40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
53,9495£% 0.21
4.319,39%0,53
3.335,86%0,37
10.219,67%-0,06
02:00
19 Aralık 2025 Cuma
Bitlis‘te “Gönül Elçileri ve Koruyucu Aile Farkındalık Toplantısı” düzenlendi.
Valiliğin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünde yapılan toplantıda Vali Ahmet Karakaya ve eşi Özlem Karakaya, koruyucu ailelerle bir araya geldi.
Vali Karakaya, çocukların sevgi, güven ve aile ortamında yetişmesinin hem toplumsal hem de vicdani bir sorumluluk olduğunu söyledi.
Koruyucu ailelerin üstlendiği misyonun büyük bir fedakarlık ve gönül işi olduğunu belirten Karakaya, şunları kaydetti:
“Koruyucu aile olmak çocuğa sadece bir yuva sunmak değil, ona güven duygusunu yeniden kazandırmak ve geleceğe umutla bakmasını sağlamaktır. Devletimiz çocukların güvenli ve sağlıklı ortamlarda yetişmesini temel görev olarak görmektedir. Bu süreçte koruyucu ailelerin her zaman yanında olmaya devam edeceğiz. Bir çocuğun hayatına dokunmak, aslında toplumun geleceğine dokunmaktır.”
Toplantıya, Belediye Başkanı Nesrullah Tanğlay, Cumhuriyet Başsavcısı Emre Genç, Bitlis Eren Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necmettin Elmastaş, vali yardımcıları, kaymakamlar, kurum amirleri ile korucuyu aileler ve çocuklar katıldı.
(ANKARA) – Türkiye İşçi Partisi (TİP), asgari ücretin belirlenmesinde beklenen enflasyonun değil, gerçekleşen enflasyon oranının baz alınması gerektiğini ve ücretin hane halkı enflasyon oranı ile refah payıyla zenginleştirilmesi gerektiği görüşünü paylaştı.
TİP’in sosyal medya hesabından asgari ücret sürecine ilişkin açıklama yapıldı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Türkiye’deki milyonlarca asgari ücretli, iktidarın aklına yılda bir kere geliyor: Ücretlere zam yapılacağı zaman. Açlıktan ölmekle sefalet içinde yaşamak arasına sıkıştırdıkları milyonlarca insana bir kuruş fazlasını vermemek için titizlikle çalışıyorlar. Patronların artan servetini, emekçilerin artan refahı diye pazarlıyorlar. Şimdi yapılacak üç kuruşluk zammı ‘yüzde kaç olsun’ diyerek tartıştırmak istiyorlar ki, emekçilerin hayatı üzerine dönen kirli pazarlığa suç ortağı bulsunlar. Türkiye İşçi Partisi, asgari ücrete dair bu kirli pazarlığı reddediyor. Asgari ücret, işe yeni başlayanların veya düşük nitelikli işgücünün taban fiyatıdır. Asgari ücret, genel ücret değildir! Avrupa Birliği genelinde her 100 çalışandan 9’u asgari ücretliyken Türkiye’de bu oran yüzde 46! Toplumun neredeyse yarısının asgari ücretli olduğu bir düzen kabul edilemez.
Ücret belirlenirken beklenen enflasyon değil, gerçekleşen enflasyon oranı baz alınmalıdır. Ücretler, hane halkı enflasyon oranı ve refah payıyla zenginleştirilmelidir. Asgari ücrette yapılacak her artıştan kadınlar daha az faydalanıyor çünkü patronlar erkekle aynı işi yapan kadına eşit ücret ödemiyor. Çocuklar için kreş hakkı, tek başına çalışan annelere hane katkısı ve eşit işe eşit ücret, kadınların tartışmasız haklarıdır! Serveti patronlar kazanıyor, vergiyi emekçiler ödüyor. Servet Vergisi getirilmeli, vergi yükü en çok kazananlara yüklenmelidir. Türkiye İşçi Partisi’nin ‘teklifi’ budur: Asgari değil, insanca yaşam!
İktidarın yapacağı teklif de, o teklifin biraz üzeri de sefalettir. Yıllardır emekçileri oyalayan, ocakları söndüren bu tartışmanın tarafı değiliz. Karın tokluğuna değil, insanca yaşamak için çalışıp kazandığımız; kadınların, gençlerin, engellilerin hem işte hem hayatta huzur bulduğu, emeklilerin hakkını aldığı, yoksulluğun olmadığı bir ülke… Mücadeleye omuz verirsek, böyle bir ülke mümkündür. Öyleyse bugün hep birlikte mücadeleye!”
