40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
53,9495£% 0.21
4.319,39%0,53
3.335,86%0,37
10.219,67%-0,06
02:00
19 Aralık 2025 Cuma
KAYSERİ’de husumetli oldukları A.S. tarafından tabancayla vurulan Ethem Tatlı öldü, oğlu M.T. ve yeğeni V.T. yaralandı.
Olay, saat 15.30 sıralarında Organize Sanayi Bölgesi 22’nci Cadde’de boş bir arazide meydana geldi. Ethem Tatlı, oğlu M.T. ve yeğeni V.T. ile aralarında husumet bulunan A.S. arasında tartışma çıktı. Kısa sürede büyüyen tartışma silahlı kavgaya dönüştü. Kavgada Ethem Tatlı, oğlu ve yeğeni, A.S. tarafından tabancayla vuruldu. Ethem Tatlı hayatını kaybederken, oğlu ve yeğeni ise yaralandı. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaralılar ilk müdahalelerinin ardından hastaneye kaldırıldı. Ethem Tatlı’nın cenazesi ise yapılan incelemenin ardından Kayseri Devlet Hastanesi morguna götürüldü.
Polis, kaçan şüphelinin yakalanmasına yönelik çalışma başlattı.
Haber-Kamera: Furkan KAVUKLU/KAYSERİ,
‘KARDEŞLERİNİN KANININ YERDE KALMAMASI İÇİN MÜCADELE EDİYORLAR’
Yalova‘da 6’ncı kattaki evinin penceresinden düşüp ölen şarkıcı Güllü‘nün çocukları Tuğyan Ülkem Gülter ile Tuğberk Yağız Gülter hakkında suç duyurusunda bulunan sanatçının kardeşleri Kader Tut ile Raşit Günyer’in avukatı Sevilay Demirsu, ‘mirastan pay istedikleri’ yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirtti. Avukat Sevilay Demirsu, “Bir süredir basında, müvekkillerim Kader Tut ve Raşit Günyer ile ilgili olarak ısrarla birtakım ithamlarda bulunulmaktadır. Ancak belirtmek isteriz ki; Raşit Günyer ve Kader, yalnızca kardeşlerinin kanının yerde kalmaması için, olabildiğince mücadele etme kararlılığındadır. Kendilerinin herhangi bir miras ya da parasal beklentileri bulunmamaktadır. Aksine, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne bu konuda başvuruda bulunmuşlardır. Tuğyan Ülkem Gülter’in kızı A.K.’nin devlet tarafından denetim altına alınmasını, çocuğun korunmasına yönelik gerekli tedbirlerin alınmasını ve kendisine kalacak tüm maddi mal varlığının, çocuk reşit olana kadar devlet koruması altına alınmasını talep etmişlerdir. Birleşen dosyada müşteki sıfatını almaları nedeniyle, birkaç gün içerisinde Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı’na giderek ifadelerini vereceklerdir” diye konuştu.
‘POLİÇE İHBARI SİGORTACI TARAFINDAN İLETİLDİ’
Güllü‘nün hayat sigortası poliçeleriyle ilgili de açıklamada bulunan Demirsu, şöyle konuştu:
“Bu poliçeye ilişkin çalışma tamamen bizim çalışmamızdır. Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bu konuda maddi bir hata yapılmış, rahmetli Gül Tut tarafından yaptırılmış bir poliçe gibi sorulduğu için, poliçelerin bulunmadığı yönünde cevap verilmiştir. Bu nedenle gerekli bilgilendirmeyi içeren bir dilekçe hazırladık. Poliçeyi yaptıranlar da dahil olmak üzere, bize ulaşan tüm ihbarları savcılığa bildirdik ve bu konuda yeniden müzekkere yazılmasını talep ettik. Savcılık makamı henüz talebimiz hakkında kabul ya da ret yönünde bir cevap vermemiştir. Ancak dosyanın ciddiyeti dikkate alındığında bu hususla ilgileneceğini düşünüyoruz. Süreci yakından takip edeceğiz. Eğer savcılık bu talebimize cevap vermezse, müvekkillerim adına Bursa Cumhuriyet Savcılığı’na ayrı bir şikayet başvurusunda bulunacağız. Zira bu ihbar, bir sigortacı tarafından tarafımıza iletilmiştir. Bu sigortacının doğru söylemiş olması ihtimalinde, söz konusu durum ölüm sebebine etki eden unsurlardan biri olabilir. Yalan söylemiş olması ihtimalinde ise iftira söz konusu olacağından, hakkında ayrıca araştırma yapılması gerekecektir.”
