DOLAR

40,2607$% 0.13

EURO

46,7252% 0.08

STERLİN

53,9495£% 0.21

GRAM ALTIN

4.319,39%0,53

ONS

3.335,86%0,37

BİST100

10.219,67%-0,06

İmsak Vakti a 02:00
Kayseri PARÇALI AZ BULUTLU 30°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

20 Aralık 2025 Cumartesi

    DİĞER YAZARLARIMIZ

      Disk’ten Bakan Işıkhan’a “Sosyal Diyalog” Tepkisi

      0

      BEĞENDİM

      ABONE OL

      (ANKARA) – DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın basına yansıyan açıklamalarına tepki göstererek, asgari ücret süreci başta olmak üzere çalışma yaşamına ilişkin kararlarda dışlayıcı yaklaşımların sosyal diyaloğa aykırı olduğunu belirtti.

      DİSK Yönetim Kurulu adına yazılı açıklama yapan Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu, Türkiye’de çalışma yaşamına ilişkin sosyal diyalog mekanizmalarının yasal mevzuat ve kurumsal geleneklerle şekillendiğini belirtti. İşçi kesiminin uzun yıllardır üç konfederasyon tarafından temsil edildiğini vurgulayan Çerkezoğlu, DİSK’in sosyal diyalog mekanizmalarının kurucu ve asli bileşenlerinden biri olduğunu kaydetti.

      Çerkezoğlu’nun açıklaması şu şekilde:

      “Türkiye’de çalışma yaşamına ilişkin sosyal diyalog mekanizmaları hem yasal mevzuatla hem de kurumsal geleneklerle şekillenmiştir. Bu çerçevede işçi kesimi uzun yıllardır DİSK’in de aralarında bulunduğu üç konfederasyon tarafından temsil edilmektedir. DİSK, sosyal diyalog mekanizmalarının yasalarla tanımlanmış, kurucu ve asli bileşenlerinden biridir. DİSK, Üçlü Danışma Kurulu, SGK ve İŞKUR başta olmak üzere, çalışma yaşamına ilişkin pek çok kurul ve platformda üye ve doğal delege olarak yer almakta, işçi sınıfının hak ve taleplerini bu zeminlerde de temsil etmektedir.

      Asgari ücret süreci de dahil olmak üzere, çalışma yaşamına dair temel kararların alındığı mekanizmalarda dışlayıcı yaklaşımlar, sosyal diyaloğun temel ilkelerine aykırıdır. Masada olmamasına rağmen yıllardır asgari ücret konusunda mücadelenin içinde olan, raporlar hazırlayan, somut önerileri olan DİSK’in asgari ücret tespit sürecinde görüşüne başvurulmaması ayrımcı bir uygulamadır. Bu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın ayıbıdır. Çalışma Bakanı’nın bu tutumunu protesto ediyor, kendisini sosyal diyaloğun ruhuna uygun davranmaya, çalışma hayatının taraflarını tanımaya ve saygıya davet ediyoruz.

      Bizler işyerlerinde, sokaklarda, meydanlarda ve hayatın her alanında işçi sınıfının sesi olmaya, mücadelemizi kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. 21 Aralık’ta İstanbul Kartal’dan yola çıkarak, yol boyunca duraklarımızda örgütlü örgütsüz tüm sınıf kardeşlerimizle buluşarak, ayın 23’ünde Ankara’da olacağız. Türkiye’nin tüm değer ve güzelliklerini üretip, açlık ve yoksulluğa mahküm edilen tüm sınıf kardeşlerimiz adına orada olacağız. Görmezden gelinmek istenen milyonların umutlarını Ankara’ya taşıyacağız. Duymazdan gelinen milyonların sesini soluğunu Ankara’ya taşıyacağız. Bilmezden gelinen insanca yaşanacak ücret, gelirde adalet, vergide adalet taleplerimizi Ankara’ya taşıyacağız. Herkes görecek, herkes duyacak, herkes bilecek!”

      Kaynak: ANKA / Güncel
      Devamını Oku

      Tusaş Genel Müdürü Demiroğlu: Türkiye, Savunma İş Birliklerinde Güvenilir ve Sürdürülebilir Ortak

      0

      BEĞENDİM

      ABONE OL

      (ANKARA) – TUSAŞ Genel Müdürü Mehmet Demiroğlu, Birleşik Krallık– Türkiye Savunma Ortaklığı Yuvarlak Masa Toplantısı’nda, Türkiye’nin savunma sanayiindeki stratejik konumunu ve iki ülke arasındaki olası iş birliklerinin değerlendirildiğini bildirdi.

