42,8230$% 0
50,5117€% 0.12
57,8617£% 0.15
6.116,16%0,12
4.443,08%0,11
11.311,06%-0,27
02:00
23 Aralık 2025 Salı

WENCHANG, 21 Aralık (Xinhua) — Çin, ülkenin güneyindeki Hainan eyaletindeki Wenchang Uzay Aracı Fırlatma Alanı’ndan uzaya yeni bir iletişim teknolojisi test uydusu fırlattı.
Cumartesi günü Beijing saatiyle 20.30’da Uzun Yürüyüş-5 taşıyıcı roketiyle fırlatılan uydu, önceden belirlenen yörüngeye başarıyla yerleştirildi.
Uydu, temel olarak çok bantlı ve yüksek hızlı iletişim teknolojisi doğrulama testleri gerçekleştirmek için kullanılacak.
Bu, Uzun Yürüyüş taşıyıcı roket serisinin 618’inci görevi oldu.

BİRLEŞİK Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dabi’de gaz gemisinde dördüncü kaptan olarak görev yapan Ali Yol (24), yaklaşık 2 ay önce gemiden denize düşen demirin internet kablolarına zarar verdiği iddiasıyla tutuklandı. Cezaevine gönderilen Yol’un suçsuz yere hapiste olduğunu ve bir an önce serbest bırakılmasını isteyen ailesi, yetkililerden yardım istedi.
Samandağlı denizci Ali Yol’un dördüncü kaptan olarak görev yaptığı geminin iddiaya göre 2 ay önce Kızıldeniz geçişi sırasında demiri kazara düştü. Bir süre sonra durumu fark eden mürettebat, geri dönerek demiri aldı. Ancak düşen demirin Abu Dabi’de deniz altından geçen internet kablolarına zarar verdiği öne sürüldü. Olayın ardından gemi kaptanı ile birlikte dördüncü kaptan olarak görev yapan Ali Yol gözaltına alınıp, tutuklandı. Başlangıçta kısa sürede serbest bırakılacakları belirtilmesine rağmen, aradan geçen zamana karşın herhangi bir somut gelişme yaşanmadı.
‘ARTIK SESİMİZİN DUYULMASINI İSTİYORUZ’
Ali Yol’un kardeşi Selim Yol, ağabeyinin serbest bırakılması için ilgili kurumlara başvuruda bulunduklarını ancak başarılı olamadıklarını söyleyerek, “Ağabeyime yaklaşık bir ay sonra yalnızca bir kez telefon hakkı verilmiştir. Ondan önce ise içeride bulunan bir kişinin telefon hakkını rica ederek kullanması sayesinde bize ulaşabilmiştir. Ağabeyim astım hastasıdır. Bu süre zarfında 20–25 kilo verdiğini, yemek yiyemediğini ve artık uyuyamadığını söylemektedir. Gözaltına alındığında yalnızca üzerindeki kıyafetlerle alınmış, bugüne kadar üstünü değiştirebileceği bir kıyafet, duş alabileceği imkan ya da üstünü örtecek bir örtü verilmemiştir. Bulunduğu ortamın çok soğuk olduğunu ve artık durumunun çok kötü olduğunu ifade etmektedir. Vücut direncinin düşmesinden ve kendisine bir şey olmasından ciddi şekilde endişe ediyoruz. Başvurduğumuz hiçbir yerden hala net bir sonuç alamıyoruz. Sürekli ‘Bugün- yarın serbest bırakılacak’ denmesine rağmen somut bir gelişme yaşanmıyor. Bizim tek talebimiz; soruşturma tamamlanana kadar ağabeyimin gemiye geri bırakılması ya da Türkiye’ye dönmesine izin verilmesidir. Allah korusun, başına kötü bir şey gelmesinden korkuyoruz. Artık sesimizin duyulmasını istiyoruz” dedi.