‘BİRDEN FAZLA KİŞİNİN İTMESİ KONUSUNDA KESİN BULGULAR VAR’
Güllü
“Bugünün en önemli konularından biri ise Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı’na bugün itibarıyla sunduğumuz bilimsel mütalaadır. Gül Tut’un ölüm sebebiyle ilgili olarak, daha önce müşteki konumunda olan ve şu anda şüpheli sıfatı bulunan taraf vekilleri tarafından bir bilimsel mütalaa sunulmuş ve olayın kaza olabileceğine dair bir değerlendirme yapılmıştı. Savcılık tarafından aldırılan raporda ise bu ölümün bir ivme, itme ya da atma sonucu meydana gelmiş olabileceği ifade edilmiştir. Bizim aldırdığımız bilimsel mütalaa, savcılık tarafından Ankara’da yaptırılan raporu doğrular niteliktedir. Bu mütalaada, rahmetli Gül Tut’un bir ivme ya da itme ile hatta birden fazla kişinin itmesi ve ivmesi sonucunda hayatını kaybetmiş olabileceğine dair kesin nitelikte bulgular yer almaktadır. Sunulan mütalaa 40 sayfadan oluşmaktadır. Bir örneği bizde bulunmaktadır ve UYAP üzerinden dosyaya yüklenmiştir. Bu hususu kamuoyunun takdirine sunuyoruz. Araştırmalarımız ve çalışmalarımız devam etmektedir. Gelişmeleri kamuoyunun bilgisine sunmaya devam edeceğiz.”
‘TUĞBERK’İN BU OLAYIN İÇİNDE YER ALDIĞINI DÜŞÜNÜYORUZ’
Şarkıcı Güllü‘nün oğlu Tuğberk Yağız Gülter’in de şüpheli olduğunu söyleyen Avukat Sevilay Demirsu, “Dün alınan ifade Tuğberk için müşteki sıfatıyla alınan bir ifadeydi. Ancak bu soruşturma kapsamında son derece deneyimli savcıların görev yaptığını biliyoruz. Daha önce de bazı kişilerden müşteki sıfatıyla ifadeler alınmış, ardından elde edilen diğer delillerle birlikte değerlendirilerek sanık ve şüpheli sıfatına geçildiği görülmüştür. Ceza soruşturmalarında sıfatlar geçişkendir ve delillere göre değişir. Biz, Tuğberk’in bu olayın içinde bir şekilde yer aldığını düşünüyoruz. Bu yönde elimizde bazı deliller bulunmaktadır ve bunları savcılık makamına sunmaya devam ediyoruz. Söz konusu deliller savcılık tarafından incelenecek, doğrulanması halinde Tuğberk’in dosyadaki hukuki konumu değişecektir. Doğrulanmaması halinde ise mevcut konumunu koruyacaktır. Dün alınan ifade sırasında yöneltilen bazı sorular, bizim daha önce defalarca sorduğumuz sorulardır. Bu sorular, yalnızca bir müştekiye yöneltilecek sorular olmanın ötesinde, ek araştırma gerektiren ve kişinin şüpheli olabileceğine dair savcılık makamında bir kanaat oluşmuş olabileceğini göstermektedir. Bu hususlarla ilgili olarak da ayrıca çalışmalar yapılacaktır. Süreç henüz yeni başlamıştır” ifadelerini kullandı.
‘BU ÖLÜMDEN KİM FAYDA SAĞLIYOR?’