      Türk Havacılık Uzay Sanayii (TUSAŞ) Genel Müdürü Mehmet Demiroğlu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından Royal United Services Institute (RUSI) ev sahipliğinde düzenlenen Birleşik Krallık–Türkiye Savunma Ortaklığı Yuvarlak Masa Toplantısı’na konuşmacı olarak katıldı.

      Demiroğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

      “Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığımız tarafından Royal United Services Institute (RUSI) ev sahipliğinde düzenlenen Birleşik Krallık–Türkiye Savunma Ortaklığı Yuvarlak Masa Toplantısı’na konuşmacı olarak katılmaktan memnuniyet duydum. Birleşik Krallık ile savunma teknolojileri alanında olası iş birliklerini ve Türkiye’nin savunma sanayiindeki stratejik konumunu değerlendirdiğimiz toplantıda, sahip olduğumuz yüksek mühendislik kabiliyetlerini ve geniş ürün yelpazemizi paylaştık.

      Türkiye, güçlü altyapısı, nitelikli insan kaynağı ve vizyoner yaklaşımıyla uluslararası savunma iş birlikleri için güvenilir ve sürdürülebilir bir ortak olmayı sürdürmektedir. Karşılıklı anlayış ve ortak hedefler doğrultusunda geliştirilecek iş birliklerinin, her iki ülke için de önemli kazanımlar sağlayacağına inanıyorum. Bu değerli buluşmanın gerçekleşmesine katkıları için Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığımıza teşekkür ederim.”

      Kaynak: ANKA / Güncel
      Devamını Oku

      DSÖ, 2014’ten bu yana yaklaşık 80 bin kişinin göç yolculuklarında hayatını kaybettiğini bildirdi

      0

      BEĞENDİM

      ABONE OL

      Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 2014’ten bu yana yaklaşık 80 bin kişinin göç yolculuklarında hayatını kaybettiğini bildirdi

      DSÖ, 18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü dolayısıyla ABD merkezli X sosyal medya platformundaki hesabından paylaşımda bulundu.

      Hiçbir yolculuğun trajediyle sonuçlanmaması gerektiğine vurgu yapılan paylaşımda, “2014’ten beri yaklaşık 80 bin kişi göç yolculuklarında hayatını kaybetti. Çoğunun kimliği belirlenemedi ve aileler sonsuz bir belirsizlik içinde kaldı.” denildi.

      Paylaşımda, güvenli, düzenli ve onurlu bir göçü sağlama çağrısı yapılarak, “Sağlık haklarını koruyalım, daha fazla ölümü önleyelim.” ifadeleri kullanıldı.

      Kaynak: AA / Muhammet İkbal Arslan – Güncel
      Devamını Oku

      BM: Dünya genelinde göç nedeniyle 304 milyon kişi doğdukları ülkelerin dışında yaşıyor

      0

      BEĞENDİM

      ABONE OL

      Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Göç Örgütünden (IOM), “Bugün tahminen 304 milyon insan yani küresel nüfusun yaklaşık yüzde 4’ü, doğdukları ülkenin dışında yaşıyor. İnsanlar, iş, güvenlik, eğitim ve aile için göç ettikçe bu sayı sürekli artıyor.” açıklamasında bulunuldu.

      IOM’dan 18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü dolayısıyla yapılan yazılı açıklamada, göç, fırsat, insanlığın ilerlemesi ve ortak kalkınma öyküsü olarak nitelendirildi.

      Hareket halindeki kişileri koruyan ve onları ağırlayan toplulukları destekleyen daha güçlü göç sistemleri çağrısına yer verilen açıklamada, “Her göçmen, umut, cesaret ve daha iyi bir yaşam arzusunun kişisel bir öyküsünü taşıyor. Sistemler, insanları yolculukları boyunca koruduğunda bu öyküler, güvenli bir şekilde gelişebilir. Bugün tahminen 304 milyon insan yani küresel nüfusun yaklaşık yüzde 4’ü, doğdukları ülkenin dışında yaşıyor. İnsanlar, iş, güvenlik, eğitim ve aile için göç ettikçe bu sayı sürekli artıyor.” ifadeleri kullanıldı.