‘MADDİ OLARAK DA TÜKENMİŞ DURUMDAYIZ’
Yol’un annesi Yıldız Yol ise “Çocuğum 2 aydır hasta ve artık dayanacak gücü kalmadı. Bunalıma girdi. ‘Anne, ne olur beni buradan çıkarın’ diye yalvarıyor. Elimizden hiçbir şey gelmiyor. Burada ilgilenen, destek olan herkesten Allah razı olsun. Herkes elinden geleni yaptı, yardımcı oldu. Ancak oradan hiçbir şekilde bir şey yapamıyoruz, elimiz uzanmıyor. Bu şekilde çocuğum hala çıkarılamadı. Artık orada boğuluyor. Lütfen sesimizi duysunlar. Tek isteği, ‘Beni bari yemeğe çıkarın, nefes alayım’ demek oldu; bunu bile yaptıramadık. İki aydır şirketinden tek kuruş para gelmedi. Orada ne yaşandığını bilmiyoruz. Yanına gidecek gücümüz de yok, yapabileceğimiz hiçbir şey kalmadı. Maddi olarak da tükenmiş durumdayız. Tek ricam, oğlumun oradan çıkarılmasıdır. Yetkili kurumların elinden ne geliyorsa yapmasını istiyorum. Başka hiçbir şey istemiyorum. Oğlumu sağ salim geri getirin. Çok çaresiz durumdayız” diye konuştu.

BURSA kent merkezi, İznik ilçesi ve İstanbul’da yaşayan 13 kadın, tersine göç ile doğup büyüdükleri İznik ilçesine bağlı 850 rakımlı kırsal Candarlı Mahallesi’ne yerleşerek burada yaşayan 4 kadını da yanlarına alıp, yaban mersini yetiştiriciliğine başladı. Bursa Büyükşehir Belediyesi Tarım A.Ş., Orman ve Köy İşleri Dairesi Başkanlığı’ndan destek alan kadınlar, beklediklerinden daha fazla yaban mersini yetiştirince mahallelerin kaderini değiştirdi. Kurdukları Candarlı Kadınları Yaban Mersini Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ile mahallelerinde üretilen yaban mersinini, çevre il ve ilçelere satan kadınlar, sezonda 500 bin TL’ye kadar kazanç elde ederek aile bütçelerine katkı sağlıyorlar.
İznik ilçesinde 850 rakımda bulunan kırsal Candarlı Mahallesi’nde yaban mersini üretiminin geçmişi yaklaşık 20 yıl öncesine dayanıyor. Mahalleye gelen bir üreticinin yanında işçi olarak çalışan mahalleli, 10 yıl önce köy muhtarının yaban mersini ekimine başlamasıyla, kendi üretim süreçlerine adım attı. Bursa, İznik ilçesi ve İstanbul’da yaşayan 13 kadın, muhtarlarının da desteğiyle, tersine göç ile doğup büyüdükleri Candarlı Mahallesi’ne yerleşerek burada yaşayan 4 kadını da yanlarına alıp, 4 yıl önce yaban mersini yetiştiriciliğine başladı. Orman ve Köy İşleri Dairesi Başkanlığı (ORKÖY) ve Bursa Büyükşehir Belediyesi Tarım A.Ş.’den de destek alan kadın üreticiler, 17 ortakla Candarlı Kadınları Yaban Mersini Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’ni kurdu. Kurdukları kooperatifle mahallerinde üretilen yaban mersinini, çevre il ve ilçelere satan kadınlar, sezonda 500 bin TL’ye kadar kazanç elde ederek aile bütçelerine katkı sağlıyorlar.
İŞÇİYKEN ÜRETİCİ OLDULAR
‘ELDE ETTİKLERİ KAZANÇLA ÇOCUKLARINI OKUTUYORLAR’
Yaban mersini üretiminin ilk aşamalarında bilgisiz olduklarını ve zorlandıklarını ifade eden Hülya Can, işçilikten üreticiliğe giden süreci şu sözlerle anlattı:
“İlk başlarda çok zorlandık. Fidanlarımızda kurumlar oldu. Budamasını veya çoğu şeyi beceremedik. Şu anda artık tecrübe kazandık ve bilinçli olarak üretim yapıyoruz. Hatta organik tarım eğitimleri almaya da başladık. Kooperatifimizi kurunca tüzel kişilik kazandık ve tanınmaya da başlandık. Bursa ve Türkiye’nin her yerinden tanınmaya ve talep görmeye başladık. Pazarımız büyüdü. Tersine göç edenlerdeniz. Yaban mersini yetiştirmek için kentten kırsal mahallemize geri döndük. Artık yaban mersini yetiştiriciliği bizim gelirimiz oldu. Kış aylarında don olayı yaşanınca traktör ve ATV’mize binerek tarlalarımıza gidip, ateş yakarak ürünün zarar görmesini önlüyoruz. Sezon sonunda ciddi soğuk olmadıktan sonra şehirdeki evlerimize de gidiyoruz. Kadınlar, buradan elde ettikleri kazançlar ile ayaklarının üzerinde durup, çocuklarını okutuyorlar.”
