DOLAR

40,2607$% 0.13

EURO

46,7252% 0.08

STERLİN

53,9495£% 0.21

GRAM ALTIN

4.319,39%0,53

ONS

3.335,86%0,37

BİST100

10.219,67%-0,06

İmsak Vakti a 02:00
Kayseri PARÇALI AZ BULUTLU 30°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

21 Aralık 2025 Pazar

    DİĞER YAZARLARIMIZ

      Kadın yolcuyla kavga eden otobüs şoförü gözaltına alındı

      Kadın yolcuyla kavga eden otobüs şoförü gözaltına alındı
      0

      BEĞENDİM

      ABONE OL

      ADANA’da yolcusu Dilek O. (51) ile karşılıklı küfürleşip, kavga eden özel halk otobüsü şoförü Kemal C. (38) gözaltına alındı.

      Olay, dün öğle saatlerinde Seyhan ilçesi İnönü Caddesi’nde meydana geldi. Durakta özel halk otobüsüne binen Dilek O., araç uzun süre hareket etmeyince tepki gösterdi. Bunun üzerinde Dilek O. ile şoför Kemal C. arasında tartışma çıktı. Şoför, Dilek O.’dan otobüsten inmesini istedi. Dilek O.’nun küfretmesi üzerine şoför de küfürle karşılık verdi. Dilek O. Kemal C.’ye çantasını fırlattı. Büyüyen tartışma, kısa süre sonra kavgaya dönüştü, taraflar birbirine yumruk ve tokatla vurmaya başladı. Yaşanan arbede, diğer yolcuların araya girmesiyle son buldu. Kavga, yolcular tarafından cep telefonuyla görüntülendi.

      Olayın ardından darp raporu alan Dilek O., polise giderek Kemal C.’den şikayetçi oldu. Seyhan Suç Önleme ve Soruşturma Büro Amirliği ekipleri, Kemal C.’yi gözaltına aldı. Sağlık kontrolünden geçirilen şüpheli emniyete götürüldü.

      Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
      Devamını Oku

      Gümüşhacıköy’de elektrikli bisiklet ve motosiklet semineri düzenlendi

      Gümüşhacıköy’de elektrikli bisiklet ve motosiklet semineri düzenlendi
      0

      BEĞENDİM

      ABONE OL

      Gümüşhacıköy İlçe Jandarma Komutanlığına bağlı trafik ekipleri, köylerde elektrikli bisiklet ve motosiklet kullanımına yönelik bilgilendirme seminerleri yapıldı

      Trafik güvenliğinin artırılması ve kazaların önlenmesi amacıyla gerçekleştirilen seminerlerde, elektrikli bisiklet ve motosikletlerin yasal kullanım şartları, trafik kuralları, hız limitleri ve ehliyet gereklilikleri hakkında bilgi verildi.

      Ekipler, kask başta olmak üzere koruyucu ekipman kullanımının hayati önem taşıdığına dikkati çekerek, kısa mesafelerde dahi kask ve koruyucu donanımın mutlaka kullanılması gerektiğini vurguladı.

      Seminerlerde vatandaşların soruları yanıtlanırken, bilgilendirici broşürler de dağıtıldı. Yetkililer, benzer faaliyetlerin ilçe genelinde sürdürüleceğini bildirdi.

      Kaynak: AA / Murat Demirci – Güncel
      Devamını Oku

      Türk bilim insanları kıyı korozyonu risklerini yapay zekayla belirleyecek

      0

      BEĞENDİM

      ABONE OL

      Türk bilim insanları tarafından yürütülen uluslararası projeyle, dünyadaki kıyı korozyonu riskleri yapay zekayla belirlenip, tehlikelere ve çevrenin kirlenmesine karşı dijital ikizi oluşturulacak.

      İstanbul Üniversitesi (İÜ) ile Düzce Üniversitesi’nde görev yapan bilim insanları, “Avrupa Birliği Sürdürülebilir Mavi Ekonomi Ortaklığı (Sustainable Blue Economy Partnership-SBEP) Programı” tarafından da desteklenen “Sürdürülebilir Mavi Ekonomi için Dijital İkiz Modeliyle Kıyı Korozyon Risk Yönetimi-CORRASBlue Projesi” kapsamında ortak çalıştı.

      Projede, İÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Temel ve Endüstriyel Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esra Sungur’un yürütücülüğünde, Doç. Dr. Duygu Kadaifçiler ile Dr. Öğr. Üyesi Simge Arkan Özdemir araştırmacı olarak görev aldı.

