok önemlidir. Çocuğunuz her zaman destek gördüğünü ve dinlendiğini hissetmelidir. Ve size bir soru veya endişeyle geldiğinde sinirlenmek yerine onu dinleyeceğinizi ve çözüm arayacağınızı bilmelidir.
Doxxing kurbanı olduysanız ne yapmalısınız?
En kötüsü olursa sakin olun, doxxer ile iletişime geçmeyin ve aşağıdakileri yapın:
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından gençleri desteklemek için yürütülen çalışmalara her geçen gün yenileri ekleniyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın genç dostu kent vizyonuyla sosyal yaşamdan eğitime, barınmadan kariyer planlamasına kadar gençler her alanda destekleniyor.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın göreve gelmesinin ardından kentte gençlere yönelik yürütülen çalışmalar artırıldı. İzmir’de ortaya konulan vizyon ile gençlerin kariyerlerini inşa ettiği, barınma sorununa çözüm bulduğu ve geleceğe güvenle baktığı bir ekosistem yaratıldı. Genç İzmir öncülüğünde NEET (Ne Eğitimde Ne İstihdamda) hareketi ile gençlere istihdam kapısı aralandı. NEET gençler için toplumsal dönüşüm sağlarken “İzmir Seninle Projesi” yılın en önemli çalışması oldu. Bilim Virüsü iş birliğiyle yürütülen projede, 22-28 yaş arası üniversite mezunu ancak iş yaşamına katılamamış 200 genç yoğun bir maratona girdi. “Kariyerin Startupı”, “Dijital Okuryazarlık” ve “Duygusal Dayanıklılık” gibi 21’inci yüzyıl yetkinlikleriyle donatılan gençler; yapay zekâ destekli mülakat simülasyonları ve mentörlük programlarıyla iş dünyasına hazırlandı.
İzmir’e gelen öğrenciler güvende
İzmir Büyükşehir Belediyesi ekonomik krizin en çok etkilediği üniversite öğrencileri için güvenli bir liman oldu. “İzmir Gençlere Kucak Açıyor” projesi kapsamında üniversite öğrencisi kız öğrencilerin barındığı Örnekköy Sosyal Tesisleri’nde barınma ücretlerine bu yıl da zam yapılmadı. Aylık sadece 2 bin TL gibi sembolik bir ücretle, kahvaltı ve akşam yemeği dâhil olmak üzere, güvenli, konforlu ve sıcak bir yuva imkânı sunuldu.
Sanattan teknolojiye sınırsız gelişim, barınma ve istihdam gibi temel ihtiyaçların yanı sıra, gençlerin kişisel gelişimi için Genç İzmir merkezleri yıl boyunca adeta bir akademi gibi çalıştı. Üniversiteye giriş sınavlarına hazırlanan gençler için hayati öneme sahip olan TYT Matematik Kursu açıldı. Konservatuvar Hazırlık Kursları ile geleceğin sanatçıları yetiştirildi. Teknolojiyi de unutmayan merkezlerde temel arduino eğitimleri verilirken; İngilizce kursu, Japonca kursu ve konuşma kulüpleri ile gençlerin dünyaya açılması sağlandı.
Karar alma süreçlerine katılıyorlar
Gençlerin karar alma süreçlerine katılımı sağlandı. Gençlik politikalarının bizzat gençlerin katılımıyla belirlenmesi amacıyla GoFor (Gençlik Örgütleri Forumu) iş birliğiyle Yerel Gençlik Politikası Programı süreci başlatıldı. Gençlerin haklarını öğrenmeleri ve tartışmaları için özel olarak Foça’da “Gençlik Hakları” temalı gençlik kampı düzenlendi. Gençler, kamp süresince eğlenmenin yanı sıra gençlik forumunda fikir alışverişinde bulundu, söyleşilerle ilham aldı ve atölyelerde yaratıcılıklarını ortaya koydu.
Yol haritasını gençler çizdi
“Gençler İzmir’i Geziyor” ve “Genç Adım ile Kent Turları” etkinlikleri kapsamında gençler; şehrin tarihi dokusunu, müzelerini ve kültürel merkezlerini rehberler eşliğinde keşfetti. Sosyal sorumluluk bilinciyle hareket eden gençler, “Mahallede Dayanışma Var” projesiyle dezavantajlı bölgelerdeki çocuklara ağabeylik ve ablalık yaptı. “Nesiller Arası Proje Yazma Eğitimi” ile kuşaklar arası köprüler kurulurken, “Gençlik Eylem Planı Çalıştayı” ile İzmir’in gençlik politikalarının yol haritası bizzat gençler tarafından çizildi.
Genç İzmir’in projelerinde gönüllü olarak yer almak, atölye, kurs ve etkinliklere başvuru yapmak için https://www.gencizmir.com/internet sitesi ziyaret edilebiliyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin gençler için yaptığı tüm çalışmalar “@izbbgencizmir” kullanıcı adlı İnstagram hesabında yer alıyor.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İzmir Büyükşehir Belediyesi, yılın en uzun gecesi 21 Aralık’ta 6,5 kilometrelik koşu düzenledi. En Uzun Gece Koşusu’na katılan İzmirliler, vücutlarına sardıkları ışıklarla renkli görüntüler oluşturdu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, Kuzey Yarımküre’de yılın en uzun gecesi ve kış gündönümü olarak kabul edilen 21 Aralık’ta, “Işığını Al Gel” sloganıyla En Uzun Gece Koşusu düzenledi. 6 bin 500 metrelik koşuya 2 bin koşucu, 500 bisikletli katıldı. Katılımcılar geceyi aydınlatan koşu öncesinde Saat Kulesi önünde ısındı, start ise 21.12’de Konak Vapur İskelesi önünden verildi. İzmirliler, vücutlarına sardıkları ışıklar, ışıklı şapkalar ve kostümlerle geceyi aydınlattı. Mustafa Kemal Sahil Bulvarı paralelindeki bisiklet ve yürüyüş yolu üzerinden yapılan etkinlik, İnciraltı Kent Ormanı Engelliler Parkı’nda sona erdi.