Sevilay Demirsu, Gül Tut’un hesabından para çekilip çekilmediği ve Bireysel Emeklilik Sistemi bilgileri hakkında ise şunları söyledi:
“Burada söz konusu olan, Güllü Hanım’ın banka hesabı değil, Bireysel Emeklilik Sigortasıdır. Tarafımıza gelen ihbara göre, söz konusu poliçenin içeriğindeki paraya, rahmetlinin vefatından 4 gün sonra, 1 Ekim tarihinde başvuruda bulunulmuş ve bu paranın çekildiği iddia edilmiştir. Bu paranın yasal mirasçılar tarafından alınmış olması ihtimal dahilindedir. Bunun netleştirilebilmesi için ilgili hesap hareketlerinin incelenmesi gerekmektedir. Biz de poliçenin içeriğine ilişkin tarafımıza iletilen bilgilerin araştırılması talebiyle konuyu zaten savcılık makamına sunduk. Şu aşamada elimizde net bir rakam bilgisi bulunmamaktadır. Ancak şunu ifade edebilirim, poliçe ilk yapıldığında, 2009 yılı itibarıyla aylık prim tutarının, dönemin asgari ücretinin yaklaşık iki katı olduğu anlaşılmaktadır. O dönem asgari ücret yaklaşık 920 lira civarındaydı. Buna göre poliçe yaklaşık aylık yaklaşık 2 bin lira primle başlatılmıştır. Güllü Hanım’ın zaman zaman toplu ödemeler yaptığı ve primleri düzenli olarak ödediği de ifade edilmektedir. Bu nedenle poliçe kapsamında hatırı sayılır bir birikim oluşmuş olabileceğini düşünüyoruz. Elbette bu olayın tek sebebinin maddi çıkar olduğu iddiasında değiliz. Ancak bir cinayet soruşturmasında ilk sorulması gereken sorulardan biri, bu ölümden kimin fayda sağladığıdır. Bizim elimizdeki poliçelere ilişkin bilgilerin doğrulanması halinde, bu ölümden kimin fayda sağladığı hususu da netlik kazanacaktır.”
‘YASAL MİRASÇILARI TUĞYAN VE TUĞBERK’TİR’
Şarkıcı Güllü’nün yasal mirasçılarının çocukları olduğuna dikkat çeken Demirsu, “Yasal mirasçı Tuğyan ve Tuğberk’tir. Sigorta şirketinden, poliçe kapsamındaki paranın çekilmesine ilişkin hareketler getirtilirse, paranın ne kadar olduğu ve kime ödendiği teyit edilebilir hale gelecektir. Kişilerin bilgisi dışında kendilerine bireysel emeklilik yaptırılamaz, mutlaka kişinin imzası gereklidir. Ancak kişilerin bilgisi dışında kendilerine hayat sigortası yaptırılması mümkündür. Mevzuatımız bu şekildedir” dedi.
Haber-Kamera: Memet Can YEŞİLBAŞ Bursa,
??????? Fransız çimento firması Lafarge‘ın “terör örgütünü finanse etmekten” yargılandığı davada sanıkların avukatları, müvekkillerinin “suçsuz olduğunu” savundu.
Tüzel kişi sıfatıyla Lafarge ve 8 kişinin, 2013-2014 döneminde Suriye’deki faaliyetleri kapsamında “terör örgütünü finanse etmekten” yargılandığı dava, Paris Ceza Mahkemesinde devam ediyor.
Bugünkü duruşmada, sanıkların avukatları müvekkillerinin “suçsuz olduğunu” savundu.
Lafarge’ın eski güvenlik personeli sanık Norveçli Jacob Waerness’in avukatı Emmanuel Rosenfeld, müvekkilinin, terör örgütlerinin kontrol noktalarını incelemesi ve firmanın bu örgütlere yaptığı ödemelerdeki düzenlemeler arasında bir bağın olmadığını savunarak, “(Waerness) Teröristlerin finanse edilmesi için asla tavsiye vermedi.” dedi.
Lafarge’ın avukatlarından Christophe İngrain, firmanın hakkındaki suçlamaları ciddiye almadığı görüşüne katılmadığını anlatarak, Lafarge’ın Suriye’de terör örgütlerine finansman sağladığına dair 2016’da Fransız basınında çıkan haberlerin ardından konunun araştırılması için özel bir kuruluştan soruşturma başlatmasını istediğini belirtti.
İngrain, dava kapsamında sanıkların hiçbirinin ideolojik olarak terör örgütlerini desteklediğine dair bir şüphenin bulunmadığını ifade etti.
Lafarge’ın avukatlarından Denis Chemla, firmanın Suriye’deki yan kuruluşu Lafarge Çimento Suriye’nin (LCS) mahkemede yargılanmadığına dikkati çekerek, davaya konu olan terör örgütlerine yapılan ödemelerin ilk sorumlusunun LCS olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Chemla, merkezi firma olan Lafarge’ın terör örgütlerini doğrudan finanse etmediğini dile getirerek, “Bu, dolaylı bir finansmandır.” dedi.
Suriye’de iç savaş sırasında silahlı örgütlere bağlı hammadde tedarikçileri arasında aracı olduğu iddia edilen Suriyeli sanık Amro Talep’in avukatı Joachim Bokobsa, müvekkilinin daha önce Lafarge çalışanlarına iddia ettiğinin aksine bölgedeki terör örgütleriyle iletişimde olmadığını ve o dönem yalan söylemiş olduğunu kaydetti.
