40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
53,9495£% 0.21
4.319,39%0,53
3.335,86%0,37
10.219,67%-0,06
02:00
20 Aralık 2025 Cumartesi
SİVAS’ın Divriği ilçesinde UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan 797 yıllık Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nda kapsamlı restorasyon sonrası zemine yerleştirilen aydınlatma sistemi, tarihi esere geceleri ayrı bir güzellik kattı.
Anadolu Selçuklu Devleti’ne bağlı Mengücek Beyliği döneminde 1228 yılında Süleyman Şah oğlu Ahmet Şah ile eşi Melike Turan Melek tarafından yaptırılan ve 9 yıllık restorasyon sürecinin sona ermesi ile geçen yıl mayıs ayında yeniden ibadete ve ziyarete açılan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, mimari özellikleriyle ilgi çekiyor. Cami ve darüşşifadan ibaret, İslam dünyası tarihinde eşi benzeri olmayan külliyenin taç kapılarının mimarı ve heykeltıraşı olan Ahlatlı Hürrem Şah, motif dünyasına getirdiği yenilikler, mimari tasarım dehası olması ve özellikle kıble kapısındaki cennet kapısı tasarımı ile 12-13’üncü yüzyılda İslam sufizmi sanat alanındaki temsilcisi olarak gösteriliyor.
‘AHENK VE DENGE’ İŞÇİLİĞİ
1985 yılında Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınan eser, uzaktan bakıldığında simetrik olduğu düşünülen, fakat özünde asimetrik olan bezemelerde yer alan on binlerce motifin hiçbirinin bir daha kendini tekrar etmemesi özelliğini taşıyor. Bu özellik, kainattaki farklı varlıkların ahenk ve denge içinde olduklarının taşa nakşedilmesi anlamına geliyor. Mimari üslubu, süsleme ve örtü sistemlerinin denge ve uyumlu tasarımıyla önem kazanan yapı, dünyada görülmeye değer eserler listesinde de yer alıyor. Evliya Çelebi’nin de ziyaret ettiği ve ‘Methinde diller kısır, kalem kırıktır’ ifadelerini kullandığı eser, ‘Anadolu’nun El Hamrası’ olarak da nitelendiriliyor.
IŞIKLAR ALTINDAKİ NADİDE ESER
Camide yapılan kapsamlı restorasyon sonrası zemine yerleştirilen aydınlatma sistemi, tarihi esere geceleri ayrı bir güzellik kattı. İlçenin hakim noktasında yer alan tarihi eser, gece görünümü ile de kendisine hayran bırakıyor. Başta kapılar ve sütunlarda olan, Ahlatlı ve Tiflisli ustaların ellerinden çıkan taş işçiliğinin en nadide ve ince örneklerini yansıtan motifler, aydınlatmada kullanılan ışığın yansımaları ile masalsı bir görüntü ortaya çıkarıyor. Güneşin batışı sonrası devreye giren aydınlatma sistemi, gece ziyaretçilerine ve fotoğraf meraklılarına unutulmaz kareler yakalama fırsatı sunuyor.
‘BURANIN HER ANINI YAŞASINLAR’
Caminin gönüllü mihmandarlarından Mustafa Yıldırım, “Anadolu’nun El Hamra’sı Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, buranın her anı ayrı bir güzeldir. Gece de ayrı bir güzelliğe bürünüyor. Buraya gelen turistler, eğer otellerde kalıyorsa, gece gelip ışık ambiyansını görmek için burada bekliyor ve fotoğraf çekiyorlar. Ayrı bir güzellik katıyor. Camiye yapılan muhteşem aydınlatma ile burada ayrı bir güzellik var. Taş kıvrımlarının arasına ışık yansıdığı zaman çok güzel oluyor. Buraya gelen ziyaretçiler sadece fotoğraf çekip, gitmesinler. Buranın her anını yaşasınlar” dedi.
Haber-Kamera: Eraydın AYTEKİN-Hüsnü Ümit AVCI/SİVAS,

Kayseri‘de jandarma ekipleri tarafından yapılan çalışmalarda 930 paket bandrolsüz sigara ele geçirildi.