      Toplam 10 ülkeden 20 paydaşın yer aldığı projeyle, kıyı bölgelerinde meydana gelen korozyon süreçleri, biyolojik, fiziksel ve kimyasal faktörlerle değerlendirilerek veri odaklı modelleme, yapay zeka ile dijital ikiz teknolojileri aracılığıyla analiz edilip öngörülebilir hale getirilecek.

      Proje kapsamında mikroorganizmalardan kaynaklanan korozyon süreçlerinin deneysel mikrobiyoloji, elektrokimya ve makine öğrenimi yöntemleriyle analiz yapılması, farklı kıyı tipleri için küresel ölçekte korozyon risk haritaları ve dijital ikizlerin oluşturulması planlanıyor.

      Bu sayede korozyon hızlarının ve uygulanacak önleyici stratejilerin etkinliği önceden tahmin edilebilecek, kıyı altyapılarında sürdürülebilir gelişime katkı sağlanacak, çevresel etkileri azaltacak. Yeni korozyon önleme yaklaşımlarının geliştirilmesinin de önü açılacak.

      Uluslararası sularda kurulacak platformlar aracılığıyla sürekli veri akışı ve ölçümler gerçekleştirilecek. Elde edilecek verilerle, korozyon süreci başlamadan önce müdahaleye imkan tanıyan yapay zeka tabanlı erken uyarı ve risk yönetim teknolojisinin geliştirilmesi amaçlanıyor.

      “Metaller korozyona uğradıkları zaman ağır metal açığa çıkıyor”

      Prof. Dr. Esra Sungur, AA muhabirine, projenin esas temelinde korozyonun önlenmesine yönelik çalışmalar bulunduğunu, bu kapsamda öncelikle risklerin belirlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması gerektiğini söyledi.

      Korozyonun “metalik malzemelerin bozulması ve paslanması” olarak tanımlanabileceğini belirten Sungur, bunun endüstri ve dünya açısından ciddi sorunlara yol açtığını vurguladı.

      Bu maliyetle büyük altyapı yatırımlarının yapılabileceğine dikkati çeken Sungur, İstanbul Havalimanı’nın maliyetinin 11,07 milyar avro olduğunu, korozyonun maliyetiyle yaklaşık 3,5 adet havalimanı yapabileceğini vurguladı.

      Prof. Dr. Sungur, korozyonun çevresel etkilerinin de ağır olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti:

      “Bu projenin de temeli zaten sürdürülebilirlik olduğu için çevre açısından da çok zararlı. Metaller korozyona uğradıkları zaman ağır metal açığa çıkıyor. Bunlar da denizel ortamlarda birikiyor ve sedimentin dinamiğinin bozulmasına ve denizlerde biyolojik süreçlerin ve biyolojik dengenin bozulmasına neden olabiliyor. Biz projede bu sorunları bildiğimiz ve bu alanda da çalıştığımız için uzmanlarla bir araya geldik. Bu projeyi hazırladık. Projemiz, Avrupa Birliği kapsamında desteklenen, çoklu işbirliği olan uluslararası bir projedir. Bütçemiz de 3 milyon avrodur.”

      “Dijital ikizi oluşturulduktan sonra koşulları test edeceğiz”

      Sungur, proje kapsamında farklı denizlerden örnekleme çalışmaları yapacaklarını anlattı.

      Bu kapsamda 3 farklı deniz bölgesi belirlediklerini dile getiren Sungur, “Bu bölgelere metal numuneler yerleştireceğiz. Bu metal numunelerde sensörler bulunacak. Gerçek zamanlı olarak bu sensörlerden veri toplayacağız.” diye konuştu.

      Prof. Dr. Sungur, bu verilerin biyolojik, kimyasal ve fiziksel boyutları kapsadığına işaret ederek, verilerin tek bir dilde standartlaştırılarak birleştirileceğini aktardı.

      Sürecin ardından dijital ikizin oluşturulacağından bahseden Sungur, “Dijital ikizi oluşturulduktan sonra da biz bu koşulları test edeceğiz. Projenin çıktısı olarak, bizim elimizde biyolojik süreçlerin de yer aldığı bütünleşik bir dijital ikiz modeli elde edeceğiz.” ifadelerine yer verdi.

      Prof. Dr. Sungur, sensör teknolojileri sayesinde deniz koşullarının gerçek zamanlı izleneceğini, tüm bileşenleri bir araya getirdiklerinde denizel altyapıları daha dayanıklı, güvenli ve sürdürülebilir kılan yeni bir korozyon yönetim stratejisi geliştireceklerini bildirdi.