‘KADINLAR ANAÇLIK DUYGUSUYLA ÜRÜNLERE GÖZLERİ GİBİ BAKTI’
Yaban mersini yetiştiriciliğinin emek ve sabır istediğini söyleyen kooperatif üyesi, biyokimyager Selin Güler (25), “Kadınlarımız ürün yetiştirdi ve büyüttü ancak sorunlarla karşılaştık. ‘Biz gençler olarak sizin arkanızdayız’ diyerek her zaman ailemizin yanında durduk. Yazın tarlada çalıştık, kışın okullara gittik. Ürünü topladık, bir araya geldik ve bu şekilde tanıtımını yaptık. Şu anda ailemizle birlikte, 17 kadından oluşan ekibimizle, köyümüzde yeni girişim kapıları açıyoruz. Kışın ‘don’ olayları bizi çok zorluyor. İlk başta mesleki bilgim olduğu için bunun sadece ateş yakılarak geçecek bir süreç olduğunu düşündüm ve bunu söyledim. Ancak bir yıl sonra bizzat gelme ve görme şansım oldu, ne kadar zor bir iş olduğunu o zaman anladım. Kadınlar bir noktadan sonra bu işe duygusal olarak bağlandılar. Anaçlık duygusu kadınların içinde olduğu için, ürünlerine gözleri gibi bakmak istediler. Bu süreçte geceleri neredeyse hiç uyumadılar. İki saatte bir dışarı çıktılar, yarım saat sobanın başında durdular, etrafa sıçrama olmasın diye nöbet tuttular. Sis bulutunu dağıtmak için tarlada sürekli çalışmak zorunda kaldılar” ifadelerini kullandı.
‘İŞİ ÖĞRENMEMİZ İSTENMEDİ’
Mahallelinin yaban mersini üretimine destek olan ve öncülük eden Candarlı Mahallesi Muhtarı Ömer Yavuz ise “Burada kadınlarımız sayesinde üretim yapıyoruz. Onlara yardımcı oluyor, önayak oluyoruz. Şu anda organik tarıma yönelmeye çalışıyoruz ve bu doğrultuda çalışmalarımız var. Bu şekilde devam ediyoruz. Yaban mersini hikayesi bizim için ormanla başladı. Ormanlarımızda bunun yabani türü zaten vardı. Daha sonra sağdan soldan yetiştiriciliğinin nasıl yapıldığını duyduk. Yaklaşık 20 sene önce bu işe başlanmıştı ama bize pek gösterilmedi, ulaşmamız istenmedi. Biz de o dönem mücadele ettik. Fiyatlar çok yüksekti, ürün dışarıdan geliyordu ve bizim maddi durumumuz da yeterli değildi. Orman Genel Müdürlüğü ve Bölge Müdürlüğümüzün vasıtasıyla yetkililerle tanıştık. Kırsal Kalkınma ve Orman Genel Müdürlüğü’nden gerekli izinler alındı ve bu şekilde temin sağladık. Daha sonra Büyükşehir Belediyesi de kırsal kalkınma kapsamında destek verdi. Bu şekilde yolumuza devam ettik” diye konuştu.
‘GENÇLER BİLE KÖYE DÖNÜŞ YAPIYOR’
BURSA kent merkezi, İznik ilçesi ve İstanbul’da yaşayan 13 kadın, tersine göç ile doğup büyüdükleri İznik ilçesine bağlı 850 rakımlı kırsal Candarlı Mahallesi’ne yerleşerek burada yaşayan 4 kadını da yanlarına alıp, yaban mersini yetiştiriciliğine başladı. Bursa Büyükşehir Belediyesi Tarım A.Ş., Orman ve Köy İşleri Dairesi Başkanlığı’ndan destek alan kadınlar, beklediklerinden daha fazla yaban mersini yetiştirince mahallelerin kaderini değiştirdiler. Kurdukları Candarlı Kadınları Yaban Mersini Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ile mahallelerinde üretilen yaban mersinini, çevre il ve ilçelere satan kadınlar, sezonda 500 bin TL’ye kadar kazanç elde ederek aile bütçelerine katkı sağlıyorlar.