      Göç, onurlu ve amaçlı şekilde yönetildiğinde herkesin yararına

      Açıklamada görüşlerine yer verilen IOM Genel Direktörü Amy Pope, “Göç, dünyanın her yerindeki ailelerin ve toplulukların yaşamlarına işlemiş durumda. Bu, cesaretin, kararlılığın ve bizi sınırlar ötesinde birbirimize bağlayan bağların öyküsüdür.” ifadelerini kullandı.

      Güvenlik ve fırsat arayışıyla yola çıkan insanları koruyan adil ve kapsayıcı sistemler oluşturmak için küresel dayanışma çağrısında bulunan Pope, göçün, onurlu ve amaçlı şekilde yönetildiğinde herkesin yararına olacağının altını çizdi.

      Kaynak: AA / Muhammet İkbal Arslan – Güncel
      Devamını Oku

      Başkent Üniversitesinin düzenlediği sempozyumda yapay zekanın sosyal bilimlere etkileri ele alındı

      0

      BEĞENDİM

      ABONE OL

      Başkent Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen “Sosyolojinin Geleceği, Geleceğin Sosyolojisi: Yapay Zeka Çağında Sosyal Bilimler” sempozyumunda, son dönemde birçok alanda dönüşüme kapı aralayan yapay zekanın sosyal bilimlere etkileri ele alındı.

      Başkent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Mustafa Gündüz, sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, yapay zeka ve sosyal bilimler kesişiminde bilgi üretiminin çok önemli olduğunu, bu alanda yapılan çalışmaların artması gerektiğini söyledi.

      Üniversitenin Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Füsun Eyidoğan ise “Üniversitemizde birçok farklı etkinlik düzenleniyor ancak bizlerin üniversitelerde sadece öğrenciye ve sınıf içi etkinlikler ve sınıf içi öğrenmelerle kendilerini geliştirmelerine yetmiyor. Dolayısıyla çok farklı sınıf dışı etkinliklerin de yer alması, farklı bilim adamlarıyla, bilim insanlarıyla, topluma yön verenlerle onları buluşturmak da çok büyük bir önem arz ediyor.” ifadelerini kullandı.

      Yapay zekanın dijitalleşmenin bir parçası olarak gözükmekle birlikte, otonom özelliklere sahip olması nedeniyle hem klasik hem de dijital teknolojileri içerisinde barındırdığına işaret eden Eyidoğan, “Ben tam da bu nedenle aslında bu otonom özelliklerden dolayı yapay zekanın sosyal bilimlerde ve özellikle de sosyoloji alanındaki kavramsallaştırılması ve oradaki bağlantıların kurulması adına çok iyi çalışılması gerektiğine inanıyorum.” dedi.

      “Yapay zeka, akademik rolleri ve kurumları yeniden şekillendiriyor”

      ODTÜ Bilim ve Teknoloji Politikası Çalışmaları Öğretim Üyesi Doç. Dr. Arsev Umur Aydınoğlu, Bilim ve Teknoloji Çalışmaları (STS) perspektifinden yapay zekanın akademi üzerindeki etkilerine ve etik kullanımına yönelik değerlendirmelerde bulundu. Aydınoğlu, “Akademi dünyası yapay zekanın ani yükselişine hazırlıksız yakalandı ve bu durum hem zorluklar hem de fırsatlar barındırıyor. Teknolojinin sadece fizibilite veya kar odaklı geliştirilmemesi gerekiyor, aynı zamanda toplumsal, hukuki ve etik boyutlarının da incelenmesi gerekli.” değerlendirmesinde bulundu.

      Yapay zekanın, akademik rolleri, pratikleri ve kurumları yeniden şekillendirdiğine işaret eden Aydınoğlu, “Öğrencilerin ücretsiz yapay zeka araçlarına (Google Gemini gibi) erişimi, gelecekte bağımlılık ve akademik emeğin dönüşümü gibi sorunlara yol açabilir. Akademinin, toplumun en eğitimli kesimi olarak, yapay zekanın toplumsal boyutlarını inceleme ve geleceğe yönelik öngörülerde bulunma sorumluluğu vardır.” diye konuştu.