      “Riskleri belirleyeceğimiz için buna dair önlemler zamanında alınabilecek”

      Projenin ekonomik ve çevresel katkıları olacağını vurgulayan Sungur, şunları kaydetti:

      “Öncesinde riskleri belirleyeceğimiz için buna dair önlemler zamanında alınabilecek. Önlemlerin önceden alınması oradaki korozyon sürecini geciktirmek ya da engellemek demek. Örneğin, bir petrol boru hattında korozyon meydana geldiğinde boru hattı patlamakta, delinmekte ve petrol denize sızmakta. Bu petrolün denizden eliminasyonu çok uzun süreçler alıyor ve bu da denizel ekosistemi mahvediyor. Bunların hepsinin aslında önüne geçmiş olacağız. Yapay zeka, bütün bu verilerin işlenmesi, birleştirilmesi, bütünleştirilmesi de dahil olmak üzere tüm bu süreçlerde aktif kullanılacak. Yani esas olarak temel bileşeni oluşturmaktadır diyebiliriz.”

      Kaynak: AA / Hikmet Faruk Başer – Güncel
      Devamını Oku

      Bilim dünyası, yapay zekanın çalışma hayatını yeniden şekillendireceğini öngörüyor

      0

      BEĞENDİM

      ABONE OL

      Bilim insanları, çalışma hayatında etkisini hızla hissettiren yapay zeka teknolojilerinin çalışma hayatını yeniden şekillendireceğini ve çalışanlara yeni roller ile sorumluluklar yükleyeceğini öngörüyor.

      Son yıllarda yapay zeka ve robotik teknolojilerde yaşanan gelişmelerin, meslekler ile çalışma hayatı üzerindeki etkisini giderek artırdığı ve gelecekte bazı alanlarda önemli değişimleri beraberinde getirebileceği düşünülüyor.

      Bazı araştırmacılar, otomasyon ve yapay zeka teknolojilerinin etkisiyle birtakım mesleklerin tamamen ortadan kalkabileceğini vurgularken, bazıları mesleklerin görev tanımları ve sorumluluklarının değişeceğini ve çalışanların yeni roller üstleneceğini ifade etti.

      Bu durumun çalışanların farklı alanlarda kendini geliştirebilmesi ve yeni beceriler kazanabilmesi gibi çeşitli fırsatlar doğurabileceğine ancak işsizlik ve gelir adaletsizliği gibi risk ve belirsizliklere de yol açabileceğine işaret etti.

      Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütünün (OECD), “Yapay Zeka ve İş Gücü Piyasası” başlığıyla yayımladığı İstihdam Görünümü 2023 Raporu’nda, en yüksek otomasyon riskinin düşük ve orta vasıflı işlerde olduğu, yüksek beceri gerektiren mesleklerdeki bazı görevlerin de risk altında olduğu belirtildi.

      Çalışanların 5’te 3’ünün gelecek 10 yılda işlerini tamamen yapay zekaya kaptırma konusunda endişeli olduğuna dikkati çekilen raporda, yapay zeka nedeniyle çalışanların kendi sektörlerindeki ücretlerin düşeceğinden de endişe duyduğu kaydedildi.

      Mesleklerin yaklaşık yüzde 22’si değişime uğrayacak

      Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından yayımlanan “2025 Mesleklerin Geleceği” raporunda, dijitalleşme, yapay zeka, bilgi işleme, robotik, otomasyon gibi yeniliklerin bazı mesleklerin hızla büyümesine, bazılarının ise hızla kaybolmasına yol açacağı vurgulandı.

      Küresel ölçekte mesleklerin yaklaşık yüzde 22’sinin değişime uğrayacağına veya tamamen ortadan kalkacağına dikkat çekilen raporda, 2025-2030 döneminde 170 milyon yeni iş sahasının ortaya çıkacağına, yaklaşık 92 milyon işin ise yok olacağına işaret edildi.

      Raporda, bankalardaki gişe görevlileri, müşteri temsilcileri, muhasebeciler, veri giriş memurları ve kasiyerlerin mesleklerinin yapay zeka destekli yazılımlar tarafından yapılacağı, üretim hatlarındaki montaj işçileri, paketleme çalışanları ve depo görevlilerinin işlerinin ise robotik sistemlerce icra edileceği kaydedildi.

