DOLAR

40,2607$% 0.13

EURO

46,7252% 0.08

STERLİN

53,9495£% 0.21

GRAM ALTIN

4.319,39%0,53

ONS

3.335,86%0,37

BİST100

10.219,67%-0,06

İmsak Vakti a 02:00
Kayseri PARÇALI AZ BULUTLU 30°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

19 Aralık 2025 Cuma

    DİĞER YAZARLARIMIZ

      Tayfun Kahraman’ın Eşi Meriç Demir Kahraman: “Eşimin İhlal Edilen Adil Yargılanma ve Sağlıklı Yaşam Hakkının Teslim Edilmesini İstiyoruz”

      0

      BEĞENDİM

      ABONE OL

      (ANKARA) – Gezi Parkı hükümlüsü Tayfun Kahraman’ın eşi Meriç Demir Kahraman, Anayasa Mahkemesi‘nin (AYM) ara kararına ilişkin, “Biz bir iltimas değil, sadece tüm vatandaşlar olarak uymakla yükümlü olduğumuz yasaların uygulanmasını istiyoruz. Resmi Gazete’de yayınlanmış olan Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmasını istiyoruz. Eşim Tayfun Kahraman’ın ihlal edilen adil yargılanma hakkının ve sağlıklı yaşam hakkının teslim edilmesini istiyoruz” dedi.

      Meriç Demir Kahraman, AYM’nin ara kararına ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Kahraman, şu ifadeleri kullandı:

      “Bugün kamuoyuna yansıdığı üzere Anayasa Mahkemesi, ikinci başvurumuzun tedbir talebini değerlendirerek bir ‘ara karar’ aldı. İkinci başvurumuza dair Anayasa Mahkemesi’nin ‘esas kararını’ ivedilikle beklemeye devam ediyoruz. AYM’nin bugünkü ara kararında ‘sağlık koşulları yönünden tedbir taleplerimizi kabul etmiştir.’ Tayfun’un tahliyesi ise ‘sağlık koşulları nedeniyle değil AYM tarafından adil yargılama hakkı birden çok hususta ihlal edildiği kararının doğal sonucu olarak’ gereklidir.

      Maalesef, Tayfun geçtiğimiz hafta sol bacağında başlayan uyuşma ve güç kaybı nedeniyle Marmara Kapalı Cezaevi’nden bugün Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne sevk edilmiştir. Durumunun netleşmesi ise ancak haftaya planlanabilen detaylı tetkikler ve MR çekimi sonrası mümkün olacak. Anayasa Mahkemesi’nin yeniden yargılama kararının uygulanmamasının çok acı ve çok gerçek sonuçlarını yaşıyoruz. Bu mesele, hukuki ya da siyasi olmanın çok ötesinde, insani olarak da kabul edilemez hale gelmiştir.

      Biz bir iltimas değil, sadece tüm vatandaşlar olarak uymakla yükümlü olduğumuz yasaların uygulanmasını istiyoruz. Resmi Gazete’de yayınlanmış olan Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmasını istiyoruz. Eşim Tayfun Kahraman’ın ihlal edilen adil yargılanma hakkının ve sağlıklı yaşam hakkının teslim edilmesini istiyoruz.”

      Kaynak: ANKA / Güncel
      Devamını Oku

      İletişim Başkanı Duran’dan Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin 752. Vuslat Yıl Dönümü paylaşımı Açıklaması

      0

      BEĞENDİM

      ABONE OL

      Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran, Mevlana Celaleddin-i Rumi’yi vuslatının 752. yılında rahmet ve hürmetle andı.