İznik ilçesinde 850 rakımda bulunan kırsal Candarlı Mahallesi’nde yaban mersini üretiminin geçmişi yaklaşık 20 yıl öncesine dayanıyor. Mahalleye gelen bir üreticinin yanında işçi olarak çalışan mahalleli, 10 yıl önce köy muhtarının yaban mersini ekimine başlamasıyla, kendi üretim süreçlerine adım attı. Bursa, İznik ilçesi ve İstanbul’da yaşayan 13 kadın, muhtarlarının da desteğiyle, tersine göç ile doğup büyüdükleri Candarlı Mahallesi’ne yerleşerek burada yaşayan 4 kadını da yanlarına alıp, 4 yıl önce yaban mersini yetiştiriciliğine başladı. Orman ve Köy İşleri Dairesi Başkanlığı (ORKÖY) ve Bursa Büyükşehir Belediyesi Tarım A.Ş.’den de destek alan kadın üreticiler, 17 ortakla Candarlı Kadınları Yaban Mersini Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’ni kurdu. Kurdukları kooperatifle mahallerinde üretilen yaban mersinini, çevre il ve ilçelere satan kadınlar, sezonda 500 bin TL’ye kadar kazanç elde ederek aile bütçelerine katkı sağlıyorlar.
İŞÇİYKEN ÜRETİCİ OLDULAR
‘ELDE ETTİKLERİ KAZANÇLA ÇOCUKLARINI OKUTUYORLAR’
Yaban mersini üretiminin ilk aşamalarında bilgisiz olduklarını ve zorlandıklarını ifade eden Hülya Can, işçilikten üreticiliğe giden süreci şu sözlerle anlattı:
“İlk başlarda çok zorlandık. Fidanlarımızda kurumlar oldu. Budamasını veya çoğu şeyi beceremedik. Şu anda artık tecrübe kazandık ve bilinçli olarak üretim yapıyoruz. Hatta organik tarım eğitimleri almaya da başladık. Kooperatifimizi kurunca tüzel kişilik kazandık ve tanınmaya da başlandık. Bursa ve Türkiye’nin her yerinden tanınmaya ve talep görmeye başladık. Pazarımız büyüdü. Tersine göç edenlerdeniz. Yaban mersini yetiştirmek için kentten kırsal mahallemize geri döndük. Artık yaban mersini yetiştiriciliği bizim gelirimiz oldu. Kış aylarında don olayı yaşanınca traktör ve ATV’mize binerek tarlalarımıza gidip, ateş yakarak ürünün zarar görmesini önlüyoruz. Sezon sonunda ciddi soğuk olmadıktan sonra şehirdeki evlerimize de gidiyoruz. Kadınlar, buradan elde ettikleri kazançlar ile ayaklarının üzerinde durup, çocuklarını okutuyorlar.”
‘KADINLAR ANAÇLIK DUYGUSUYLA ÜRÜNLERE GÖZLERİ GİBİ BAKTI’
Yaban mersini yetiştiriciliğinin emek ve sabır istediğini söyleyen kooperatif üyesi, biyokimyager Selin Güler (25), “Kadınlarımız ürün yetiştirdi ve büyüttü ancak sorunlarla karşılaştık. ‘Biz gençler olarak sizin arkanızdayız’ diyerek her zaman ailemizin yanında durduk. Yazın tarlada çalıştık, kışın okullara gittik. Ürünü topladık, bir araya geldik ve bu şekilde tanıtımını yaptık. Şu anda ailemizle birlikte, 17 kadından oluşan ekibimizle, köyümüzde yeni girişim kapıları açıyoruz. Kışın ‘don’ olayları bizi çok zorluyor. İlk başta mesleki bilgim olduğu için bunun sadece ateş yakılarak geçecek bir süreç olduğunu düşündüm ve bunu söyledim. Ancak bir yıl sonra bizzat gelme ve görme şansım oldu, ne kadar zor bir iş olduğunu o zaman anladım. Kadınlar bir noktadan sonra bu işe duygusal olarak bağlandılar. Anaçlık duygusu kadınların içinde olduğu için, ürünlerine gözleri gibi bakmak istediler. Bu süreçte geceleri neredeyse hiç uyumadılar. İki saatte bir dışarı çıktılar, yarım saat sobanın başında durdular, etrafa sıçrama olmasın diye nöbet tuttular. Sis bulutunu dağıtmak için tarlada sürekli çalışmak zorunda kaldılar” ifadelerini kullandı.