      “Bulgular, işlerin ve şirketler içindeki görevlerin yeniden dağıtıldığını gösteriyor”

      Utrecht Üniversitesi Ekonomi Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Ulrich Zierahn-Weilage, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yeni teknolojilerin genellikle tüm meslekleri değil, meslekler içindeki belirli görevleri otomatikleştirdiğine dikkati çekerek, yapay zekada da benzer bir eğilimin söz konusu olacağını belirtti.

      Yapay zekanın meslek içeriklerini yeniden yapılandıracağına işaret eden Zierahn-Weilage, “Son otomasyon dalgaları ve yapay zekanın erken dönem kullanımına ilişkin bulgular, işlerin ve şirketler içindeki görevlerin yeniden dağıtıldığını gösteriyor. Rutin ve kodlanabilir faaliyetler, yerini başka faaliyetlere bırakırken, rutin olmayan, analitik ve kişilerarası görevler artıyor.” ifadesini kullandı.

      Zierahn-Weilage, özellikle Büyük Dil Modelleri’nin (LLM) çeşitli sektörlerde geniş şekilde uygulanabildiğine değinerek, “Bunun çalışanlar için ‘iyi’ mi yoksa ‘kötü’ mü olacağını tahmin etmek çok zor ve bu, büyük ölçüde çalışanların görevlerini ve becerilerini değişen taleplere göre uyarlama becerilerine bağlı.” dedi.

      Mesleklerin geniş bir görevler kümesi olduğuna ve bunların yalnızca bir kısmının yapay zeka aracılığıyla otomatikleştirilebileceğine işaret eden Zierahn-Weilage, işin temel becerilere dayanan kısmının söz konusu teknolojiler tarafından yapılmasının olumsuz sonuçları olabileceğini ancak tam tersi zorlu görevleri otomatikleştirerek kişinin üretkenliğini de artırabileceğini belirtti.

      Zierahn-Weilage, sonuç olarak teknolojilerin genellikle işlerin tamamını değil ancak belirli görevleri otomatikleştirdiğini belirterek, “Yapay zekanın mesleklerin tamamını ortadan kaldırması olası değil. Bunun yerine çalışma şeklimizi yeniden şekillendirir. İşin bazı kısımları yapay zeka tarafından yapılırken, çalışanlar kalan görevlere odaklanabilir.” değerlendirmesinde bulundu.

      Yapay zekanın hukuk meslekleri üzerindeki etkisi

      Essex Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Giulia Gentile de AA muhabirine, yapay zekanın, hukuk sektöründe meydana getireceği değişikliklere ilişkin açıklamalarda bulundu.

      Otomasyonun avukatlar ile hakimlerin çalışma hızını artırdığını ve tekrarlayan görevleri üstlendiğini belirten Gentile, sektörün yapay zeka odaklı hale geldiğine dikkati çekti.

      Avukatların bu tür teknolojilere giderek daha fazla aşina hale geldiğini vurgulayan Gentile, yapay zeka ve hukuk alanına ilişkin disiplinler arası derslerin arttığını, bu derslerin yeni nesil avukatlara, geleneksel anlamda hukuk meslekleriyle özdeşleştirilmeyen bir dizi yetkinlik ve beceri kazandırdığını dile getirdi.

      Gentile, “Hukuk sektörü açısından bakıldığında; yapay zeka, veri bilimi alanında disiplinler arası geçmişe sahip olan ve bu teknolojiyi yönetebilecek avukatlar gibi yeni iş alanları ortaya çıkaracak. Aynı zamanda iş kayıplarına da yol açacak. İş piyasasında yeni işe alımların önündeki engellerle ilgili raporlar şimdiden ortaya çıkmaya başladı.” ifadelerini kullandı.

      Kaynak: AA / Aybüke İnal Kamacı – Güncel
      Devamını Oku

      DOSYA HABER/AVRUPA’NIN ZİRVESİ ALPLER – Avrupa’nın “su kuleleri” olan Alpler’de buzulların erimesi Rhone Nehri’ni tehlikeye atabilir

      0

      BEĞENDİM

      ABONE OL

      Fransız araştırma direktörü Ludovic Ravanel, Avrupa’nın “su kulelerini” oluşturan Alpler’de buzulların erimesinin, Fransa‘nın en büyük nehirlerinden Rhone’da neredeyse su kalmamasına yol açabileceğini belirtti.

      Anadolu Ajansının (AA), küresel ısınma ve Alp Dağları’na etkilerine ilişkin hazırladığı “Avrupa’nın Zirvesi Alpler” başlıklı dosya haberin üçüncü bölümünde, iklim değişikliği nedeniyle yüzyılın sonunda buzullarını kaybetme riskiyle karşı karşıya olan Alpler’in, Avrupa kıtasının su kaynağı bakımından önemi ele alındı.