      Duran, NSosyal hesabından, Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin 752. Vuslat Yıl Dönümü’ne ilişkin yaptığı paylaşımda şunları kaydetti:

      “Büyük mutasavvıf, mütefekkir ve İslam alimi Hazreti Mevlana, sevgiyi sınırların, kimliklerin ve zamanın ötesine taşıyan bir gönül mimarıydı. Ölümü bir ayrılık olarak değil bir vuslat olarak gören Mevlana Hazretleri, bu yolculuğu Şeb-i Arus olarak adlandırmış, fani olandan ebedi olana kavuşmayı bir düğün gecesi sevinciyle karşılamıştır. İnsanı merkeze alan irfanıyla asırlardır yürekleri birleştirmeye devam eden Hazreti Mevlana, hakikati aşkla ve sevgiyle arayanlara bugün de yol göstermektedir. Vuslatının 752. yılında, Hazreti Mevlana’yı rahmetle ve hürmetle yad ediyorum.”

      Kaynak: AA / Alper Şaşmaz – Güncel
      Devamını Oku

      Pakistan, Avustralya’daki saldırının faillerinin Pakistanlı olduğu iddialarını reddetti

      0

      BEĞENDİM

      ABONE OL

      Pakistan, Avustralya‘da 15 kişinin öldürüldüğü silahlı saldırıyı düzenleyen saldırganlardan birinin Pakistanlı olduğuna yönelik iddiaların İsrail ve Hindistan gibi “düşman ülkeler” tarafından ortaya atıldığını ve asılsız olduğunu savundu.

      Dawn gazetesinin haberine göre, Pakistan Enformasyon Bakanı Attaullah Tarar, başkent İslamabad’daki basın toplantısında, Avustralya‘da 14 Aralık’ta düzenlenen silahlı saldırıya ilişkin konuştu.

      Tarar, saldırının duyulmasının hemen ardından bazı küresel medya kuruluşlarında saldırganlardan birinin Pakistanlı olduğuna yönelik haberlerin yayıldığına dikkati çekti.

      Bu iddiayı doğrulamak için herhangi bir kanıtın bulunmadığını söyleyen Tarar, Pakistan’a yönelik bu söylentilerin “düşman ülkeler” tarafından ortaya atıldığını dile getirdi.

      Tarar, “Bu kampanya, İsrail ve Hindistan’da hızla yayıldı ve sosyal medya platformları ile dijital medya ortamlarında paylaşıldı. Bu durum çok ama çok üzücü.” dedi.

      Hindistan polisinin, saldırganın Hint vatandaşı olduğuna yönelik açıklamasını hatırlatan Tarar, Pakistan’ın, terörün her türlüsüne karşı durduğunu belirterek saldırıyı kınadı.

      Hindistan’da polis dün yaptığı açıklamada, saldırı sırasında öldürülen saldırgan 50 yaşındaki Sajid Akram’ın, Telangana eyaletinin Haydarabad kentinde doğduğunu ve Hint pasaportuna sahip olduğunu belirtmişti.

      Avustralya‘daki silahlı saldırı

      Avustralya‘nın New South Wales eyaletine bağlı Sydney kentindeki Bondi Plajı’nda 14 Aralık’ta silahlı saldırı düzenlenmişti.

      Polis, 15 kişinin hayatını kaybettiği ve 42 kişinin yaralandığı silahlı saldırıda, saldırganların baba oğul olduğunu açıklamıştı.

      Şüphelilerden birinin öldüğü, yaralı diğer şüphelinin gözaltına alındığı aktarılmıştı.

      Başbakan Anthony Albanese, saldırının Yahudi Avustralyalılara yönelik olduğunu belirtmişti.

      Ülkedeki Müslüman toplumun temsilcileri saldırıyı kınayarak saldırıdan etkilenenler ve yakınlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etmişti.

      Silahlı saldırıya cesurca müdahale ederek şüphelilerden birinin elinden silahını alan Ahmed el-Ahmed, Avustralya basınında gündem olmuştu.

      Ahmed, saldırı sırasında bir kolu ve bir elinden yaralanmış, hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınmıştı.

      İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da saldırıdan birkaç saat sonra yaptığı açıklamada, olay anına ait bir kahramanlık videosu izlediğini söylemişti.