      “Bilim ve Teknoloji Çalışmaları” alanında yürüttüğü projede üniversitesinin farklı fakülte ve enstitülerden (sosyal bilimler, kimya, iç mimarlık, bilgisayar bilimleri vb.) yaklaşık 80-100 akademisyen ve 15-20 öğrenciyle odak grup görüşmeleri yapıldığını ifade eden Aydınoğlu, öğrencilerin yapay zeka kullanarak hazırladıkları ödevlerin kalitesi ve özgünlüğü konusunda öğretmenlerin “polis” rolüne bürünmesi, yapay zeka kullanımında maddi eşitsizliklerin ortaya çıkması, yapay zekanın sunduğu bilgiyi sorgulamadan doğru kabul eden öğrenci profili, akademisyenlerin “savaşı kaybettik”, “bizi baypas ediyorlar” gibi ifadelerle otorite ve güç kaybı hissi, yapay zekaya bağımlılık nedeniyle kendi düşünme ve yazma yeteneklerinin azaldığını hisseden akademisyenler ve geleneksel sınav sistemlerinin yapay zeka çağında işlevini yitirmesi gibi zorluklarla karşılaşıldığını belirtti.

      Aydınoğlu, bu zorluklara rağmen yapay zekanın tıpkı yazı gibi devrimsel bir teknoloji olabileceğine, başlangıçta endişeler yaratsa da gelecek nesiller için yeni bir aydınlanma çağına yol açabileceğine inandığını vurguladı.

      Yapay zeka bilimsel bilgi üretme pratiğini kökten değiştirdi

      ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aziz Fevzi Zambak da etkinlikte “Eski Bir Hayalin Peşinde: Yapay Zeka Sosyal Bilimler İçin Yeni Bir Umut Işığı Mı?” başlıklı konuşma yaptı.

      Yapay zekanın sosyal bilimlerdeki metodolojik tıkanıklıkları aşmada stratejik bir rol oynayacağına değinen Zambak, yapay zekanın bu alanlara doğa bilimleri düzeyinde bir açıklayıcı güç kazandırabileceğini belirtti.

      Yapay zekanın, sosyal bilimlerde doğru şekilde kodlanamayan parametreler ve fonksiyonlar için yeni bir “formalizm” sunma potansiyeline sahip olduğunu vurgulayan Zambak, sosyal sistemlerin doğrusal olmayan ve dinamik yapısı nedeniyle geleneksel matematiksel modellerle analiz edilmesinin zorluğuna dikkati çekti.

      Sosyal bilimlerde aranan ancak ulaşılamayan açıklayıcı gücün, bu yüksek boyutlu matematiksel yaklaşımlarla elde edilebileceğini savunan Zambak, yapay zeka sayesinde sosyal bilimlerde doğa bilimlerindeki gibi öngörücü bir güç sağlandığını dile getirdi.

      Yapay zeka sayesinde sosyal bilim varlıklarının eylem tabanlı modellerle tanımlanabildiğini ifade eden Zambak, bir yazarın 4 yıllık verileri üzerinden yapılan çalışmada, yapay zekanın yazarın daha önce hiç yazmadığı bir konu hakkındaki görüşlerini ve kullanacağı cümleleri yüzde 92 oranında doğru tahmin edebildiğini aktardı.

      Halkla ilişkiler, uluslararası ilişkiler, sosyoloji ve iktisat gibi bağımsız çalışan disiplinlerin, yapay zeka sayesinde birbirlerinin modellerini ve kavramlarını kolaylıkla kullanabileceği bir altyapıya kavuşacağını aktaran Zambak, yapay zekanın bilimsel bilgi üretme pratiğini kökten değiştirdiğini ifade etti.

      Zambak, “2027 yılı itibarıyla nitelikli dergilerdeki araştırma süreçlerinin yüzde 95’inin yapay zeka tarafından yürütülebileceğini öngörüyoruz.” diye konuştu.

      Genç araştırmacılara, yapay zekanın olumsuz etkilerine dair tartışmalardan ziyade, sunduğu metodolojik imkanlara ve “umut ışığına” odaklanmaları tavsiyesinde bulunan Zambak, yapay zekanın, sosyal bilimlerin doğa bilimleri seviyesinde bir bilimsellik gücü kazanması için önemli bir fırsat olduğunu vurguladı.

      Kaynak: AA / Firdevs Bulut Kartal – Güncel
      Devamını Oku