      İklim krizine karşı yüksek dağlık alanların nasıl değişime uğradığına ilişkin çalışmalar yürüten Ravanel, Savoie Mont Blanc Üniversitesi ve Fransa Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezinin (CNRS) ortak araştırma laboratuvarı Dağ Ortamları, Dinamikleri ve Bölgeleri (EDYTEM) bünyesinde Araştırma Direktörü olarak görev alıyor.

      Ravanel, iklim krizi nedeniyle gelecekte Alpler’in çevresinde ortaya çıkabilecek su sıkıntılarını AA muhabirine anlattı.

      Dağcıların tırmandığı donmuş toprakların (permafrost) durumunun kötüleştiğine işaret eden Ravanel, bu durumun dağcılar açısından güvenlik sorunlarına yol açtığını belirtti.

      Ravanel, bunun halk ve binalar için de risk teşkil ettiğini vurgulayarak, mayısta kaya ve buzul çökmesi sonucu İsviçre’nin Blatten köyünün harap olduğunu hatırlattı.

      “Buzullar genel olarak 1,5 asra aşkın süredir geriliyor”

      “İklim krizi, özellikle vadilerin buzullarında görülüyor.” diyen Ravanel, iklim değişikliğinin izlerinin Fransız Alpler’indeki Bossons gibi farklı buzullarda son derece belirgin olduğunu dile getirdi.

      Ravanel, turistlerin Fransız Alpleri bölgesinde turistik Montenvers alanına geldiklerinde, buzulların kalınlığını ve uzunluğunu görünce şaşırdığını aktararak, şöyle devam etti:

      “Buzullar genel olarak 1,5 asra aşkın süredir geriliyor ancak 70-80’li yıllarda karlı kışlar ve son derece serin yazlar sayesinde biraz hacim kazanmıştı. Bu da onların 1980’li yıllarda küçük bir zirveye ulaşmalarını sağladı. 1990’lı yıllardan itibaren ise olaylar hızlandı.”

      Ravanel, 2003, 2015 ve 2022-2023 yıllarında çok sıcak havaların yaşandığına değinerek, “Yalnızca 2022 yazında Alpler toplam hacminin yüzde 6’sını kaybetti.” dedi.

      “Alpler’i Avrupa’nın su kuleleri olarak düşünebiliriz”

      Buzulların giderek daha hızlı eridiğine dikkati çeken Ravanel, “2000’li yılların başından bu yana Alpler’in buzulları hacimlerinin yüzde 40’ını kaybetti. Bu, son derece büyük bir kayıp. Bu sayılar, 21. yüzyılın sonunda Alpler’de artık hiç buz kalmayabileceğini anlamamızı sağlıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

      Ravanel, bu durumun çeşitli etkiler doğuracağını belirterek, “Bunların ilki ve en önemlisi, buzulların su kulesi görevi görmesidir. Alpler’i ‘Avrupa’nın su kuleleri’ olarak düşünebiliriz. Bu su, özellikle yaz aylarında vadilere su sağlıyor.” diye konuştu.

      Fransız Alpler’indeki “Mer de Glace” adlı buzulun, Aveyron Çayı için, onun da Arve Nehri için su kaynağı olduğunu anlatan Ravanel, “Arve (Nehri), yazın Rhone’un en büyük katkı sağlayıcılarından biri. Bu nedenle eğer artık buzullar olmazsa, Rhone Nehri’nde neredeyse hiç su kalmaz.” ifadesini kullandı.

      Ravanel, tüm bunların içme suyu, hidroelektrik üretimi ve nükleer santrallerin soğutulması üzerinde etkisi olduğunun altını çizerek, “Fransa’da çoğunlukla bu santrallere bağımlıyız. Oysa bu santrallerin soğutulması gerekiyor. Eğer soğuk su olmazsa, bazı reaktörleri durdurmalıyız. Bu, sıcak hava dönemlerinde giderek yaşanan bir durum haline geldi.” şeklinde konuştu.

      Gelecek yıllarda Alpler’deki buzulların durumuna göre bölgede su barajlarının inşa edilmesi gerekebileceğini belirten Ravanel, “Dünya nüfusunun büyük bir kısmı, dağlardaki buzulların suyuna doğrudan bağlı.” dedi.

      Kaynak: AA / Esra Taşkın – Güncel
      Devamını Oku