      Avustralya polisi, silahlı saldırının, terör örgütü DEAŞ’tan “etkilenerek düzenlendiğini” belirtmişti.

      Kaynak: AA / Emirhan Demir – Güncel
      Devamını Oku

      CTE, “Öcalan’ın İmralı’da yapılan villası bitmek üzere” iddiasını yalanladı

      0

      BEĞENDİM

      ABONE OL

      Ceza ve Tevkifevleri (CTE) Genel Müdürlüğü, bir gazetede yer alan ” İmralı‘daki konut bitmek üzere” ve “Öcalan’ın İmralı‘da yapılan villası bitmek üzere” iddialarının gerçek dışı olduğunu bildirdi.

      Genel Müdürlüğün NSosyal hesabından yapılan açıklamada, şu ifadeler yer aldı:

      “Sözcü gazetesinin bugünkü birinci sayfasında ve gazetenin sosyal medya hesaplarında yer alan, ‘ İmralı‘daki konut bitmek üzere’ ve ‘Öcalan’ın İmralı‘da yapılan villası bitmek üzere’ şeklindeki iddialar gerçek dışıdır. İmralı Ceza İnfaz Kurumunda villa ya da özel konut inşası veya tahsisi söz konusu değildir. Kamuoyunu yanıltmaya yönelik asılsız iddialara ilişkin hukuki süreç başlatılmıştır.”

      Kaynak: AA / Abdullah Sarica – Güncel
      Devamını Oku

      Üniversitelerin Etkinliğinde Teknede Cinsel Saldırı Davası Yargıtay’a Taşındı

      0

      BEĞENDİM

      ABONE OL

      Haber : Berfin BAYIR

      (ANKARA) – Üniversitelerin yelken topluluklarının 8 Eylül 2024’te Muğla’da düzenlediği ortak etkinlik sırasında yaşandığı iddia edilen cinsel saldırı davasında, sanık Y.E.Ö hakkındaki beraat kararı istinaftan da geçti, üniversite öğrencisi D.K’nın avukatları, adli tıp raporuna rağmen verilen beraat kararını Yargıtay’a taşıdı.

      Muğla’nın Marmaris ilçesi Selimiye Mahallesi’nde, 3 üniversitenin yelken topluluklarının bir teknede 8 Eylül 2024’te düzenlediği etkinliğe okulu Hacettepe Üniversitesi adına katılan D.K, ODTÜ’de okuyan Y.E.Ö’nün cinsel saldırısına uğradığını belirterek, 9 Eylül’de şikayetçi oldu.

      Turdaki teknelerden birinde kaldığı kamarada tecavüze uğradığını belirten D.K’nın şikayetçi üzerine olayla ilgili tutulan Cinsel Saldırı Muayene Raporu ile 11 Eylül 2024 tarihli Adli Tıp raporunda, “D.K’da tespit edilen lezyonların cinsel saldırı öyküsüyle uyumlu olduğu ve diz bölgesinde künt travmaya bağlı morarma tespit edildiği” bilgisi yer aldı.

      Şikayet üzerine şüpheli “nitelikli cinsel saldırı” suçundan tutuklandı. İddianamede de yeterli suç ve delilin elde edildiği belirtilerek, şüphelinin cezalandırılması talep edildi.

      İlk duruşmada tahliye edildi

      Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan sanık ilk duruşmada tahliye edildi. İkinci duruşmada ise dosyaya henüz girmemiş DNA inceleme raporu beklenmeden beraat kararı verildi. Mahkemenin gerekçeli kararında, “… olayın, her türlü şüpheden uzak, tarafsız, kesin ve rıza

      dışı gerçekleştiğine dair inandırıcı delil bulunmadığı…” belirtildi.