Bokobsa, hakime hitaben “Sizlerden bu yalancıya (Talep) inanmanızı isteyeceğim.” diyerek, müvekkilinin bölgedeki iç savaşın bir mağduru olduğunu söyledi.
AA, Lafarge’ın DEAŞ’ı finanse ettiğini kanıtlayan belgeleri yayımlamıştı
Anadolu Ajansı (AA), 7 Eylül 2021’de Fransız şirketi Lafarge’ın, terör örgütü DEAŞ’ı Fransız istihbaratının bilgisi dahilinde finanse ettiğini kanıtlayan belgeleri yayımlamış, bu belgeler dünya genelinde geniş yankı bulmuştu.
Şirket hakkında Haziran 2017’de açılan soruşturma kapsamında Lafarge’ın Yönetim Kurulu Başkanı Bruno Lafont’un da aralarında bulunduğu bazı üst düzey yöneticiler, “teröre finansman sağlamakla” suçlanmıştı.
Soruşturmadan sorumlu 3 sorgu hakimi, 16 Ekim 2024’te Lafarge Grubu ve şirketin 4 eski yöneticisinin, terör örgütünü finanse ettikleri ve DEAŞ dahil terör örgütleri ile her türlü finansal ve ticari ilişkiyi yasaklayan Avrupa Birliği’nin ambargosunu ihlal ettikleri suçlamalarıyla yargılanmalarına karar vermişti.
Alman Basın Konseyi (Deutscher Presserat) Gazze ile ilgili yayınları nedeniyle bazı medya kuruluşlarına kınama cezası verdi.
Konseyden yapılan açıklamaya göre, Bild gazetesinin internet sitesinde yayınlanan ve Gazze’de İsrail tarafından öldürülen Al Jazeera muhabiri Enes eş-Şerif’i konu alan bir haber ele alındı.
Haberde, İsrail ordusuna atıfla Eş-Şerif’in Hamas’a bağlı bir hücrenin lideri olduğu iddia edilmiş ancak bu iddia başlıkta yeterli kanıt sunulmadan gerçek gibi yansıtılmıştı.
Basın Konseyi, bu durumu gazetecilikte özen yükümlülüğünün ciddi ihlali ve kişisel onurun ağır biçimde zedelenmesi olarak değerlendirerek kınama cezası verdi.
Welt gazetesine de Gazze’de yetersiz beslenen çocuklara ait fotoğraflarla ilgili kanıtlanmamış bilgiler nedeniyle kınama cezası verildi.
Almanya’da Bild ve Welt gazeteleri Axel Springer grubu bünyesinde faaliyet gösteriyor.
Konsey, daha önce de Bild’i çok kez kınadı
Gazeteciliğin etik kurallarına uyulup uyulmadığını denetleyen Alman Basın Konseyi’ne göre yayımladığı içeriklerden dolayı en fazla “kınama” alan medya kuruluşları arasında ilk sırada açık ara farkla Bild gazetesi yer alıyor.
Bild’in, kınanma gerekçeleri arasında “sansasyonel habercilik, kişilik haklarının ihlali, doğruluk ilkesinin ihlali, masumiyet karinesinin ihlali, ayrımcı ifade kullanımı ve gerçekliğe aykırılıkla” öne çıkıyor.
Başakşehir‘de iki otomobilin çarpıştığı kazada 1 kişi hayatını kaybetti, 2 kişi ağır yaralandı.
Gazi Mustafa Kemal Bulvarı’ndan Arnavutköy istikametine giden Mehmet İnan (38) idaresindeki 34 SA 8563 plakalı otomobil, sürücüsünün kontrolünden çıkarak refüjü aşıp karşı şeride geçtikten sonra Nazmiye Aksu (42) idaresindeki 34 FNF 109 plakalı otomobille çarpıştı.
Kazada İnan, Aksu ve annesi Ayşe Atiş (76) ağır yaralandı.
İhbar üzerine bölgeye polis ve sağlık ekipleri sevk edildi.
Sağlık ekiplerinin müdahalesinin ardından hastaneye kaldırılan yaralılardan Mehmet İnan, burada yapılan müdahaleye rağmen yaşamını yitirdi.
Diğer sürücü Aksu ile annesi Atiş’in ise hayati tehlikelerinin sürdüğü öğrenildi.
Kazada her iki araçta büyük çapta hasar oluştu.
Kaza nedeniyle bir süre aksayan trafik, araçların kaldırılmasının ardından normale döndü.