‘İŞİ ÖĞRENMEMİZ İSTENMEDİ’
Mahallelinin yaban mersini üretimine destek olan ve öncülük eden Candarlı Mahallesi Muhtarı Ömer Yavuz ise “Burada kadınlarımız sayesinde üretim yapıyoruz. Onlara yardımcı oluyor, önayak oluyoruz. Şu anda organik tarıma yönelmeye çalışıyoruz ve bu doğrultuda çalışmalarımız var. Bu şekilde devam ediyoruz. Yaban mersini hikayesi bizim için ormanla başladı. Ormanlarımızda bunun yabani türü zaten vardı. Daha sonra sağdan soldan yetiştiriciliğinin nasıl yapıldığını duyduk. Yaklaşık 20 sene önce bu işe başlanmıştı ama bize pek gösterilmedi, ulaşmamız istenmedi. Biz de o dönem mücadele ettik. Fiyatlar çok yüksekti, ürün dışarıdan geliyordu ve bizim maddi durumumuz da yeterli değildi. Orman Genel Müdürlüğü ve Bölge Müdürlüğümüzün vasıtasıyla yetkililerle tanıştık. Kırsal Kalkınma ve Orman Genel Müdürlüğü’nden gerekli izinler alındı ve bu şekilde temin sağladık. Daha sonra Büyükşehir Belediyesi de kırsal kalkınma kapsamında destek verdi. Bu şekilde yolumuza devam ettik” diye konuştu.
‘GENÇLER BİLE KÖYE DÖNÜŞ YAPIYOR’

IĞDIR Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Songül Gürel’in koordinatörlüğünde Kastamonu Üniversitesi, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi ve Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. (Şeker Enstitüsü) uzmanları, Ege Bölgesi’ndeki yabani pancarları inceleyecek. AB tarafından desteklenen proje kapsamında, yabani pancarların fizyolojik ve besin içerikleri araştırılacak.
Iğdır Üniversitesi Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Songül Gürel’in yürütücülüğünde hazırlanan ‘Yabani Pancarın da Aralarında Bulunduğu Yenilebilir Halofit Bitkilerin Genetik, Fizyolojik ve Besin İçeriklerinin Bilimsel Olarak İncelenmesi’ projesi AB tarafından desteklenmeye hak kazandı. İklim değişikliğine karşı tarımsal üretimde dayanıklılığın artırılması, biyoçeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir su yönetimi uygulamalarının geliştirilmesinin hedeflendiği 17 milyon lira bütçeli projede, Iğdır Üniversitesi ile birlikte Kastamonu Üniversitesi, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi ile Şeker Enstitüsü uzmanları yer alıyor.
‘KURAKLIĞA DAYANIKLI BİTKİLER GELİŞTİRMEK ZORUNDAYIZ’
Projenin yürütücüsü Prof. Dr. Songül Gürel, küresel ısınmaya bağlı olarak artan kuraklık ve toprak tuzluluğunun tarım için ciddi bir tehdit oluşturduğunu söyledi. Şekerin, dünyada şeker kamışı ve şeker pancarından üretilirken, Türkiye’de tamamın şeker pancarından elde edildiğini belirten Gürel, “Son zamanlarda görülen küresel ısınma iklim değişikliği sebebiyle kuraklık meydana gelmekte ve su sıkıntısı yaşanmaktadır. Kuraklığa ve tuzlulaşmaya dayanıklı bitkiler geliştirmek ve üretmek zorundayız. Projemizde, Ege Bölgesi’nde doğal olarak yetişen yabani pancarların laboratuvar ve arazi çalışmalarıyla genetik özellikleri belirlenecek. Yani kuraklığa ve tuzluluğa dayanıklılığı incelenecek ayrıca fizyolojik olarak özellikleri ile besin içerikleri de tespit edilecek” dedi.
‘İNSAN BESLENMESİNDE KULLANILIYOR’
Prof. Dr. Gürel, “Biliyoruz ki bu yabani pancarlar insan beslenmesinde de kullanılıyor. Bu amaçla yetiştirme süresi boyunca daha az suya ihtiyaç duyan şeker pancarı çeşitlerini geliştirmemiz gerekiyor. Bitkilerdeki dayanıklılık özelliği yabani akrabalarında daha fazla. Bu nedenle biz Ege Bölgesi’nde doğal olarak yetişen yabani pancarları tarayarak kuraklığa dayanıklı olanları belirleyeceğiz, daha sonra bunları ıslah çalışmalarında kullanarak kuraklığa ve tuzluluğa dayanıklı şeker pancarı çeşitleri geliştirmeyi hedefliyoruz” diye konuştu.

Kırklareli Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri tarafından gerçekleştirilen denetimlerde, taksilerin araç uygunluk ve çalışma izin belgeleri kontrol edildi.
Taksi ve Taksi Durakları Hizmet Yönetmeliği hükümlerine uygun olduğu belirlenen araçlara uygunluk belgesi düzenlendi.
Denetimler kapsamında ayrıca araçlarda yolcu güvenliğine yönelik alınan önlemler de incelendi.