Haber: Mehmet OFLAZ
(ANKARA) – Depremde yakınlarını kaybedenler, Kahramanmaraş Adliyesi önünde bir araya gelerek 11. Yargı Paketi’ne tepki gösterdi. Depremde eşi ve oğlunu kaybeden Nevres Akkaya, “Bu paketin 27. maddesini Milletin Meclisi’nde onaylarsanız, 53 bin giden canın vebali boynunuza olur ve bunun hesabını mahşerde veremezsiniz” dedi. Depremde ailesini kaybeden Tuba Erdemoğlu ise, “Siz yuva yaptınız ama vicdanları yıktınız, adaleti yıktınız. 53 bin canı yok sayarak komisyonda nasıl ‘evet’ oyu verdiniz? Bunu Meclis’e nasıl taşıdınız? Buradan tüm vekillere, hiçbir siyasi parti gözetmeksizin sesleniyorum: Girin o Meclis’e ve bu yasayı ya düzenleyin ya da deprem sanıklarını muaf tutun” ifadelerini kullandı.
Adalet Peşinde Aileleri Platformu, gelecek hafta TBMM Genel Kurulu’na gelmesi beklenen 11. Yargı Paketi’ne ilişkin, Kahramanmaraş Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Aileler açıklamada, “Afet değil katliam, adalet istiyoruz”, “Adalet için buradayız”, “Katiller hesap verecek”, “Yüreğimizde acı, dilimizde adalet”, “Deprem değil, adaletsizlik yıkıyor” ve “Öfkemiz, adaletin ateşi olacak” ifadelerini kullandı.
“Bu düzenleme, ölümlerin sorumlularını yargıdan kaçırmaktadır”
Depremde Saitbey Sitesi’nde eşi ile oğlunu kaybeden ve Platform adına konuşan Nevres Akkaya şu ifadeleri kullandı:
“Bizler, 6 Şubat depremlerinde sevdiklerini kaybeden aileleriz. Enkazdan evlatlarını, eşlerini, anne babalarını çıkaran; kimi zaman çıkaramayan, kimi zaman bir mezar taşına bile ulaşamayan insanlarız. Bugün burada, 11. Yargı Paketi’nin 27. maddesine karşı konuşuyoruz. Çünkü bu madde bir hukuk düzenlemesi değil; acıya sırtını dönen, vicdanı susturan, adaleti bilerek yok sayan bir tercihtir.
6 Şubat’ta yaşananlar kader değildi. Bu ölümler; ihmallerin, denetimsizliğin ve suskunluğun sonucudur. Bedeli ise on binlerce can olmuştur. Bugün bizden istenen şudur: Unutmak, kabullenmek, hesap sormamak ve vazgeçmek. Hayır, biz buna razı değiliz. 27. maddeyle deprem suçluları açıkça muaf tutulmaktadır. Bu düzenleme, ölümlerin sorumlularını yargıdan kaçırmakta; cezasızlığı hukukun diliyle meşrulaştırmaktadır.
“Bizim kayıplarımız pazarlık söz konusu olamaz”
Buradan açıkça söylüyoruz: Enkazdan parça parça topladığımız, günlerce ulaşamadığımız, mezarı bile olmayan; çöp poşetlerinde defnetmek zorunda bırakıldığımız, toplu mezarlarda bir numaraya indirgenen ailelerimizin katillerini affediyorsunuz. Katilleri bu kadar düşünürken acılı aileleri düşündünüz mü? Bizim kayıplarımız pazarlık konusu olamaz. Bizim acımız siyasi endişelere kurban edilemez. Bizim sevdiklerimizin yokluğu bir kanun maddesiyle silinemez.
Bu kararı alanlara sesleniyoruz: Bu yükle nasıl yaşayacaksınız? Bu kararla vicdanınız nasıl susacak? Bu ülkenin tarihine bu utançla geçmeyin. Bu bir hukuk düzenlemesi değildir. Bu, toplumsal vicdanın inkarıdır. Bize söz verdiniz. Bu millete bu acıları yaşatanların hesabının sorulacağını söylediniz. Şimdi o sözlerin arkasında durun. Sorumluları korumayın; en ağır şekilde cezalandırın.