Kayseri İl Jandarma Komutanlığı KOM Şube Müdürlüğü, Pınarbaşı İlçe Jandarma Komutanlığı ve Kocasinan İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından Pınarbaşı ilçesi Solaklar Mahallesi’nde yapılan yol kontrolünde 930 paket bandrolsüz sigara ile Kocasinan ilçesinde D.Ö.’nün üzerinde yapılan aramalarda 30 adet elektronik sigara bulundu.
Ekipler tarafından bulunan materyallere el konulurken, olayla ilgili işlem başlatıldı. – KAYSERİ

ADANA’da işlek cadde ve meydanlarda gereksiz korna kullanan, emniyet kemeri takmayan ve direksiyon başında cep telefonuyla konuştuğu belirlenen 55 dolmuş ve otobüs şoförüne 83 bin lira para cezası kesildi. Sürücülerden biri aracında havalı korna olmadığını öne sürse de kornaya basınca gerçek ortaya çıktı. Yazılan cezaya öfkelenen sürücü, aracına binip, defalarca kornaya basarak bölgeden uzaklaştı.
İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şubesi ekipleri, kentin işlek cadde ve meydanlarında gereksiz korna kullanan, emniyet kemeri takmayan ve direksiyon başında cep telefonuyla konuşan toplu taşıma araçlarına yönelik uygulama başlattı. Trafiğin yoğun olduğu Abidinpaşa, Sefa Özler ve Ulus caddelerinde konuşlanan sivil ekipler, kurallara uymayan otobüs ve dolmuş şoförlerini tespit etti. Uygulama kapsamında 55 araç, ihlallerin tespit edildiği noktanın ilerisinde polis tarafından durduruldu. Bazı sürücüler polise itiraz ederek cezadan kurtulmaya çalıştı. Bu sırada zaman zaman tansiyon yükseldi.
‘BAŞKA BİR ARAÇ SIKIŞTIRINCA MECBUREN KORNAYA BASTI’
Ceza kesilen dolmuş sürücülerinden biri aracında havalı korna olmadığını öne sürdü. Polisin isteğiyle kornaya basan sürücünün minibüsünde, havalı korna bulunduğu tespit edildi. Bu sırada araçtan inen yolculardan biri, “Başka bir araç sıkıştırınca mecburen kornaya bastı. Dolmuş kaldırıma çıkacaktı” diyerek sürücüyü savundu. Sürücü ise yazılan cezaya öfkelenip, defalarca kornaya basarak hızla bölgeden uzaklaştı.
Uygulamada ceza uygulanan başka bir sürücü ise basın mensuplarına tepki gösterdi. Diğer bir sürücü de “Ortada hiçbir şey yokken 1000 lira ceza kesildi. Keyfi ceza kesiliyor” dedi.
Yaklaşık 2 saat süren uygulamanın sonunda gürültü kirliliğine neden olan, emniyet kemeri takmayan ve direksiyon başında cep telefonuyla konuştuğu belirlenen 55 sürücüye 83 bin lira idari para cezası uygulandı.

TUZLA’da yol kenarında oyuncak silahla şakalaşan motosikletli grubun yanından kız arkadaşıyla geçen başka bir motosikletli, silahı gerçek sanarak durdu. Olayın şaka olduğunu fark eden motosikletli, bu kez yanındaki bıçağı çıkararak gruptakileri tehdit etti. Yaşananlar motosiklet sürücüsünün kask kamerasına yansıdı.

EGE Üniversitesi (EÜ) Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerafettin Aşık, suyun yüzde 79’unun kullanıldığı tarım sektöründe kuraklıkla mücadelede yağmur suyu hasadının önem arz ettiğini belirterek, “En iyi su hasadı deposu topraktır. Topraktaki mevcut nemi tutmak da su hasadıdır” dedi.
Kuraklık ve yağış azlığı nedeniyle su kaynakları her geçen gün azalıyor. Suyun büyük çoğunluğunun kullanıldığı tarım sektöründe kuraklıkla mücadele ve sürdürülebilir üretim için su kaynaklarının etkin kullanımı, yağmur suyu hasadı ve kısıntılı sulama yaklaşımları, tarımın geleceği için önem arz ediyor. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerafettin Aşık tarafından İzmir’de zeytin ağaçları üzerinde yürütülen ‘Akıllı Dijital Toprak Nem Sensörleriyle İzlenen Farklı Yağmur Suyu Hasat Yöntemlerinin Sürdürülebilir Zeytin Üretiminde Kullanılabilme Potansiyelinin Toprak ve Bitki Özellikleri ile Sosyoekonomik Açıdan Değerlendirilmesi’ projesiyle yağan yağmur suyu hem çatıdan hem de topraktan hasat ediliyor.
Türkiye’de ve İzmir’de su sıkıntısı yaşandığını, kısıtlı su kaynaklarının yüzde 79’unun tarımda kullanıldığına dikkati çeken Prof. Dr. Aşık, bu durumun artık sürdürülebilir olmadığını kaydetti. Prof. Dr. Aşık, “Tarımda su kullanımını ne kadar düşürürsek sanayiye ve evsel kullanımına da o kadar su tahsis etmiş olacağız, barajlarımızdaki suyu da daha çok tutmuş olacağız. Su kaynaklarımız tarımda yoğun kullanılıyor. Bunu azaltmamız lazım” dedi.
‘GÖKTEN YAĞANI TUTMAMIZ LAZIM’
“Yer altı suyu kenara koyduğunuz bir para gibidir, hemen harcanmaz, yastık altıdır” diyen Prof. Dr. Aşık, şöyle devam etti:
“Maalesef bugün yastık altında ne varsa kullanılıyor. Yer altı suyu stratejik sudur, en son başvurulur. Maalesef izinsiz kuyular var. Geçmişte yer altı suyu çok daha yüzeydeydi, bugün 200-300 metrelerde. En büyük sıkıntılardan biri eğer bulunduğunuz lokasyonun denizle bağlantısı varsa yer altı suyuna tuzlu su girişidir. Tuzlu su yer altı suyuna karıştığı andan itibaren artık o suyu kurtarma şansınız yok. Yağmur yağdı yağacak diye gök kubbeyle uğraşmaya gerek yok. Gökten yağanı tutmamız lazım.”
‘TOPRAKTAKİ MEVCUT NEMİ TUTMAK DA SU HASADIDIR’
Hayata geçirdikleri yağmur suyu hasadı projesiyle yağan yağmurları bitkilere sunmayı amaçladıklarını aktaran Prof. Dr. Aşık, “Bunlardan en önemlisi su hasadı. Su hasadı sadece tanklar ya da yer altına açacağınız kuyu veya sarnıçlarla olmaz. En iyi su hasadı deposu topraktır. Topraktaki mevcut nemi tutmak da su hasadıdır. Sadece tanklarla, depolarla su hasat edilir gibi yanlış bir algı oluşmasın” dedi.
Projede hem topraktan hem de çatılardan suyun hasat edildiğini söyleyen Prof. Dr. Aşık, “İzmir’in yağışlı mevsimi olan ekimden mayısa kadar olan dönemde yağan yağmurları çatıdan hasat ediyoruz. Depolarda biriktiriyoruz, depolardan damla sulama sistemine, oradan da ağaçlarımıza veriyoruz” diye konuştu.
Projede çiçeklenme, tomurcuklanma, çekirdek sertleşmesi, olgunlaşma/meyve renk dönüşümü olmak üzere 4 önemli dönemde zeytin ağaçlarını sulayarak yaşatacaklarını aktaran Prof. Dr. Aşık, “Toprakta ne kadar eksik varsa sensörlerle ölçeceğiz, suyu tanktan alacağız, damla sulamaya ağaçlara vereceğiz. Diğer yöntemler de yağan yağmur suyunu bahsettiğimiz maddelerle toprak içinde tutacağız” ifadelerini kullandı.
‘GÖKTEN YAĞAN BİR DAMLA SUYU BOŞA AKITMAYIN’
Üreticilere tavsiyelerde bulunan Prof. Dr. Aşık, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gökten yağan bir damla suyu boşa akıtmayın. Yağan her yağmur suyu hasat edilebilir. Hayvancılık yapıyorlarsa damlarında, ahırlarındaki çatılarda bütün sular hasat edilebilir, maliyetli değil. Çiftçiler traktörleriyle, kepçeleriyle bahçelerine yağmur suyu deposu yapabilirler. Mutlaka malçlama yapılmalı, malçlamayla yüzde 30 civarında su tasarrufu yapabilirler. Topraktaki nemi muhafaza edebilirler. Sulamada damla sulama yöntemini kullanmalılar. Dijital sulama teknolojilerini kullanılmalılar.”