      Beraat kararı sonrasında D.K.’nin avukatı, Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan alınan bilimsel mütalaayı dosyaya ekleyerek istinaf başvurusu yaptı. Raporda; “D.K.’nin saldırı sonrası Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) yaşadığı, yaşadığı psikolojik etkilenimin ve gelişen TSSB’nin cinsel saldırı olayına bağlı meydana geldiği kanaati oluştuğu, cinsel saldırılar sonrası gelişen Travma Sonrası Stres Bozukluğunun travmanın çok önemli bir ruhsal belirtisi olduğu ve mahkemeler nezdinde ve yargı süreçlerinde adli tıbbi değerlendirmelerde cinsel saldırının gerçekleştiğine yönelik bulunan fiziksel bulgular kadar önemli ve değerli bir kanıt olduğu” kaydedildi.

      İstinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesi tarafından reddedildi

      İstinaf başvurusunu görüşen Denizli Bölge Adliye Mahkemesi, yerel mahkemenin beraat kararını yerinde buldu ve başvuruyu reddetti. İstinaf kararında, Muğla’daki mahkemenin tüm delilleri değerlendirdiği belirtildi. Öte yandan dosya istinafta daha görülmemişken, Y.E.Ö’nün olay sonrası uzaklaştırıldığı ODTÜ Yelken Topluluğu’na tekrar girme girişiminde bulunduğunu, “Beraat aldım ve mahkeme sürecim bitti. Ben hukuken aklandım” diyerek, konuyu ODTÜ Rektörlüğüne götürdü. Danışman hocaların bu durumu destekleyen tavrının olduğu ama öğrencilerin itirazları sonrası topluluğa geri girmediği kaydedildi.

      “Yargıtay’ın kararı bozması bana umut olur”

      ANKA Haber Ajansı’na konuşan D.K, yerel mahkeme tarafından verilen beraat kararını bozdurmak için mücadele ettiğini, hala travmalarıyla yaşadığını dile getirerek, şunları söyledi:

      “Mahkeme beraat kararını ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesine dayandırmış. Ancak bunu yaparken suçu ortaya çıkaran şüphelerin hiçbirini göz önüne almadılar. Sanığın telefonunda tespit edilen ‘DNA bulaşır mı?’ şeklindeki Google araması, saldırı gecesi sanığın tanıklardan birine bulunduğu ikrarı hiç göz önüne alınmadı. Dosyada 13 tanık dinlendi toplam, 7 tanığın ismine yer bile verilmemiş gerekçeli kararda. Neden yer verilmediği de izah edilmemiş. Ne hikmetse bu 7 tanık, ifadelerimi destekler bayanlarda bulunuyor. Tanıkların hepsine ve diğer somut delillere yer vermeden şüpheden sanık yararlanır denip geçilmesi vicdanımı kanatıyor.

      Hakkımı alabilmek istiyorum. Unutabileceğim, zamanla ‘aman Allah kahretsin’ deyip bırakabileceğim, hazmedebileceğim bir şey değil. Ben yaşadıklarımı hala bu kadar kabuslarımda, rüyalarımda canlı yaşıyorum. Başka da hiçbir şey yok elimde. O kadar delilim, tanık beyanım var ama buna rağmen beraat ise belki kamuoyu dosyaya sahip çıkarsa en azından Yargıtay’ın bu saçmalığı değiştirmesini diliyorum. Bu kadar çok sesimin duyulmadığı ve yargı tarafından sırt çevrildiği, görmezden gelindiği yerde üzerime sanki toprak atılmış gibi hissediyorum. Ölmek gibi bir duygu bu, ben yokum. Bana ölü muamelesi yapıyorsunuz. Ben de ‘hayattayım’ diye bağırabilmek için galiba bu kadar da çok haber yapılmasını istemek ve sesimin duyulmasına ihtiyaç hissediyorum. En azından biraz vicdan istiyorum. Çektiğim acıya ve hakikati ortaya koyan delillerime sırt çevrilmeyip Yargıtay’ın kararı bozması bana umut olur.”

      Kaynak: ANKA / Güncel
      Devamını Oku