Koşunun bitiminde ise katılımcılara anı madalyası verildi. Koşucular, İnciraltı Kent Ormanı Engelliler Parkı’nda düzenlenen etkinliklerle eğlendi.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Gölcük ilçesinde altyapısı tamamlanan üç mahallede kapsamlı üstyapı yenileme çalışması yürütüyor. İSU’nun Çiftlik, İhsaniye ve Denizevler mahallelerinde içme suyu, kanalizasyon ve yağmur suyu hatlarını yenilemesinin ardından bölgede asfalt çalışmasına başlandı.
YOLLAR ETAPLAR HALİNDE YENİLENİYOR
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Yol ve Bakım Dairesi Başkanlığı’na bağlı ekipler, toplam 150 cadde ve sokakta 40 kilometrelik hat üzerinde üstyapı bakım, onarım ve yapım işi planladı. Altyapı kazıları nedeniyle bozulan yollar, etaplar halinde yeniden düzenleniyor. Ekipler hem asfalt serimi yapıyor hem de ihtiyaç olan noktalarda bakım onarım ve tamirat çalışmaları gerçekleştiriyor. Bazı noktalarda çalışmalar tamamlandı. Özler, Bilgin, Turan Güneş ve Ayanoğlu caddeleri ile 4077-4078-4089-4094-4115 ve 4120. sokaklarda asfalt yenilendi, ardından yol çizgileri çekildi. Bu bölgelerde ulaşım daha güvenli ve konforlu hale getirildi.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Geçmişte yaşanan travmalar, tehdit geçtikten çok uzun süre sonra bile “tehlike halen varmış gibi” fizyolojik tepkilerin ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Ortada belirgin bir tehdit yokken kalbin hızlanması, nefes darlığı ve avuç içlerinin terlemesi, omuz-gövde gerginliği, mide-bağırsak hassasiyetleri ya da hızlı irkilme tepkileri gibi bulgular, psikolojide “travma sonrası fizyolojik yeniden etkinleşme” olarak tanımlanıyor. Fiziksel bir hastalık tanısı olmasa da bedende sürekli bir hazırlıklı olma hali söz konusu olabiliyor. Oysa bunların hiçbiri “kişisel zayıflık” değil; otonom sinir sisteminin tehdit kalıbını kapatamamasının bir sonucu.
Bedenimizin de Hafızası Var
Beynimizin tehdit algılama merkezi olarak bilinen “amigdala” alarm verdiğinde; sempatik sinir sisteminin devreye girmesiyle, adrenalin ve kortizolun artması, kaslardaki gerginliğin yükselmesi ve dolaşım hızının değişmesi gibi bazı bedensel etkiler görülebiliyor. Bu da bize şunu söylüyor: Travmanın izleri yalnızca düşüncelerde değil, sinir sistemi devrelerinde ve bedensel duyumlarda saklanıyor. Literatürde bu durum “Somatik Depolama” veya “Bedensel Hafıza” olarak bilinmekte.
Sakinleşmek ve Güvende Hissetmek Her Zaman Mümkün mü?
Bedenimizin “sakinleşme ve güvenlik” durumuna geçmesinden sorumlu olan vagus sinirinin, travma sonrasında bu görevinde bir aksama olması (vagal tonusun düşmesi) sık görülen bir durum. Bu süreçte bedenin sakinleşme kapasitesi azalırken, tetiklenme kolaylaşır, dinlenme hali sürdürülemez ve duygu düzenleme mekanizmaları zorlanabilir. Dolayısıyla travma sonrası iyileşme sadece bilişsel bir süreç değil; aynı zamanda bedenin yeniden güvenli bir ritme dönmesini de içeren kapsamlı bir süreç. Peki bu her zaman mümkün mü? Travma sonrası terapilerle bedene yeni bir ritim kazandırmak, yeni bir hikaye yazmak mümkün mü?
Hem Zihnimiz Hem de Bedenimiz Yeniden Öğreniyor
İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Uzm. Kln. Psikolog M. Yasin Çakıroğlu, travma sonrası terapi ihtiyacının önemine değinirken: “Zihin unutsa da beden unutmaz. Ancak beden de zamanla yeni, güvenli bir hikayeyi öğrenebilir. Dolayısıyla terapi sürecinde beden odaklı çalışmaların pek çok olumlu nörobiyolojik etkileri olduğunu görmek mümkün” diyor. Buna göre, derin nefes egzersizleri; diyafram ile vagus sinirini uyarırken, ritmik hareket sinir sistemine düzen sinyali gönderiyor ve bedensel farkındalığımız tehdit algısını azaltıyor. Ayrıca güvenli ilişki deneyimleri, beynimizin mantıksal karar verme mekanizması (Prefrontal Korteks) ile tehdit algılama merkezi arasındaki (Amigdala) bağlantıyı güçlendiriyor. Uzm. Kln. Psikolog Çakıroğlu, böylece anlamlı değişimlerle bedenimizin alarm sistemini yeniden düzenlemeyi öğrenebildiğimize dikkat çekiyor. Elbette bu, travmanın etkilerinin tümüyle yok olduğu anlamına gelmiyor ancak bedenin artık tehdit yerine güveni referans almaya başladığını gösteriyor.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı