34,1929$% -0.28
36,7602€% -1.95
44,1742£% -1.36
2.926,13%-3,21
2.659,52%-3,03
8.862,32%2,83
BHA DIŞ HABERLER
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg görev süresinin sona ermesi dolayısıyla Belçika’da düzenlenen veda programında önemli açıklamalarda bulundu…
German Marshall Fund (GMF) tarafından tertiplenen programda konuşma yapan Stoltenberg, görev süresi boyunca NATO’nun her zamankinden daha güçlü ve önemli hale geldiğini söyledi. Stoltenberg, “2014 yılında Genel Sekreter olarak vazifeye başladığımdan bu yana dünya derin değişiklikler yaşadı. Rusya’nın Kırım’ı hukuksuz bir şekilde ilhakına, DEAŞ’ın yükselişine, Rusya’nın Ukrayna’daki tam ölçekli işgaline, Çin’in artan rekabetçiliğine, Covid pandemisine, sofistike siber saldırılara ve iklim değişikliğinin güvenliğimiz üzerindeki artan tesirine şahit olduk. Liste bu şekilde uzayıp gidiyor. Genel Sekreter olarak görev yaptığım süre boyunca NATO’nun önemi sorgulandı. İttifakın bölünmüş, modası geçmiş ve beyin ölümü gerçekleşmiş olduğu iddia edildi. Fakat gerçek şu ki, NATO güçlü, birleşik ve her zamankinden daha önemli bir durumda” dedi.
NATO’nun 10 yıl içerisinde büyük bir değişim yaşadığına ve artık doğu kanadında binlerce NATO askeri bulunduğuna, Karadağ, Kuzey Makedonya, Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katıldığına ve Ukrayna’nın NATO’ya daha önce hiç olmadığı kadar yaklaştığına dikkat çeken Stoltenberg, “NATO Genel Sekreteri olarak hizmet etmiş olmaktan gurur duyuyorum. Bu İttifakı, tarihi açıdan belirleyici olan 10 yıl boyunca yönlendirmiş olmaktan mutluluk duyuyorum” şeklinde konuştu.
NATO’daki tecrübesi çerçevesinde ittifakın gelecekteki başarısının anahtarı olacağına inandığı 5 ders bulunduğunu ifade eden Stoltenberg, bunlardan ilkini barış için bedel ödemeye istekli olunması gerektiği olarak tanımladı.
İkinci dersin özgürlüğün serbest ticaretten daha önemli olduğunu vurgulayan Stoltenberg, “Çok da uzun olmayan bir zaman önce birçok müttefik, Rusya’dan gaz almanın tamamen ticari bir mesele olduğuna inanıyordu. Bu yanlıştı. Rusya, gazı bir silah olarak kullanarak bizi baskı altına almaya ve Ukrayna’yı desteklememizi engellemeye çalıştı. Aynı hatayı Çin ile yapmamamız gerekiyor” dedi.
Üçüncü dersin askeri gücün diyalog için bir ön şart olması olduğunu kaydeden Stoltenberg, “Diyalog, sadece arkanızda güçlü bir savunma kapasiteniz varsa işe yarar. Bu, Ukrayna örneğinde net bir şekilde ortaya konulmuştur” ifadelerini kullandı.
Ukrayna istikrarlı olmadığı sürece Avrupa’da sürdürülebilir bir güvenlik tesis edilemeyeceğini vurgulayan Stoltenberg, “Aynı şekilde Ukrayna, NATO üyesi olmadığı sürece, Ukrayna’da kalıcı bir güvenlikten de bahsedilemez. NATO’nun kapısı açık. Ukrayna NATO’ya katılacak” diye konuştu.
Dördüncü dersin askeri gücün sınırlarının olduğu olarak vurgulayan Stoltenberg, “Bunu Afganistan’da net bir şekilde gördük. 11 Eylül terör saldırılarının ardından Afganistan’a girilmesi doğruydu. Askeri müdahalemiz BM’nin verdiği net yetkiye dayanıyordu. Müdahale, ittifak genelinde geniş siyasi destek aldı. El Kaide’yi zayıflattık ve Afganistan’ın uluslararası teröristler için güvenli bir sığınak olmasını engelledik. Yani, misyonumuz boşuna değildi” dedi.
Diğer yandan Afganistan’daki misyonun fazla uzadığını ifade eden Stoltenberg, “2014 yılında NATO’ya katıldığımda plan, oradaki askeri varlığımızı birkaç yıl içerisinde sonlandırmak ve siyasi bir ortaklığa dönüşümü sağlamaktı. Fakat 7 yıl sonrasında halen binlerce askerle oradaydık. Terörle mücadele odaklı bir operasyon olarak başlayan misyon, büyük çaplı bir ulus inşa etme misyonuna dönüştü” diye konuştu.
Misyonun genişlemesinin bedelinin görüldüğünü vurgulayan Stoltenberg, “20 sene sonra, savaşı halen kazanıyor değildik. Taliban ilerleme kaydediyordu ve biz ayrıldığımızda sorumluluğu üstlenecek birleşik bir Afgan otoritesi mevcut değildi. Afganistan hükümeti ve güvenlik güçlerinin bu kadar hızlı çökmesi, ayrılmanın doğru karar olduğunu gösterdi” dedi.
Beşinci ve en önemli dersin Avrupa ve Kuzey Amerika arasındaki bağın asla garanti görülmemesi gerektiği olduğunu ifade eden Stoltenberg, “NATO, taş üzerine kazınmış bir şey değil. NATO bilinçli tercihler ve bir siyasi iradenin sonucu. Atlantik’in her iki yakasında da Amerika ve Avrupa’nın yollarını ayırması gerektiğini söyleyen sesler duyduk. Kısa vadeli ulusal çıkarlara odaklanılması, uzun vadeli iş birliğinin yerine geçmez. Yalnızlık politikası kimseyi güvende tutmaz. Birbirine bağlı bir dünyada yaşıyoruz. Güvenlik sınamaları fazlasıyla büyük ve rekabet çok şiddetli. Hiçbir ülke, tek başına bu işin üstesinden gelemez. Transatlantik ilişkiye yatırım yapmak, ileriye dönük tek kazançlı yoldur” dedi.
Avrupalıların NATO olmadan Avrupa’nın güvenliğinin sağlanamayacağını anlaması gerektiğini vurgulayan Stoltenberg, “NATO’nun savunma harcamalarının yüzde 80’i, Avrupa Birliği üyesi olmayan ülkelerden geliyor. Bu sadece kaynaklara ilişkin bir mesele değil. Bu aynı zamanda coğrafya ile ilgili. Güneyde Türkiye, kuzeyde Norveç ve batıda ABD, Kanada ve İngiltere olmadan Avrupa kıtasının güvenliğini tasavvur etmek imkansızdır” şeklinde konuştu.
Transatlantik ittifakın hem Avrupa’ya hem de ABD’ye büyük faydaları olduğunu vurgulayan Stoltenberg, hiçbir büyük gücün ABD kadar çok dost ve müttefike sahip olmadığının unutulmaması gerektiğine dikkat çekti.
Genel Sekreterliği süresince Türkiye ile Yunanistan arasındaki iniş çıkışlar sırasında NATO’da durumu nasıl yönettiğine ilişkin bir soruya cevap veren Stoltenberg, “Türkiye ve Yunanistan, son derece önemli iki müttefikimiz ve ortak güvenliğimize farklı şekillerde katkı sağlıyorlar. Her iki ülke de NATO’da önemli rol oynuyor ve günlük olarak aldığımız kararlarda yer alıyorlar. Bazı farklı yaklaşımlar ve zorluklar ortaya çıktığında bunların çoğu ikili diyalog yoluyla çözülüyor. İki ülke arasında gerçekleştirilen her görüşme ve diyaloğu memnuniyetle karşılıyorum. İkincisi, NATO geçmişte diyalog ve farklılıkların ele alınmasına yardımcı olan bir platform oluşturmuş olduğu gibi gelecekte de bu rolü oynamaya devam edecektir. Ayrıca, Ege Denizi’nde deniz ve hava sahası üzerindeki olayları önlemek için bazı askeri yapılar oluşturduk ve NATO’nun bu tür olayları önlemeye devam etmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.
İsrail tüm kırmızı çizgileri aştı; bu bir savaş ilanıdır!