“Bunun hesabını mahşerde veremezsiniz”
İki ay sonra, 6 Şubat depremlerinin üçüncü yıl dönümüne gireceğiz. Eğer bu karar geçerse, sakın deprem bölgelerine gelip bizimle yan yana durmayın. Biz buradayız. Kaybettiklerimiz için buradayız. Bir daha kimse enkazdan çıkarılmasın diye buradayız. Çünkü adalet yoksa, hiçbirimizin vicdanı güvende değildir.
Biz üç yıldır yaşayan ölü olarak geziyoruz. Bizi ayakta tutan tek şey, canlarımızı bizden ayıran katillerden bunun hesabını sormak ve en ağır cezaları almalarını sağlamaktır. Bu, acımızı dindirmeyecek ama bir nebze olsun hafifletecektir. ve siz bizim bu hakkımızı elimizden almaya çalışıyorsunuz. Ben ve benim durumumda olan insanlar, haklarımızı helal etmiyoruz ve etmeyeceğiz. Eğer bu paketin 27. maddesini Milletin Meclisi’nde onaylarsanız, 53 bin giden canın vebali boynunuza olur ve bunun hesabını mahşerde veremezsiniz.”
“Deprem suçluları muaf tutulsun”
Ezgi Apartmanı davasının müşteki avukatı Ömer Gödeoğlu, “Özellikle karşı çıktığımız nokta, 27. maddede belirtilen suç tarihidir. Suç tarihinin 31 Temmuz 2023 ve öncesini kapsaması, deprem sanıklarının, yani deprem suçlularının, her ne kadar af niteliğinde olmasa da bir nevi affedildiği anlamına gelecektir” dedi. Avukat Gödeoğlu, maddede değişiklik talep ettiklerini belirterek, “Birincisi; deprem sanıklarının ve suçlularının bu kapsamda muaf tutulması, yani bu yargı paketinden yararlandırılmaması. İkincisi ise suç tarihinin değiştirilmesidir” ifadelerini kullandı.
“Neyi affediyoruz?”
Ebrar Sitesi’nde babasını kaybeden Tuğçe Demir, “Bilirkişilerimiz tek tek kurullar oluşturmuş, bütün deprem davalarımızı incelemiş ve şunu söylemişlerdir: Bu binada kaçak kat olmasaydı, zemin etüt raporu olmadan yapı yapılmasaydı, doğru demir kullanılsaydı bu bina yıkılmayacaktı. Bu kanıtlar ortadayken biz neyi affediyoruz? Adalet Peşinde Aileleri olarak 27. maddeyi asla kabul etmiyoruz ve deprem suçlarının bu kapsamdan muaf tutulmasını istiyoruz” dedi.
“Siz yuva yaptınız ama vicdanları yıktınız, adaleti yıktınız”
Saitbey Sitesi’nde ailesini kaybeden Tuba Erdemoğlu ise şu ifadeleri kullandı:
“11. Yargı Paketi’nin 27. maddesini asla kabul etmiyoruz. Bu 27. madde ile deprem suçlularını muaf tutmadan, vicdanlara ve kaybettiğimiz 53 bin insana ihanet ediyorsunuz. Özellikle oradaki vekillere sesleniyorum: İhanet ettiniz. Sizler bizlerin vekiliyken bu adaletsizliğe nasıl göz yumdunuz? Şu an Meclis’te bütçe görüşmelerinde deprem bölgelerine gidildiğini, yeni konutlar yapıldığını, insanlara yuvalar kazandırıldığını haykırıyorsunuz. Siz yuva yaptınız ama vicdanları yıktınız, adaleti yıktınız. Biz bunu kabul etmiyoruz. Deprem suçlularının muaf tutulmasını istiyoruz. Adalet istiyoruz. 27. maddeyi asla kabul etmiyoruz. 53 bin canımız betonların altında öldü; adaletin de üstüne beton dökmesinler. Yargı paketini tekrar gözden geçirsinler.
“53 bin canı yok sayarak komisyonda nasıl ‘evet’ oyu verdiniz?”
Yaptığınız yuvalarla övünmeyin. Adalet için üç yıldır ne yaptınız? İki ay sonra üçüncü yıl dönümü geliyor. Bizim yanımıza gelip nasıl yüzümüze bakacaksınız? Üç yıldır bizim sesimizi duydunuz mu? Geldiniz mi, ‘siz ne çektiniz’ diye sordunuz mu? Adalet için ne yaptınız? Üç yıldır memleket memleket gezdik. Adliye koridorlarında günlerimiz, saatlerimiz geçti. Sabah girip akşam çıktık, akşam girip gece yarısı çıktık. Siz vekiller neredeydiniz? Bu vicdansız kararla, kimseyi düşünmeden, 53 bin canı yok sayarak komisyonda nasıl ‘evet’ oyu verdiniz? Bunu Meclis’e nasıl taşıdınız? Hangi vicdanla başınızı yastığa rahat koyabileceğinizi düşünüyorsunuz? Hiç mi görmüyorsunuz? Hiç mi vicdanınız sızlamıyor? Buradan tüm vekillere, hiçbir siyasi parti gözetmeksizin sesleniyorum: Girin o Meclis’e ve bu yasayı ya düzenleyin ya da deprem sanıklarını muaf tutun.”
Kastamonu‘nun Taşköprü ilçesinde odun yüklü traktör ile cipin çarpışması sonucu 3 kişi yaralandı.
A.Ç. idaresindeki 37 ABF 802 plakalı odun yüklü traktör ile S.K. yönetimindeki 37 DR 750 plakalı cip, Alama mevkisinde çarpıştı.
Çarpışmanın etkisiyle traktörün tekerinin koptuğu kazada traktör sürücüsü A.Ç. ile traktörde bulunan K.S. ve cip sürücüsü S.K. yaralandı.
Yaralılar Taşköprü Devlet Hastanesine kaldırıldı.
(ANKARA) – Ticaret Bakanlığı, havayolu taşımacılığına ilişkin gümrük süreçlerinde elektronik bilgi alışverişini esas alan Havayolu İşlemlerinin Dijitalleştirilmesi Projesi’ni hayata geçirdi. Proje kapsamında Havayolu Gümrük Beyan Sistemi, 2 Mart 2026 itibarıyla tüm uluslararası havalimanlarında uygulanacak.
Ticaret Bakanlığı, havayolu taşımacılığına ilişkin gümrük süreçlerini uçtan uca dijital hale getirmek amacıyla Havayolu İşlemlerinin Dijitalleştirilmesi Projesi’ni kararlılıkla hayata geçirdiklerini açıkladı. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklama şu şekilde:
“Ticaret Bakanlığı olarak, havayolu taşımacılığına ilişkin gümrük süreçlerinde kamu ve özel sektör paydaşları arasında elektronik bilgi alışverişinin sağlanması, uçtan uca dijital, veri temelli ve paydaş odaklı bir yapı tesis edilmesi amacıyla; Havayolu İşlemlerinin Dijitalleştirilmesi Projesini kararlılıkla hayata geçiriyoruz.
Proje kapsamında Havayolu Beyan Formu ve eki belgelerin, gümrük idaresine elektronik ortamda iletilmesini sağlayan Havayolu Gümrük Beyan Sisteminin hukuki altyapısını oluşturan 2025/13 sayılı Genelge 02.03.2026 yürürlük tarihi ile yayımlanmıştır.
Halihazırda, Esenboğa, Sabiha Gökçen, Antalya ve Adnan Menderes Havalimanlarında pilot olarak uygulanmakta olan ve Genelgenin yürürlük tarihi itibarıyla tüm uluslararası havalimanlarında yaygınlaştırılacak olan Havayolu Gümrük Beyan Sistemi, Havayolu Beyan Formu ve eki belgelerin gümrük idaresine beyanında kağıtsız ortam, azalan manuel işlem yükü, uygulama birliği, veri güvenliği ve veri temelli karar alma kazanımları ile idari açıdan risk analizi, izleme ve denetim kapasitesini güçlendiren, taşıyıcı ve ilgili paydaşlar için öngörülebilir, hızlı ve kolay bir gümrük süreci sunmaktadır.
Ticaret Bakanlığı olarak; Havayolu İşlemlerinin Dijitalleştirilmesi Projesinin ilerleyen aşamalarında, havayolu taşımacılığında kargo hareketlerine yönelik gümrük süreçlerini de dijitalleştirerek kamu ile özel sektör paydaşlarının tek bir platformda buluştuğu entegre bir yapı tesis etmeyi, dış ticaret lojistiğinde etkinlik ve koordinasyonu arttırarak ülkemizin ihracat odaklı büyüme hedeflerine katkı sunmayı hedefliyoruz.”